Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Artık It-Girl denince aklınıza gelen isimler Kardashian klanından milyon takipçili biriyse ve Google’lama ihtiyacı duyuyorsanız günümüz moda endüstrisinin PR harikası çarkları arasında yolunuzu kaybetmişsiniz demektir.
Geçtiğimiz nisan ayında elli beşinci yılını kutlayan New York Magazine, bu özel yaş günü sayısını kurulduğu yüzyıla ve o yüzyılın New York'una damgasını vuran bir fenomene adamıştı: It-girl. Derginin tam sekiz farklı kapağından seçebildiğim New Yorker It-girl'ler sırasıyla Edie Sedgwick, Bianca Jagger, Grace Jones, Carolyn Bessette Kennedy ve Chloë Sevigny idi. Chloë hariç hepsi bir önceki yüzyılın belirli bir döneminin stilini belirleyen sıra dışı isimler ve Chloë de zaten 90'lı yılların ikinci yarısına ait görünümleri ve o dönemdeki yaşam tarzıyla, 2000'lerin başını da yakaladığı varsayılarak, It-girl'lük mertebesine dahil edilmişti. New York Magazine'in kapak listesi, internet çağının ilk It-girl'ü olarak lanse ettiği indie sleaze stilinin ilham perisi Cory Kennedy ile sona eriyor. İnternet, bloglar ve nihayetinde sosyal medya ile It-girl fenomeni de bambaşka bir şeye dönüşüyor. Aslında sizin de çok iyi bildiğiniz ve hatta dahil olduğunuz bir endüstriye...
Peki Edie, Bianca ve Twiggy'nin öncesinde It-girl kavramı nasıl ortaya çıkıyor? Son derece romantik kısa öyküleriyle bilinen Elinor Glyn'in 1927 yılında kaleme aldığı It isimli novellası, aynı yıl sessiz sinema olarak beyaz perdeye uyarlandığında gişe rekorları kırıyor, başrolde yer alan Brooklyn'li Clara Bow ise filmde yer almasından mütevellit It-girl olarak anılıyor. Böylece tarihin ilk It-girl'ü olarak nitelendiriliyor. Clara'dan sonra dönemin modasını belirleyen isimler çıksa da bunlar, o dönemin sosyetesinin takdimi olan şık ve uysal genç kızlar. Kendileri için çoktan planlanmış bir takvimi takip eden, nitelikli bir eğitim sonrası büyüyüp serpildiklerinde toplumdaki konumlarını pekiştiren iyi bir evlilik ve besili çocuklardan oluşan hayat çizgisini sektirmeden adımlayan minik topuklar. 1960'lı yıllarda bu çizginin dışına çıkan ve kendi takvimini oluşturan isimler It-girl kavramının yeni bir sürümünü tanımlıyorlar. Andy Warhol'un ilham perisi Edie Sedgwick gibi isimler... Efsanevi Vogue editörü Diana Vreeland'in, Sedgwick'in bunalımlı aile yaşantısını geride bırakıp New York'a taşınmasından bir yıl sonra, 1965'te adını koyduğu youthquake jenerasyonunun bireyleri arasından sıyrılan stil algısı yüksek isimler...
Bu gençlik enerjisi ve yüksek stil algısı 1960'lardan 90'lı yıllara kadar gördüğümüz -ve bana sorarsanız günümüz modasını şekillendiren ana akımların ilham perisi olan- It-girl'lerin belirleyici özellikleri olarak öne çıkıyor. “Herkesin ilgi duyduğu, hakkında dedikodu yapmak istediği biri” diyor New York gece hayatının demirbaş fotoğrafçısı Patrick McMullan, New York Magazine'e verdiği demeçte It-girl'ü tanımlarken. 2 Mayıs 1977 gecesinde Studio 54'teki doğum günü partisine bembeyaz bir atla giriş yapan Bianca Jagger hakkındaki muhtemel dedikoduları hayal ediyorum. Bianca, tüm bu atlı giriş olayının bir dizi tesadüf ve kendiliğinden gelişen olayların sonucu olduğunu açıklayadursun aslında 20. yüzyılın It-girl'lerine dair belki de en önemli tespiti yapıyor: Kendiliğinden. Bir formül yok, hesaplı olarak ilerleyen hiçbir şey yok. Her şey kendiliğinden. Edie, Bianca, Twiggy, Loulou de la Falaise... Tüm bu isimleri It-girl yapan, onları ikon mertebesine taşıyan stilleri, son derece orijinal kişiliklerinin yaşam tarzlarıyla şekillenmesi sonucu kendiliğinden, doğal olarak ortaya çıkmıştı.
Peki ya bugün? Günümüzde It-girl olarak nitelendirebileceğimiz isimler kimler? Kylie ya da Kendal Jenner mı, Hailey Bieber mı, belki de Sofia Richie Grainge? Tüm bu isimler, milyonluk sosyal medya hesaplarını ustalıkla yöneten halkla ilişkilerci ve stilistlerden oluşan büyük bir ekibe sahipler. İsimlerini bir marka olarak ele alıyorlar. Sahip oldukları zengin ve sosyetik bağlantıları da kullanarak (merhaba nepo babies!) sosyal medyada kendi topluluklarını inşa ediyorlar. Buradaki etkileşimin gücüyle kendi markalarını (ağırlıklı olarak güzellik ya da moda markaları) yaratarak büyük bir ekonomi oluşturuyorlar. Onlar kişisel markalarını dev bir ekiple yöneten CEO'lar. Ustalıkla attıkları her adım iyi geliştirilmiş bir iş planının parçası. Son derece steril hayatlarını viral moda anları ile parlatan influencer'lar.
Merak edip bakınca #EdieSedgwick hashtag'inin TikTok'ta 8.2 milyon görüntülenmeye sahip olduğunu görüyorum. Edie'nin bel hizasındaki kazaklarının altına siyah külotlu çoraplarla giydiği yüksek bel şortlar, Miu Miu'nun geçtiğimiz sezonu etkisi altına alan no-pants look'larını getiriyor aklıma. Edie'nin etkisi tabii ki yadsınamaz. Markanın 2024 İlkbahar/Yaz defilesinde koltuğunun altında içinden bir sürü ıvır zıvır saçan tote çantasını taşıyan modellerin Temmuz ayında kaybettiğimiz Jane Birkin'e saygı duruşunda bulunmadığını kim iddia edebilir? Birkin'i düşününce It-girl'lere dair aklıma “kendiliğindenlik” dışında başka bir olgu daha geliyor: Tavır!