Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Moda her gün bir yeniliğe uyanıyor, evriliyor, adapte oluyor. Onun yeni dünyadaki dansını Türkiye’de moda dendiğinde akla gelen isimlere sorduk; tetikleyicilerini, sonuçlarını ve doğurabileceği potansiyelleri dinledik.
Sürdürülebilirlik, sosyal fayda, fijital ve hibrit sistemler, metaverse, NFT… Daha bir öncekini tam kavrayamadan hemen bir yenilikle daha karşılaşıyoruz. Dünya belki de hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor ve değişim dört bir uca bir anda yayılıveriyor. Modanın bu gelişmelerden etkilenmemesiyse mümkün değil; zira insanla bire bir temasta bir sektör söz konusu olan. İnsanla beraber değişmek, onun ihtiyaçları ve önceliklerine göre şekillenmek modanın hamurunda var.
Aslında lügatimize giren kavramların doğmasının, gelişmesinin ve yayılmasının kaynağı da onu deneyimleyen tüketici. Tüketici değiştikçe sektör de değişiyor, tüketicinin kullandığı teknoloji ilerledikçe moda onu yakalamak için daha önce görmediğimiz şekillere giriyor. Özetle, üretim ve tüketim her zaman olduğu gibi birbirini tetikliyor. Vogue Türkiye olarak modanın bugüne uyum sağlamak için sergilediği dansı daha detaylı keşfetmek üzere Türkiye moda endüstrisinin öne çıkan isimlerine danıştık, değişimin tetikleyicilerini ve doğurabileceği potansiyelleri dinledik.
Arzu Demirer, Privée PR Kurucusu
Atıkların değerli kaynaklara dönüştürülmesi ve moda endüstrisinde kullanılması son dönemin en hızlı gelişen ve öne çıkan kavramı. Credit Suisse yatırım şirketinin son dönemde yaptığı bir araştırmaya göre Z jenerasyonu ve milenyum kuşağının yüzde 70’i dünyanın yok olma riski taşıyan kaynakları konusunda endişe duyuyor; yüzde 80’iyse sadece geri dönüştürülebilir malzemeler kullanmayı arzuluyor.
Geri dönüştür, yeniden kullan, azalt… Tüm dünyada çok önemli bir sosyokültürel değişim yaşanıyor. Yeni nesillerle sadece değerlerimizi değil aynı zamanda eylemlerimizi de paylaşmalıyız. Bugün attığımız her küçük adımın daha iyi bir geleceğin temeli olacağının bilincini kazanmalıyız diye düşünüyorum.
Ayşe Ege, Dice Kayek Kurucu Ortağı ve Yöneticisi
Tüketicilerin, özellikle de genç kuşağın her zamankinden daha duyarlı ve bilinçli davrandığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönem dolayısıyla sürdürülebilir modanın öne çıktığı ve teşvik edildiği bir dönem. İkinci el ürünlerin kullanımına da ciddi bir yönelim var. İnsanları fazla tüketime değil daha az, daha kaliteli ürünlere teşvik etmek söz konusu. Uzun zamandır devam eden online alışveriş de tabii ki hızla yayılıyor. Online hazır giyim platformları hem büyüyor hem de sürekli yenileniyorlar. Ayrıca her ülkeden çok kaliteli, eşsiz tasarımcılar sosyal medya sayesinde kendilerine yer ediniyor; dünyanın her yerine ulaşabiliyorlar.
Moda sektöründe dünyanın dört bir yanından çevreye duyarlı genç tasarımcılar ve iyi yeteneklerle karşılaşıyoruz. Bu sektör farklı sektörlerin birleşme noktası gibi: Tasarım, mimari, sinema… Bunun örneklerini işbirlikleri ve projelerin yanı sıra koleksiyon tanıtımları için seçilen yöntemlerde de görebiliyoruz. Tüm bunlar oldukça heyecan verici gelişmeler.
Fotoğraf: Johan Sandberg
Azra Zeyrek, İpekyol/Twist/Machka CMO’su
Hibrit çalışma sisteminin hayatımıza girişiyle özellikle aktif iş hayatı olan kadın tüketicinin satın alma alışkanlıkları ve ihtiyaçları bambaşka bir şekle evrildi. Dolayısıyla bugün yalnızca ihtiyaca yönelik bir satın almadan bahsetmek güç. Kadın hazır giyim sektörü bugünün kadınına rasyonel bir faydadan çok duygusal fayda sunuyor. Moda bu hedefi gerçekleştirirken diğer yandan çağın gerekliliklerine uyum sağlayarak dönüştüğü, müşterinin hızla değişen beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verebildiği sürece var olmaya devam edecek. Değişmeyeceğini düşündüğüm tek şey, bu değişimin devam edeceği; nihayetindeyse başka bir noktaya evrileceği.
Dijitalleşmeyle hızlı bir dönüşüme giren dünyada gerçek zamanlı ve online her şeyin aynı hızda tüketildiğine şahit oluyoruz. Tam da bu dönemde modanın üretim ve tüketim biçimine en çok etki eden kavramlardan biri şüphesiz sürdürülebilirlik oldu. Markaların tükenmekte olan dünya kaynaklarının daha sorumlu şekilde kullanılmaya bir yerden başlaması kritik nokta. Biz de sürdürülebilirliği stratejik gündem maddelerimizden biri olarak tüm toplantılarda ortaya koyuyor, süreci adım adım projelendiriyoruz. Dijitalin yükselişiyle birlikte teknoloji ve yaratıcılığın bir arada sunulması ve sektörün bu anlamda sürprizlere açık olması da bana heyecan veriyor. Hayat akışkan, teknoloji ise bu akışa eşlik ediyor. Dolayısıyla yaratıcılığın tanımı ve tarifi de bu paralelde değişiyor. Bu durumu modanın geleceği açısından da umut verici buluyorum.
Berna Sağlam Naipoğlu, Bernaylafem İletişim ve Marka Yönetimi Ajans Başkanı
Yaşam stilimiz ve bakış açımız değiştikçe biz de değişiyoruz. Pandemi sonrası dönemde doğan rahat olma ihtiyacımızın spor görünümler ve cinsiyetsizlik akımı olarak ortaya çıkışı modanın toplumsal olgulardan etkilenen yanına bir örnek. Son dönemde ortaya çıkan bu yeniliğin yanı sıra geçmişten bugüne yansıyan görüntüyü de seviyorum. Bazen podyumdaki bir görünüm beni çok eskilere götürüyor ve annemin Ankara’da yaşadığımız dönemde giydiği bir tüvit ceketi hatırıma getiriyor. İçimizdeki bu nostalji özlemi sayesinde klasikler asla değişmeyecek, sadece zamana uyarlanacaklar.
Sürdürülebilirlik kavramı modanın döngüsel ekonomisi içerisinde özellikle Z kuşağının tercihlerinde ve marka sadakatinde büyük öneme sahip. Kişiselleşen, farkında olan ve insani öğeler taşıyan markaların aldıkları ve tükettikleri kadarını gezegene geri vermesi bugün artık takdir bekleyen bir durumdan ziyade olması gerekene dönüştü. Beni en çok heyecanlandıran kavramlardan bir diğeri de kapsayıcılık. Bir ifade yöntemi olarak modanın bugün toplumlar, cinsiyetler ve beden kodlamalarının üstünde bir anlayışla çeşitlilik ve kapsayıcılık göstermesini çok değerli buluyorum.
Beni modanın geleceğine dair heyecanlandıran şeyler devamlı değişiyor; bunlardan en güncel olanıysa işbirlikleri. Farklı alanlarda başarılı markaların tüm egolarını bir yana bırakarak bir araya gelmesini severek takip ediyorum. Bu gelişmeler markalara farklı dokunuşlar ve renklilik getirip sıradanlaşmayı önlüyor.
Ceylin Türkkan Bilge, Siedrés Kreatif Direktörü ve Kurucu Ortağı
Günümüzde her şey çok hızlı değişiyor. Bir sene online alışveriş çok yaygınlaşmışken bir sonraki sene kapanmış mağazaların tekrar açılma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Pandemi sonrası bütün büyük markaların müşterilerine daha iyi bir mağaza içi deneyim yaşatmaya çalıştıklarını görebiliyorum ve bu deneyimi metaverse ile güçlendireceklerini düşünüyorum.
Alışkanlıklarla beraber tüketime bakış açıları da çok hızlı değişiyor tabii ki. Sürdürülebilirlik kavramıyla birlikte vintage ürünlere olan ilgi bir anda çok fazla arttı; dolayısıyla bir markanın vintage defile kıyafeti şu anki fiyatlarından daha yükseğe satılıyor. Bunun dışında küçük, kendi stili olan lokal markaların artık moda dünyasında eskisinden daha kolay yer bulabildiğini düşünüyorum. Daha birkaç sene öncesinin alışveriş alışkanlığına baktığımızda sadece lüks markalar ve ulaşılabilir büyük markalar olduğunu hatırlıyorum. Şimdiyse yeni çıkmış küçük bir markadan neredeyse herkes çekinmeden alışveriş yapabiliyor. Böylece küçük markalar büyüyebiliyor ve kendi seslerini duyurabiliyorlar. Bu da bana kalırsa çok özel bir şey.
Deniz Özgür, Space Runner’s Kurucusu
Ortam, en büyük değişim. Sanal moda pazarı hızla büyüyor. Markalar fiziksel mağaza ve ürünlerini metaverse ve oyunlar için hazırlıyor. Moda için önemini hiçbir zaman kaybetmeyen yaratıcılık, dijital ortamdaki tüketim açlığıyla sınırları zorlamayı sürdürüyor. Moda dünyasında ortaya çıkan kavramların tetikleyicilerini dört ana başlıkta toplayabiliriz. İlki; deneyim ve ayrıcalık odaklılık: Moda güzellik algısı yaratmaktan çok deneyim sağlamayı ve ayrıcalık kazandırmayı amaçlıyor. İkincisi, sosyal farkındalıklar: Sürdürülebilirlik, geri dönüşüm ve sosyal fayda tüketici için önem kazanıyor. Bir başka konuysa müşteri değil topluluk odaklı olmak: Markalar, fikirleri ve duyguları olan topluluklar oluşturmak ve bu grupları temsil eden ürünler çıkararak sadık kullanıcılar kazanmak için çalışıyor. Ve son olarak, merkeziyetsiz üretim: Moda üretimi artık yalnızca markalar ve onların tasarımcılarına ait değil. Sanal ortamda dileyen herkes kendi moda ürünlerini tasarlayarak gelir elde edebiliyor.
Modanın hem üretim hem de tüketimde belli bir kesime bağımlılığından kurtulup herkesin erişimine açılması yaratıcılık için sonsuz seçeneğin kapısını aralıyor. Televizyondan YouTube’a geçiş sürecinin bir benzerine moda için şahit olabileceğimiz önümüzdeki dönem benim için de oldukça heyecan verici.
Elif Çapçı, Beymen Group CEO’su
Son dönemde hem kendimize hem de içinde yaşadığımız gezegene ilişkin farkındalıklarımız arttı, alışkanlıklarımız ve önceliklerimiz değişti. Artan hassasiyetle birlikte tüketiciler de markalara daha şeffaf olmaları için baskı yapmaya başladı.
Lüks modada öne çıkan diğer trendlerse kişiselleştirme, deneyim ve paylaşım ekonomisi. Kaliteli ve uzun süre kullanabilecekleri parçaları tercih eden bilinçli tüketici üretilen ürüne değer veriyor, giysilerin geri dönüşümünü önemsiyor. Metaverse ve NFT de öne çıkan kavramlardan. Pek çok dünya markası fiziki ve sanal alışverişi birleştiren metaverse mağazalarını açtı ya da açmak üzere. Önümüzdeki on yıl içerisinde metaverse’ün dijital dünyasının lüks moda endüstrisi için çok ciddi bir kazanç sağlayacağı öngörülüyor.
Yenilikçi yapısı, yaratıcı ruhu ve ilham vermesi, modanın değişmeyen yegane yönleri. Teknolojinin gelişimi, bugün günlük hayatımızın yanı sıra diğer sektörler gibi modaya da pek çok katma değer sağlıyor. Markalar müşteri deneyimini zenginleştirmek için fiziksel ve dijital verilerin sinerjisiyle fijital stratejiler geliştiriyor. Geleneksel moda tasarımcıları koleksiyonlarını sanal evrende tanıtıyor ve sadece o evrenlere özel kapsül koleksiyonlar üretiyor. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak moda endüstrisini farklılaştıran ve yepyeni boyutlar katan dijital modayı biz de heyecanla takip ediyoruz.
Jaklin Güner, Vakko CEO’su
Pandemiyle beraber lüks moda sektörünün odak alanlarında önemli gelişmeler yaşandı, öncelikler değişti. Yapay zekayla ilgili çalışmaların hız kazanması, artırılmış gerçeklik, bulut sistemleri, nesnelerin interneti gibi birçok yeni kavram, sektör için de vazgeçilmez oldu. Defileler dijitale taşındı, hem fiziksel hem dijitali bir arada sunan fijital mağazalar ve hibrit etkinlikler lüksün de ilgi alanına girdi. Ancak dijital veya mağaza, her temas noktasında müşterilerle kişiye özel etkileşim sağlamak, insani dokunuş ve anlamlı bir değer yaratmak her zaman öne çıkıyor.
Yeni nesil teknolojilerini blok zinciri ve onunla hayatımıza giren kripto paralar, NFT’ler gibi dijital varlıklar belirlerken, internet deneyimimizde de sezgisellik, boyutluluk, oyunlaştırma ve metaverse kavramlarını konuşuyoruz. Bütün bu gelişmelerin modanın üretim ve tüketim şeklini şimdiden etkilemeye başladığını görüyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık konularını gündemine almayan bir markanın yakın gelecekte tüketicisiyle bağında büyük kayıplar yaşayacağını düşünüyorum.
Mehtap Elaidi, Tasarımcı
Modanın yeni dünyasında içeriğin değer kazanmaya başlayacağına inanıyorum. Sosyal medya, ilk zamanlarında sunduğu görünürlük ve ulaşılabilirlik avantajlarının yanı sıra maalesef tamamen görsel algıya dayanan içeriksiz ürün ve markaların da ortaya çıkmasına sebep oldu. Ancak olgunluk dönemine girdiğine inandığım sosyal medyanın bilinçlenen tüketicisi artık içerik arıyor. Bunun sonucu olarak da bir hikaye barındıran, nitelikli ürünler üreten markaların ayakta kalacağına inanıyorum.
Özetle, uzun zamandır egemen hâle gelmiş nicelik, yerini niteliğe bırakacak. Sürdürülebilirliğin tek katmanlı bir olgu değil, birçok açıdan değerlendirilmesi gereken bir yolculuk olduğu bilincinin de yerleşeceğini düşünüyorum. Dün binlerce ürün üreten ve bunları satma telaşı içine giren markaların yalnızca bir sezon elyaftan yapılmış kumaşlar kullanarak sürdürülebilir markalara dönüşmedikleri bilinci yerleşecek. Bugün kumaş içerikleri üzerinden varlığı değerlendirilen ve maalesef hâlâ bir pazarlama aracı olan sürdürülebilirliğin sadece üretici ve alıcılar nezdinde değil, tüketiciler nezdinde de farkındalık sağlandığında gerçekçi sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Bu noktada da aldığı sipariş üzerinden üretim yaptıran, anlatacak hikayesi olan tasarımcı markaların tekrar eski değerini kazanacağına inanıyorum.
Özlem Kaya, Moda Tasarımcıları Derneği Eş Başkanı
Moda, uzun süredir hızlı bir ivmeyle değişen tüketim alışkanlıklarımızın etkilediği en önemli sektörlerden biri. Sosyal, ekonomik, coğrafik ve iklimsel değişikliklere bağlı olarak fonksiyonel moda hayatımıza daha çok girdi. Kumaş içerikleri ve üretim yöntemlerinin şeffaflaştığı, tüketicinin farkındalığının arttığı, daha çabasız ama bir o kadar da stilin konuştuğu bir dönemin içindeyiz.
Bu doğrultuda lügatimize giren tüm yeni kavramların Ar-Ge çalışmaları, denemeleri, hatta üretimleri ve tüketimleri uzun süre önce başladı aslında. Pandemiyle birlikte farkındalığımız arttı, evrendeki sorunların bir parçası olduğumuzu fark ettik. Oturduğumuz yerden dünyayı dijital olarak keşfettik ve aslında bazı kavramların ulaşılabilir olduğunu anladık. Bununla birlikte önceliklerimiz değişti. Daha az ve kaliteli ürünle yaşayabileceğimizi fark ettik. Talep azaldığı için firmalar koleksiyon sayılarını düşürüp daha katma değerli ürünler üretmeye başladı. Benim için en önemli gelişmelerden biri az ama öz üretim ve tüketim farkındalığının artması. Dijital dünyadaki her şey beni çok heyecanlandırıyor. Hem alışık olmadığım için hem de keşfedecek uçsuz bucaksız bir dünya olduğu için...
Safiye Dinçtürk Turgut ve Merve İşler, Lidyverse Kurucu Ortakları
Metaverse gibi dijital ortamların yükselişiyle birlikte sanal ürünler moda endüstrisi için büyük potansiyele sahip araçlara dönüştü. Bu trendler beraberinde yeni dijital para birimlerini, oyunları ve dijital moda gibi endüstrideki tüketici odaklı diğer etkileşim yollarını getirdi. Söz konusu yaratıcı etkileşim yolları sayesinde tüketicilerin bir kısmı ürünleri online bir şekilde satın almanın da ötesine geçerek sanal giyinme odalarında deniyor ve herhangi bir çaba sarf etmeden üzerlerine yakışanı buluyor. Modada değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu görüyor ve deneyimliyoruz. Modanın bugününe dair heyecan verici bir diğer konu da sürdürülebilirlik. İklim krizinin her gün yaşanan çeşitli doğa olaylarıyla kendini hatırlatması moda gibi tüketim odaklı endüstrilerde sürdürülebilirliğe yapılan yatırımları artırdı.
Gelecekte öncü olmayı hedefleyen moda markalarının dijitale çok ciddi yatırımlar yaptıklarını gözlemliyoruz. Dijital ve çok boyutlu tasarımlar sayesinde modadaki gelişmeler sadece çevrimdışı dünyanın dışında çevrimiçi olarak da bazen oyunlarda, bazen de sosyal medyada kendimizi daha iyi ifade edebilmemizi sağlıyor. Ünlülerin avatarlarının yaratılması ve sanal influencer’larla markaların pazarlama faaliyetlerinin yön değiştirmesi bizi gelecek için oldukça heyecanlandırıyor.
Serena Uziyel, Tasarımcı
Karşınızdaki kişiye sadece ona ait, zamansız bir tasarım sunarken geleneksele, aile ve kültür mirasına sahip çıkmak çok değerli. Moda akımları değişirken stil sahibi olmanın kalıcılığına inanıyorum ve bunun asla değişmeyeceğini düşünüyorum. Hayallerimin zamansız tekniklerle buluşması müthiş heyecan verici. Ben bizzat bu sürecin her aşamasında yer alıyorum.
Sürdürülebilirliğin en önemli destekçilerinden birinin kaliteli, uzun yıllar kullanılabilecek ürünler yaratmak olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan dijital dünyaya ayak uydurmak da bir markanın gelişimi için büyük önem taşıyor. Satın alma süreçleri için yarattığımız dijital sunum olanaklarıyla pandeminin ardından gelen yeni dünyaya güzel bir başlangıç yapabildik. Bu süreç çok keyifli ama bir o kadar da zorluydu.
Bugün, kimsede olmayan lokal ürünleri keşfetmenin ve araştırmanın değer kazandığını gözlemliyorum. Alışveriş kalıplarının değişmesi, insanların kaliteli, zamansız, el emeğiyle kendilerine özel, benzersiz ürünlere daha çok önem vermesi beni heyecanlandıran konular.
Uğurhan Akdeniz, Etkinlik Tasarımcısı, Gösteri Direktörü ve Prodüktör
Çağın dışında, zamanın konularına uzak bir sektörün varlığı mümkün mü? İçinde bulunduğumuz zamanı, çağı konuşuyor; ait olduğumuz sektörün araç, gereç ve ihtiyaçlarıyla onu tercüme ediyoruz. Meselemiz, bugünün konularıyla geleceğe uzanmak. Moda tüm zamanların bir toplamı demeden geçmemeli; tüm zamanların bugüne, içinde bulunduğumuz çağa bir tercümesi. Geleceğin kaynaklarını korumak da bugünün konusu. Biz aslında uzun senelerdir kendi işimizde en çok bunu önemsiyoruz. Yaptığımız gösteriler ve etkinliklerde bugünden çok sonrası konumuz oluyor: Tüketimi nasıl yönettik, yaptığımız işte geri ve ileri dönüşüm açısı nasıl yer buldu?
Her zaman öne çıkması gereken ve bence en hayati konu modanın etkisi. Etki alanımızı ve etkimizi çok iyi tartmamız, doğru mesajlar vermemiz, hassas olmamız gerekiyor. Yarattığımız dünyalar bazen hayatın kendisinden de daha gerçek. Her bir etkinlik, her bir hikaye, yarattığımız her dünya içinde bulunduğumuz dünyayı ve barındırdığı her insanı kapsamalı, göz önünde bulundurmalı; ister dijital, ister fiziksel olsun herkes için ideal ve iyi olanı anlatmalı. Dijital olanın fiziksel olanın yerini tutabileceğini düşünmenin gerçeklikten uzak olduğuna inanıyorum ancak dijital bir dili konuşmamak, gücünden faydalanmamak da söz konusu olamaz. Fiziksel bir deneyimin dijital bir izi, sesi olmalı. Dijitalin yarattığı kalıcılıktan, bu yayılmadan faydalanılmalı mutlaka. Ve yalnızca adapte olmak yeterli değil diye düşünüyorum. Geliştirmek, gelişmek gerek.
Zehra Işık, adL Kreatif Direktörü
Her gün yeni bir gelişime uyandığımız dünyada değişim kaçınılmaz. Bu durumu moda ekseninde değerlendirdiğimizde pandemiyle birlikte insanların alışveriş alışkanlıklarının büyük ölçüde dijitale kaydığını gözlemliyoruz. Yine de mağazacılığın yeni dünya düzeninde yön değiştirerek daha ön planda olacağına inanıyorum. Müşterilerin konforlu alışveriş yapabileceği, satın alma modellerinin kolaylaşacağı, stil danışmanlarıyla karar verebilecekleri süreçler tasarlayarak alışveriş deneyimlerini daha keyifli hale getirmek planlarımız arasında. Bu sektörde uzun yıllardır yer alan bir markanın temsilcisi olarak söyleyebileceğim yegane şey aslında her şeyin ürünün kalitesiyle ilgili olduğu. Marka olarak dünya trendleri ve gelişen teknolojiyi yakından takip etmemizin yanında, ürün kalitesi iyi olmadığı sürece hiçbir kavramın onu iyi hâle getiremeyeceğini düşünüyoruz.
Modanın geleceğinde beden olumlama anlayışını kucaklayan tasarımların öne çıkması da beni çok heyecanlandırıyor. Güzellik algısının her insan için farklı olduğunu düşünürsek, sadece kısıtlı bir beden aralığına hitap etmenin bir çeşit ayrımcılık olduğunu düşünüyorum. Şıklığın ve rahatlığın her bedende yaşanabileceğini, renklerin her bedende cesurca kullanılabileceğini, aynı tasarımın hem 36 beden hem de 48 bedene yakışabileceğini göstermek en önemli hedefimiz.