Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Magda Butrym, kendi adını taşıyan markasının 2023 İlkbahar/Yaz koleksiyonunda bizi kadınların kendini güçlü ve özgüvenli hissettiği, güller ve hazlarla dolu bir bahçeye davet ediyor.
Magda Butrym bir süredir kadın bedenlerini kumaşlardan yapılmış güllerle süsleyerek moda sektöründe dalgalar yaratıyor. Gerek benzersiz el yapımı parçaları yaratırken kullandığı tekniklerle, gerek tasarımlarındaki görsel referanslarla daima Polonyalı kökenlerine bağlılığını gösteren tasarımcı, son koleksiyonu PleasureGarden’da pembeler, beyazlar, danteller ve payetlerle çevrili; haz dolu bir bahçeye çağırıyor bizleri. Dikkat çeken siluetler, romantik drapeler ve çiçek detaylarıyla bir kez daha kadınlığı kutlayan Magda Butrym ile son koleksiyonu ve giyinmenin gücü hakkında sohbet ediyoruz.
Moda endüstrisinde çalışan biri olarak sizin Polonya’da okuyup orada yaşamanızın nasıl zorlayıcı bir etkiye sahip olduğuna dair makul bir tahminde bulunabiliriz. Moda sahnesini büyük başkentlerin yönettiği düşünülürse, Polonya geçmişiniz nedeniyle deneyimlediğiniz herhangi bir avantaj var mı?
Moda başkentlerinden birinin dışında bir marka kurmak, Paris veya Milano’daki tasarımcıların karşılaşmadığı birçok engelle karşı karşıya kalacağınız anlamına gelir; yani sıfırdan başlamak çok daha zor. Bununla birlikte, moda ekosisteminin merkezinin dışında olmak, o önemli bağımsız sese odaklanmanıza olanak tanır. Eşsiz DNA’nızı keşfetmeye odaklanabilir ve “moda sahnesine” kapılmaktan kaçınabilirsiniz ki bu canlandırıcı bir şey. Polonya’da hayatım, modanın “o” kalabalığından tamamen ayrı. Her gün ekibimle birlikte stüdyodayım ama hayatımın geri kalanı oldukça normal geçiyor; bu da etrafımdaki kadınları gözlemlemeye ve benzersiz ilhamlar almaya izin veriyor.
Magda Butrym
Birkaç yıl moda editörü olarak çalıştınız ve ardından 2014’te Varşova’da aynı adı taşıyan markanızı piyasaya sürdünüz. Koleksiyonlarınızı oluştururken styling becerilerinizi hâlâ kullanıyor musunuz?
Kesinlikle. Birçok insanın kariyerler yolculukları, sonunda varacakları yer açısından çok önemlidir ve önceki deneyimlerim, bugün olduğum yeri oluşturmama ve yaratmama kesinlikle yardımcı oldu; bunun için minnettarım. Bir tasarımcı olarak değil de bir moda editörü olarak olaylara farklı bir açıdan bakabilmek, bir adım geri çekilip bir şeyler üzerinde daha fazla düşünmemi sağladı. Yaptığınız şeye çok fazla yaklaşarak rasyonelleştirme ve dürüst olma yeteneğinizi kaybetmek çok kolaydır. Geçmişim, olaylara dışarıdan bakmamı sağladı.
Verdiğiniz röportajlardan birinde anne olmanın tasarım algınızı değiştirdiğinden bahsediyorsunuz. Annelik modaya bakış açınızı nasıl şekillendiriyor?
Evet, o zamanlar da söylediğim gibi, aslında anne olmanın tasarımlarıma doğrudan etki ettiğini düşünmüyorum. Yine de, markanın ideolojisini, kadınların moda yoluyla pozitif hissetmeleri için “evrensel bir kolektif” olarak sağlamlaştırdı. Özellikle bedenlerinin değiştiğini gören ve bazen yeniden iyi hissetmek için özgüvene ihtiyaç duyan yeni anneler için bu önemli. Anne olmak aynı zamanda günlük disiplinimi artırdı ve bu da işe yaklaşımımda çok daha düzenli olmamı sağladı.
Kendinize özgü eşsiz bir feminizm yorumunuz var. Maskülen göndermelerin yanına feminen detayları mükemmel şekilde ekliyorsunuz ve bir röportajınızda bahsettiğiniz gibi; “Feminizm bir kıza takım elbise giydirmekten ibaret değil; bu tavırla ilgili.” Feminizm hakkındaki görüşlerinizi ve bunları birbirinden güzel giysi ve aksesuarlara nasıl yansıttığınızı anlatır mısınız? Modanın kadınları nasıl güçlendirebileceğine dair düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Bana göre güç, güven ve kendine inanç sözcükleri feminizmle ilgili. Bu bir zihniyet ve birçok kadının kendilerini gerçekten bulmak için mücadele ettiğini hissediyorum. Mesele daha erkeksi kıyafetler giymek ve onların içinde güzel görünmek değil; giyimin gücünü kendini yükseltmek, iyi görünmek ve dolayısıyla iyi hissetmek için kullanmakla ilgili. Bence moda, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlama yeteneğine sahip. İyi göründüğünüzü düşünüyorsanız, iyi hissetme ve kendinizi daha farklı bir şekilde, daha güçlü şekilde taşıma eğiliminde olursunuz. Belli bir psikolojisi var.
Giyim ve modanın gücünü, hissettiklerimizi değiştirecek bir mekanizma olarak anlamalıyız ve eğer markam bu şekilde görülebiliyorsa, o zaman her yerde kadınlar için üzerime düşeni yapıyorum. Magda Butrym kadını dikkat çekmeyi sever ama asla abartılı giyinmez. Güçlü bir kimlik duygusu var ama bu, kurallara boyun eğmeyen ve sürekli gelişen bir kimlik. Keşfetmeye büyük bir susuzluğu var; yeni ve değerli olan her şeyin doymak bilmez bir koleksiyoncusu.
Drapeli kumaşlardan yapılan gösterişli gül figürleri koleksiyonlarınızda var ve göze çarpıyor. Bu bariz ama zarif sembolizmin arkasında bir hikaye var mı?
Bir gülün güzelliği zamansızdır. Değişen trendler veya vizyonlar tarafından gölgelenemez. Bu yüzden onu çok seviyorum. Yabani gül, Magda Butrym markasının belirleyici amblemidir. Gülün değerli sembolizmi, marka kodlarının cömert özünü tasvir ediyor. Gül, Magda Butrym kadınının vazgeçilmez sembolüdür.
Bu gerçek kadınsı ve romantik estetik, benim için tüm koleksiyonlarımda sergilemek için çok önemli ve gül de bunun bir imzası. Klasik erkek giyimiyle olan net ilişkimizin yanı sıra füzyon da marka için çok önemli. Güçlü, kendine güvenen ve nihayetinde güç veren her şey, markanın merkezinde yer alır.
Yaratıcılığınızı neler besler? İlham kaynaklarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Koleksiyonlarımın ana dillerden biri hâline gelen çiçek baskıları ve heykelsi çiçek detayları için gül bahçem bana sürekli olarak birçok fikir getiriyor. Ancak birçok farklı yer de birer ilham kaynağı olarak hizmet ediyor. Bir fotoğraf, müzik veya sanat eserinden mimariye ve bir binanın ana hatlarına kadar her şey ilham olabilir. Gitmek istediğim bir ruh hâlini, duyguyu veya yeri düşünme eğilimindeyim. Ayrıca insanları çeşitli yaşam tarzlarında gözlemleyerek ve modanın nasıl bir rol oynayabileceğini düşünerek ilham alıyorum.
Tasarımcıların çok sıkı bir takvime uyması ve kısa teslim tarihlerinde onlarca yaratıcı eser üretmesi bekleniyor. Sektörün mevcut hızıyla nasıl başa çıkıyorsunuz? Bunun yaratıcılığınızı veya yaratma arzunuzu etkilediğini düşünüyor musunuz?
Bu işin bir parçası; size uygun bir şekilde çalışmayı öğreniyorsunuz ve bu ikinci doğanız oluyor. Her şeyden önce yaptığım şey konusunda tutkuluyum, bu nedenle yaratma arzusu her zaman mevcut. Zorlayıcı olduğu doğru; son teslim tarihleri ve yaratıcı süreçle ilgili pek çok talep var, ancak bunlar zorlukların üstesinden gelmek ve nihai hedefe ulaşmak için güç verir.
2023 İlkbahar/Yaz koleksiyonunuzun geçmişe dönük hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Bir marka olarak Magda Butrym, dramatik siluetler, romantik drapeler ve çiçek detaylarıyla ifade edilen kadınsı gücü kutlamakla; kadın formunu ve gücünü savunmakla ilgilidir. Giyinmenin gücünü benimseyen bir kadın tarafından, bir kadın için yapılmıştır.
Bu özel koleksiyonla, 70’lerin seksiliğini ve savurganlığını 2000’lerin başına taşımak istedim. Pleasure Garden (Zevk Bahçesi) isimli bu son koleksiyon; kadınsı, bedene duyarlı ve eğlenceli bir sonuç elde etmek için geleneksel zanaatkarlığı moderniteyle birleştiriyor. Kadınların gündüzden akşama geçişte kendilerini iyi hissetmelerini sağlamakla ilgili bir koleksiyon. Tığ işi detaylar ve el dokumasının ardındaki işçilik sayesinde Polonya mirasıma da açık bir gönderme var.
Yeni Magda çantanız hakkında da konuşabilir misiniz? Tasarımını özel kılan nedir?
Magda çantası bir çiçek metaforu; hiç bitmeyen bir rüyaya dönüşmek için çantaya efsunlanan bir gülün sembolik bir temsili. Kendime hayallerin gerçek olduğunu hatırlatmak için yanımda taşıyorum. Bu benim, hayatımızın en değerli anılarını koruma öyküm. Bu benim imzam. Bu çanta bir ürün olarak hem rüya gibi hem de romantik marka niteliklerine dokunuyor ve çiçekli heykelsi formuyla, çanta koleksiyonumun geri kalanından sıyrılıyor.
Şu sıralar moda sahnesinde yakından takip ettiğiniz bir tasarımcı ya da modaevi var mı?
Moda sahnesinde çok yetenekli insanlar var; onların çalışmalarına ve vizyonlarına saygı duyuyorum ama özellikle örnek aldığım kimse yok. Genelde en sevdiğim iç mimarlardan, sanatçılardan ve çiçekçilerden ilham alıyorum.
Markanızın geleceği için kurduğunuz hayallerden bahsedebilir misiniz?
Magda Butrym’in hayalperest ve romantik estetiğini önemli Slav unsurlarıyla kutlayan, evrensel olarak tanınan bir marka olmasını istiyorum. Kadınların bizim parçalarımızı giymelerini; aksesuarlarımızla kendilerini güçlü ve özgüvenli hissetmelerini; bunları sağlayan bir tasarımcı olarak tanınmayı isterim. Ayrıca Varşova’nın kalbinde ilk bağımsız butiğimi açacağım için çok heyecanlıyım. Bu yerin, müşterilerin marka dünyasının büyüsünü kişisel olarak deneyimleyebilecekleri nihai destinasyon olmasını istiyorum. Sadece koleksiyonu değil, markanın arkasında duran tüm estetiği ve duyguları dünyayla paylaşmayı arzuluyorum.”