Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
William B. Irvine’in “Güzel Yaşam Kılavuzu – Antik Stoacı Sevinç Sanatı” adlı kitabı, hem anlamlı bir yaşam felsefesi arayışında olanlara hem de modern dünyanın karmaşasında içsel dinginlik arayanlara sesleniyor.
Hem hayatın içinde aktif bir şekilde yer almak istiyor hem de dinginliği arıyorsanız, iki bin yıl önce yaşamış Stoacı filozofların sunduğu somut teknik ve stratejilerin izinden gitmeyi deneyebilirsiniz. Üstelik bunun için bir Zen Budisti gibi bağdaş kurup oturmanıza gerek yok, Stoacı pratik, bilinçli gözleme ve gündelik yaşamın içinde akıl yürütmeye dayanır.
İş Bankası Kültür Yayınları’ndan K. Orkun Çatık çevirisiyle yayımlanan William B. Irvine’in Güzel Yaşam Kılavuzu – Antik Stoacı Sevinç Sanatı adlı kitabı, hem anlamlı bir yaşam felsefesi arayışında olanlara hem de modern dünyanın karmaşasında içsel dinginlik arayanlara sesleniyor. Kitap bu iki ihtiyacı birbiriyle ilişkilendirerek şöyle bir öneride bulunuyor: Dinginlik, bir hedef değil, iyi düşünülmüş bir yaşam felsefesinin doğal sonucudur. Başka bir deyişle, yazar, dinginliğe ulaşmayı arzulayanlara önce bir yaşam felsefesi kurmaları gerektiğini hatırlatıyor.
Irvine, özellikle Antik Roma dönemi Stoacı filozoflarının insan psikolojisine dair kavrayışlarını temel alarak ve kendi deneyimlerinden de yola çıkarak, bugünün okuruna uygulanabilir bir rehber sunuyor. Bu rehber, endişeleri azaltma, geçmişe takılmadan yaşama, kontrol edilebilen olana odaklanma gibi başlıklarda pratik yollar öneriyor. Şöhretin cazibesi, yaş ve yaşlılıkla başa çıkma gibi evrensel sorunlara da Stoacı bir bakış kazandırıyor.
Yazar, “Bu kitap yaşam felsefesi arayışında olanlar için yazıldı” diyerek okura şu temel soruyu yöneltiyor: “Bir yaşam felsefem var mı?” Ve ardından, böyle bir arayış içindeyseler onlara bir yol haritası sunuyor.
Kitapta, Stoacılığın çoğu zaman yanlış anlaşıldığı da vurgulanıyor. Edilgenlik, kadere razı olma gibi kavramlarla özdeşleştirilen Stoacı düşünce, aslında aktif bir yaşamı ve güçlü bir iç disiplini savunuyor. Seneca, Epiktetos ve Marcus Aurelius’un metinleri, yaşamın tam ortasında, etkin bir varoluşu öğütlüyor! Dinginlik, dış dünyaya kayıtsızlık değil, ona karşı akli bir denge geliştirme çabası olarak gösteriliyor. Yazarın da vurguladığı gibi bu isimler cesur, ölçülü, mantıklı ve nefsine hâkim kişilikler. Kendilerini olduğu kadar çevrelerini de sorumluluk alanlarına dahil etmişlerdi. Örneğin Seneca sadece bir filozof değil, aynı zamanda hırslı bir siyasal danışman, oyun yazarı ve yatırımcıydı. Marcus Aurelius ise bir imparator olarak hem düşünür hem de karar vericiydi. Bu örnekler, Stoacılığın sadece içe dönük bir öğreti olmadığını, etik sorumluluğu ve toplumsal bilinci de kapsadığını ortaya koyuyor.
Stoacılar yalnızca teorisyen değil, aynı zamanda uygulamacıydılar. Bugün psikolojik sağlamlık, farkındalık ya da bilişsel davranışçı terapi gibi kavramlara yakın düşen teknikler geliştirmişlerdi.
Kitapta yer alan bazı Stoacı tekniklerin en bilinenlerden biri “olumsuzu canlandırma”dır. “En kötü ne olabilir?” sorusunu zihinde canlandırmak, hem olasılıklara karşı hazırlıklı olmayı hem de eldeki şeylerin değerini bilmeyi sağlar. Seneca bu konuda şöyle diyor: “Felaketi gelmeden gören, onun etki gücünü zayıflatır.” Stoacılar bazen sevdiklerimizi ya da işimizi kaybettiğimizi hayal etmemizi önerir. Böylece hem olası kayıplara karşı zihinsel olarak dayanıklı olur hem de elimizdekilerin kıymetini unutmamış oluruz. Bu uygulamanın, hayattan zevk almayı engellemediği, aksine, her şeyin geçici olduğunu fark ettirerek derin bir minnettarlık ve neşe duygusu kazandırdığı belirtiliyor. Bir diğer temel yöntem “kontrol üçlemesi”: Üzerinde tam kontrol sahibi olduklarımız, hiçbir kontrolümüz olmayanlar, kısmen etkileyebildiklerimiz. Bu ayrımı kavramak, hayal kırıklıklarını azaltmak ve zihinsel enerjiyi doğru yönlendirmek açısından büyük önem taşıyor. Stoacılar, dikkatimizi yalnızca kontrol edebildiklerimize yönlendirmemizi öğütlüyor.
Kitapta, Stoacı felsefenin tam merkezinde yer aldığı belirtilen temel vurgularından biri de şu: Durumları aklın süzgecinden geçirmek! Olaylara doğrudan tepkiler vermek yerine, onları akıl süzgecinden geçirmemiz öğütleniyor, çünkü başımıza gelen olaylar değil, onlara yüklediğimiz anlamların bizi etkilediğinin altı çiziliyor. Bu nedenle, zihinsel direncin temelinde, olaylara verilen anlamı sorgulamak ve tepkileri buna göre dönüştürmek yatıyor. Bu anlayış, Stoacılığın duyguları bastırmak değil, akıl yoluyla yönlendirmek istediğini gösterir. Stoacı tekniklerin amacı da budur, düşünmeden refleks vermek yerine bilinçli kararlarla yol almak...
Stoacılara göre mutsuzluğun ise iki temel nedeni var, bitmek bilmeyen arzular ile kontrolümüz dışındaki olaylar hakkında duyulan kaygı. Modern çağda, bireyin bu iki duruma düşmesi oldukça yaygın. İnsan sahip olduklarına hızla alışır ve daha fazlasını ister. Irvine, Stoacıların bu duruma “alışma etkisi” adını verdiğini belirtiyor ve bunun tersini öneriyor: Sahip olduklarını istemeyi öğrenmek! Elimizde var olanlara yeniden arzu duymak, onların kıymetini bilinçli olarak hatırlamak. Bu nedenle, “olumsuzu canlandırma” yalnızca bir dayanıklılık çalışması değil aynı zamanda şükür, sadelik ve neşe duygusunu da besleyen bir uygulama olarak öğütleniyor. Kitap, aynı zamanda şu uyarıyı da yapıyor, Stoacılığı yalnızca bireysel huzur aracı olarak görürsek, onu, tarihsel ve etik bağlamından koparacağımızı oysa Stoacılığın sadece içsel denge değil aynı zamanda dış dünyaya karşı sorumluluk alma çağrısı olduğunu ve “iyi yaşam”in sadece bireysel bir tatmin değil, başkalarıyla birlikte düşünülmesi gereken bir ideal olduğu belirtiliyor. Irvine, Stoacıların şu inancını hatırlatıyor: Bilinçli yaşamak, arzulara hâkim olmak ve aklı rehber edinmek, hayatı daha anlamlı ve tatmin edici kılar...Stoacı yaşam felsefesi eskiye dayanıyor olabilir, ancak Irvine’e göre bugün de güzel yaşamak isteyen her bireyin dikkatine değecek bir öğreti sunuyor. Kitabın yazarı, önemli olanın tek bir felsefi sistemi olduğu gibi benimsemek değil, kendi mizacımıza ve yaşam tarzımıza uygun ilkeleri seçerek kişisel bir yaşam felsefesi inşa etmek olduğunu vurguluyor. Stoacılık ise bu çabanın en yalın, açık ve etkili yollarından birini sunuyor.
Evet, hayatı tümüyle kontrol edemeyiz belki ama tepkilerimizi yeniden biçimlendirebiliriz. Akıl yürütme yetimizi devrede tutabilirsek, işte dinginlik tam da buradan doğar diye Stoacılar, bunu hem de iki bin yıl önce dile getirmiş.