Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
30 oldum ve ayağım ilk kez yaşla ilgili bir eşiğe takıldı. ‘Bana ne’ demeyiniz. Bir gün herkes 30 olacak.
Milano’nun en güzel konsept butiği, moda ve yaşam adası 10 Corso Como’da oturmuş, ah nelerdüşünüyorum: Geçen hafta dolu dolu 30 oldum. Ve bununla birlikte ayağım ilk kez yaşla ilgili bir eşiğe takıldı, önemsemem bundan. Yoksa kaç yaşında olduğum kimin, neden umurunda olsun ki? Bir zamanlar bi’ 18 vardı… O, özgürlüktü, büyümekti, anne babaya ‘ben de varım’ demekti. 18’in şaşası, 20’lere adım atarken ayrı bir seremoniye gerek bırakmıyordu. Ama 30’lar böyle değil; bir bavul dolusu sorumlulukla geldi. Bir şeyi baştan söylemek isterim: Bunalımda değilim. Yaşlandığımı da düşünmüyorum. Sorsalar 2o’lerimi geri de istemem. Ama yine de ben aynı ben değilim işte artık. Amacım nedenini anlamaktan fazlası değil.
Bir garip. 30 dediğin… Genç desen değil, ama geç desen, o da değil. Hala özgürsün ama eskisi kadar hata yapma, zaman kaybetme lüksün yok. Elinden giden bir şey varsa, işte o budur. 20’lerde sonunu hiç görmediğin, sana uygun olmadığını bildiğin bir adamla iki sene de çıkarsın. Aklına bu ilişkinin sürmemesi için bin tane sebep gelir de; vakit kaybı olduğu, bir şeylere geç kaldığın düşüncesi gelmez. 20’lerde bir düğüne gittiğinde en az 18 kere ‘darısı başına, seni ne zaman evlendiriyoruz?’ diyen yalandan güleç yüzlü teyzelerle muhatap olmazsın. 20’lerde kariyer manasında serbest düşüşler yaşayabilir, anlamsız yerlerde lüzumsuz stajlar yapabilir, sana en çok neyin yakıştığına karar vermek için mikro maceralar yaşayabilirsin. Ama iki yerine üç geldiğinde yaşın başına, artık savrulmak için kredin azalır. İnsanlar senden ne istediğini net olarak bilmeni bekler. Kendini 30’undan sonra meslek değiştirmiş ve yeni işinde müthiş başarılı olmuş kişileri düşünerek avutsan da tuttuğun dallar elinde kalır. Çünkü istisnaların, güçleri kuralları bozmaya yetmediği için istisna kaldığını bilirsin.
Mesele yaş değil zaten; yıllar içinde o yaşa biçtiğin anlam. 3o olunca olacağını düşündüğün kişi ile aslında olduğun kişi arasındaki 8989 fark.
Yoksa bir günden diğerine bir anda saçların ağarıp, elin ayağın tutmaz olup baston aranmıyorsun. Ama sınırların daralıyor, hissediyorsun. Mesela şahsen mesleki anlamda, henüz varamamış olsam bile, en azından sonu hayallerime çıkacak yolun üzerinde olduğumdan emin olacağımı sanırdım. Lakin durum böyle değil. Adresim, yörem kesin ve net olarak belli olacak diye bilirdim, oysa hala kökleri havadaki tuba ağacı gibiyim. Bir ay boyunca dahi aynı şehirde aynı şeyleri yaparak duramıyorum. Akranım ünlü kadınlara bakıyorum, iyice moralim bozuluyor. Miranda Kerr hayatında nerelere varmış, ben nerdeyim? Çocuk da yapmış, kariyer de, bir de güzel, ölümüne. Mila Kunis yıldız olmuş, Kate Bosworth ve Emily Blunt hayal ettikleri her şeye kavuşmuş, var olmuşlar, tam olmuşlar, olmak istedikleri insan olmuşlar (ha elbette oynamak istedikleri roller vardır, mesleki hayalleri vardır, törpüleyecekleri kusurlar vardır ancak ana hatlardan söz ediyorum şu an) biz buralarda hala nal toplayalım.
30’umda illa ki evli olacağımı sanardım ben, evli! Biliyorum ki benim ve bana birkaç yaş yakın nesiller için iş hayatına girmenin de evlenmenin de yaşı üç beş sene ileri attı. 23’ünde mezun ol, iki sene master yap, arada kendine mümkünse Erasmus değişim programından bir piyango çıkart, iş ara, ara ara beğenme, staj yap, olmazsa bir master daha yap veya sorumluluktan (yani hayattan) kaçmak için akademik hayatla alakan olmasa da doktora yap (şuursuzluk abidesi), moda tasarımcısı ol, kendi markanı kur derken, yani bir türlü gaza basamayıp arabaya kesintisiz patinaj çektirirken; yaş zaten minimum 28 oluyor. Dolayısıyla hayatı az çok rayına koyabilmek neredeyse 32’yi buluyor. Ki zaten evlenme isteği de içimize geç düşüyor. Ama gel gör ki, özdeşleştirdiğim anlam ile aslında olan hal arasındaki fark dağlar kadar. Asabımı bozuyor. (Default olarak geliyor bu, yapacak bir şey yok.) 20’ler, hata yapma yaşıydı. Savruk, deli dolu, fazla dolu, deneysel, denemeli, bol yanılmalı, yamulmalı. 30’larda daha oturaklı olmamız bekleniyor. Eh, öyle olalım bari. Bir de bunu deneyelim. Bakarsın çıkış 30’dadır.