Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Son zamanlarda gerek çevre bilincinin artması, gerekse sağlığa verilen değerin ön plana çıkması birçok kişi için ‘Plant Based Diet’ yaklaşımını daha önemli hale getirdi.
Fotoğraf: Getty Images
Son zamanlarda gerek çevre bilincinin artması, gerekse sağlığa verilen değerin ön plana çıkması ile birçok kişi beslenme planında hayvansal ürünleri azaltmayı veya tamamen kaldırmayı tercih edebiliyor. Hatta market reyonlarında ve menülerde bu konuda daha geniş seçeneklerin ortaya çıktığını fark etmişsinizdir. Peki ‘Plant Based Diet’ yani bitki bazlı diyet terimini daha önce duydunuz mu?
Bitki bazlı diyet aslında genelde hayvansal kaynakların sınırlandırıldığı veya tüketilmediği bir beslenme planı. Veganizmle arasındaki tek fark hayvansal kaynakların sınırlı olarak tüketilebiliyor olması değil. Bu beslenme planında aynı şekilde işlenmiş besinler ve paketli gıdaların da sınırlandırılması önerilir. Yani temelinde sağlığı iyileştirme yatar. Vegan yiyecekler arasında işlenmiş gıdalar bulunabiliyor, plant based diet işte bu noktada veganizm ile ayrılıyor. Örneğin, bazı et ürünleri vegan olarak üretilebilir, ancak bu tür yiyecekler işlenmiş olduklarından bitki bazlı diyet tanımına uymazlar.
Vegan bireylere çok büyük saygı duyduğumuz her zaman belirtiyorum. Çünkü "vegan" terimi aslında diyetin ötesinde yaşam tarzı seçeneklerini de kapsıyor. Vegan bir yaşam tarzı, kullanılan veya satın alınan ürünler de dahil olmak üzere hayvanlara herhangi bir şekilde zararın olmamasını amaçlıyor. Buna genellikle giyim, kişisel bakım ürünleri, ayakkabılar, aksesuarlar ve ev eşyaları dahildir. Özetle bu iki terim temelde farklı olsa da, elbette benzerlikleri de bulunuyor. Uygun şekilde planlandığında sağlık için olumlu etkileri de yapılan çalışmalarda gösteriliyor.
Bu tarz beslenme planlarında hayvansal kaynaklı besinler tüketilmediğinden protein ihtiyacının karşılanması için diyette kuru baklagillere, yağlı tohumlara, tahıllara ve sebzelere yer vermek daha önemli hale geliyor. Vitamin ve mineral eksikliklerine karşı da bilinçli olmakta fayda var. Ben de bu şekilde beslenmeyi seçen danışanlarımın beslenme planlarını düzenlerken düzenli aralıklarla kan tahlili, hekim kontrolü ile bütün değerlerinin ideal aralıklarda seyrediyor olmasını önemsiyorum ve beslenme programlarını da bu doğrultuda oluşturuyorum.
Getty Images Turkey
Hayvansal kaynaklı besinleri tamamen hayatımızdan çıkardığımızda B12 vitamini, D vitamini, kalsiyum, demir ve çinko gibi besin öğelerinde yetersizlikler görülebiliyor. Örneğin vegan bireylerde hayvansal kaynaklardan alınan B12 vitamini çoğu zaman bir soru işareti oluyor. B12 eksikliğinde anemi ile karşı karşıya kalınabilir, bu da zamanla sinir sisteminde kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu bireylerin vitamin ve mineral eksikliklere dikkat ederek hekim kontrolünde doğru takviyeyle bu eksikliği gidermesi önemlidir.
Bu konuda geçtiğimiz ay yapılan yeni bir çalışmada vegan bireyler ve normal beslenme planı olan bireyler karşılaştırılmış. Vegan diyet, daha yüksek lif alımı ve daha düşük kolesterol seviyeleri gibi sağlık yararları göstermiş. Katılımcıların yaklaşık %10'unda demir eksikliği saptanırken iki grup arasında en belirgin fark ise iyot düzeylerinde görülmüş. Vegan bireylerde iyot düzeyi yetersizlik seviyesinde düşük olarak ölçülmüş. İyot minerali, enerji metabolizması başta olmak üzere vücutta pek çok önemli göreve sahip. İyot içeren sebzelere ıspanak, soya fasulyesi, pazı, kabak gibi sebzeler örnek verilebilir. Vegan bireyler bu sebzelerden tüketebilir, tuz tercihini iyotlu tuzdan yana kullanabilirler. Böylece vücudun iyot ihtiyacına destek verebilirler.