Bi'şey söyle

Amerikalı illüstratör ve grafik tasarımcı Warren Dayton, 1960’ların sonunda tişörtlere aktivist César Chavez ilüstrasyonu, kirli akciğerler çizmiş; tişörtü politik mesajlar veren bir pankart, giyilebilir bir pop art eserine dönüştürmüştü. Akım 90’lı yıllarda logomania’yla birlikte yüksek çıkışlarından birini yaptı. Ve o günden bu yana kelimeler giymeyi terketmedik.

Alexander Wang’in podyuma Georgia May Jagger üzerinde yolladığı “Parental Advisory” yazılı file sweatshirt’ü, New York Moda Haftasında  en çok konuşulan parçalardan biriydi. 1000 dolarlık fiyat etiketiyle satışa çıkan sweatshirt online alışveriş sitelerinde kısa sürede tükendi. Alexander Wang, tasarladığı bu parçayla çocukluğunun geçtiği 90’lara gönderme yaptığını söyledi: “O zamanlar mizah vardı ve moda daha fazla eğlenceli, daha az ciddiydi.” 

Christopher Kane bu sezon, kadın anatomisine benzettiği çiçekleri savundu: “Hayatımızı oksijen üreten ağaçlara, çiçeklere borçluyuz ama onları hafife alıyoruz.” Kane şovu, üzerinde “flower” yazan payetli bir bluz ve etek takımla kapadı. 

Okyanusun çocukları Kaliforniyalı Carol Lim ve Humberto Leon’un gündeminde aşırı balık avlanması vardı. Kenzo koleksiyonunda, aşırı av yüzünden türü tükenen balıklara dikkat çekmek için üzerinde “No fish, no nothing/Balık yok, hiçbir şey yok” yazan bir tişört sundular. Parçanın satışından elde edilen gelirin bir kısmını da Blue Marine Vakfı’na bağışlıyorlar. 

Ve Christian Dior… Raf Simons, soyut desenler ve çiçeklerle bezeli elbiseleri üzerine Primrose path/zevk ve sefa yolu; hyperrealness/hipergerçeklik; Alice Garden/Alice’in bahçesi gibi Dior’un harikalar diyarını vurgulayan mesajlar yazdı. 

Giysiler hatta çanta, ayakkabı gibi aksesuarları dekore eden kelimeler, sokak stili karelerine, instagrama da yansıdı. Lily Allen, Tatty Divine’da tasarladığı pembe aynalı plexiglass kemerine Beyonce’nin popüler şarkısının adını, Yonce yazdı. 

Instagram’dan paylaştığı bu karede Lily, Beyonce konserinde.