Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Her şeyde olduğu gibi dengeyi sağlamak, doğru seçeneği yaratmak, miktarına ve sıklığına dikkat etmek çok önemli. Bu konuda aşağıdaki 3 soruyu kendinize sormaya ne dersiniz?
Vogue Paris Haziran/Temmuz 2014
Bazen öyle günler ve haftalar olur ki sürekli kendinizi mutfakta bulur, sürekli atıştırma isteği hissedersiniz, hatta tatlı yemeden rahat edemezsiniz. Bu durum birkaç sebepten kaynaklanıyor olabilir. Eğer tatlı isteğinizin altında yatan metabolik bir sorun yoksa tatlı yemek alışkanlığınız haline gelmiş ve damak tadınızı o şekilde geliştirmiş olabilirsiniz. Bir diğer olasılık ise psikolojik olarak bu besinleri tüketmenin sizi daha mutlu ettiğine ve bu besinleri yemeye ihtiyacınız olduğunuza inanıyor olabilirsiniz.
Her zaman söylüyorum, her şeyde olduğu gibi dengeyi sağlamak, doğru seçeneği yaratmak, miktarına ve sıklığına dikkat etmek çok önemli. Bu konuda aşağıdaki 3 soruyu kendinize sormaya ne dersiniz?
Şekerli gıdalar kan şekerini çok çabuk yükseltip ardından aynı hızda düşüreceği için çabuk acıkma hissi oluşturur. Bu nedenle tek başına karbonhidrat içeren bir gıda yemek yerine o besini proteinlerle beraber tüketmek önemlidir. Bütün besinlerin aynı derecede tokluk hissi sağlamadığını unutmayın. Yüksek protein ve lif içerenler, diğer besinlere oranla çok daha uzun süre tok kalmanızı sağlarken yüksek şeker içerikli besinler ise bunun tam tersini yapacaktır. Şekerli, işlenmiş gıdalar, beyninizin ödül merkezinde “iyi hissettiren” nörokimyasal olan dopamin salınımını tetikleyebilir. Daha fazla dopamin, daha fazla istek anlamına gelir. Tatlı ihtiyacı hissettiğinizde, kan şekerinizi çok dalgalandırmayan ve sonrasında tekrar acıkmanıza neden olmayan daha sağlıklı alternatiflere yönelebilirsiniz. Meyve, bitter çikolata gibi karbonhidrat içeren besinleri süt, yoğurt, badem, fındık gibi protein ve yağ içeren besinlerle birleştirebilirsinix.
Vücudumuz, bazı hormonları salgılayarak strese yanıt verir. Bu konuda yeni yapılan bir çalışma stres hormonu kortizolun, tatlı yiyeceklere duyulan istekle direkt olarak ilişkili olduğunu belirtiyor. Yapılan bazı çalışmalarda ise insanların stresli olduğu zamanlarda, iştahı kontrol eden hormon ghrelinin yani açlık hormonunun arttığı gösteriliyor. Strese maruz kalmanın ilave şeker ve yağ içeren besinlere karşı savunmasız olmaya sebep olduğuna dair çalışmalar da var.
Duygu durumunuzdaki değişiklik sizi duygusal açlığa itiyor olabilir. Bu durumu anlamanın en iyi yolu aslında kendinize gerçekten aç olup olmadığınızı sormaktan geçiyor. Duygusal açlık sonucunda yediğiniz yemeğin sizi kısa süreli mutlu edebileceğini fakat uzun vadeli bir çözüm olamayacağını unutmayın. Fiziksel açlık ile duygusal açlık arasındaki farkın farkında olun. Bu konuda yapılmış yeni bir çalışma da minimum 15 dakikalık kısa bir yürüyüşün fayda sağlayacağını belirtiyor. Yürüyüşün sizi bir kurabiye veya kekten daha fazla motive edebileceğini unutmayın.
Ne yediğiniz ile nasıl uyuduğunuz arasındaki ilişki aslında çift yönlüdür. Uyku problemleri ve yeterince uyumamak da vücutta açlık sinyalini devreye sokabilir. Gün içerisinde 6-7 saatten daha az uyuyanlarda acıkma hissinin daha fazla olduğu yapılan çalışmalarda gösteriliyor. Aynı zamanda şekerli yiyeceklerin uyku kalitenizi olumsuz yönde etkilediğine dair çalışmalar da var.