Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Kostüm Enstitüsü’nün 2026 baharında açılacak sergisi “Costume Art” (Kostüm Sanatı), The Met’in Büyük Salon’unun hemen yanında yer alan Condé M. Nast Galerileri’nin açılışını kutlayacak.
Moda, Metropolitan Sanat Müzesi’nin bodrum katından çıkıyor. Bugün duyurulan bilgiye göre Kostüm Enstitüsü’nün 2026 baharında açılacak sergisi Costume Art (Kostüm Sanatı), The Met’in Büyük Salon’unun hemen yanında yer alan, yaklaşık 12.000 metrekarelik Condé M. Nast Galerileri’nin açılışını kutlayacak.
“Kostüm Enstitüsü için çok büyük bir an,” diyor birim sorumlusu küratör Andrew Bolton. “Bu bizim departmanımız için dönüştürücü bir gelişme olacak, ama aynı zamanda modanın geneli için de dönüştürücü olacağını düşünüyorum; çünkü The Met gibi bir sanat müzesinin modaya gerçekten merkezi bir konum vermesi çok önemli.”

“Gebelik” elbisesi, Georgina Godley (Britanyalı, 1955 doğumlu), 1986–87 Sonbahar/Kış, 2025 edisyonu; Satın alma, Anthony Gould Fonu, 2025. Fotoğraf: Anna-Marie Kellen © The Metropolitan Museum of Art
“Her küratöryel departmanı ve müzedeki her galeriyi birbirine bağlayan şey moda ya da giydirilmiş bedendir,” diyor Bolton. “Müzenin tamamında ortak olan unsur bu. Aslında serginin ilk çıkış noktası da bu aydınlanmaydı: Biliyorum, çoğu zaman üvey evlat olarak görülüyoruz, fakat gerçekte karşınıza çıkan her galeride giydirilmiş beden merkezde yer alıyor. Çıplak beden bile aslında hiçbir zaman gerçekten ‘çıplak’ değildir,” diye devam ediyor. “Her zaman kültürel değerler ve fikirlerle işaretlenmiştir.”
Sanat ve moda arasındaki ayrım, 1.66 milyon ziyaretçiyle The Met tarihinin en çok ziyaret edilen sergisi olan Heavenly Bodies: Fashion and the Catholic Imagination gibi Kostüm Enstitüsü sergilerine rağmen inatla varlığını sürdürüyor. Bolton’a göre bu hiyerarşi, tam da giysinin bedenle olan bağı yüzünden devam ediyor. “Modanın bir sanat formu olarak kabulü aslında sanatın kendi koşulları üzerinden gerçekleşti,” diye açıklıyor. “Bu kabul, bedenin inkârı, bedenin reddi üzerine kurulu; çünkü estetik, bedensiz ve çıkarsız bir tefekkür üzerine dayalıdır.”
Geleneksel olarak Bolton, Kostüm Enstitüsü sergilerinin giysilerin görsel çekiciliğini öne çıkardığını, mankenlerin ise giysilerin arkasında ya da altında adeta kaybolduğunu kabul ediyor. Costume Art için ortaya koyduğu cesur fikir ise bedenin önemini vurgulamak, yani “bedenlerimiz ile giydiğimiz kıyafetler arasındaki bölünemez bağlantıyı” öne çıkarmak. Bolton, modanın aslında “yaşanan, bedensel deneyime dayanması nedeniyle sanata karşı bir avantaja sahip olduğunu” savunuyor.
Sergiyi gevşek biçimde üç kategoriye ayrılmış tematik beden türleri etrafında düzenlemiş. Bunlar, sanatta her yerde karşımıza çıkan klasik beden ya da çıplak beden gibi beden tiplerini; çoğu zaman göz ardı edilen yaşlanan bedenler ya da hamile bedenler gibi diğer türleri ve anatomik beden gibi evrensel beden türlerini kapsıyor. Bolton’ın yaklaşımı, çoğu zaman aşırı zayıf modeller ve dar beden aralıklarıyla tanımlanan moda endüstrisinin sunduğundan çok daha geniş bir bedensellik anlayışı sunuyor. “Fikir, sanatı ve modayı tartışırken bedeni yeniden merkeze koymak, modayı bir sanat formuna yükseltmek için bedeni geri çekmek değil onu kucaklamaktı,” diye açıklıyor.

Gece elbisesi, Mon. Vignon (Fransız, yaklaşık 1850–1910), 1875–78; Mary Pierrepont Beckwith’in bağışı, 1969 (C.I69.14.12a, b). Fotoğraf: Anna-Marie Kellen © The Metropolitan Museum of Art
Gerçekten de sergi, Brooklyn merkezli Peterson Rich Office’tan Miriam Peterson ve Nathan Rich tarafından modayı merkeze alacak şekilde tasarlandı. Condé M. Nast Galerileri’nin yüksek tavanlı odasında (bir de alçak tavanlı oda bulunuyor), giysiler 1.8 metre yüksekliğindeki kaidelerin üzerine yerleştirilen mankenler üzerinde sergilenecek ve sanat eserleri bu kaidelere entegre edilecek. “İçeri girdiğiniz anda gözünüz yukarı kayıyor; önce modaya bakıyorsunuz,” diyor Bolton.
Daha da etkileyici bir şekilde, sanatçı Samar Hejazi, sergideki mankenler için aynalı başlar yaratmak üzere görevlendirilmiş. “Uzun zamandır izleyiciyle manken arasındaki mesafeyi kapatmak istiyordum,” diye başlıyor Bolton. “Yüzü ayna olan bir mankenle aslında kendinize bakmış oluyorsunuz. Bunun bir kısmı, baktığınız bedenlerin yaşanmış deneyimi üzerine düşünmek; bir kısmı da kendi yaşanmış deneyiminizi yansıtmak; empati ve şefkati kolaylaştırmak.” Bunun da ötesine geçen müze, giysileri temsil etmesi için gerçek bedenlerin dökümlerini de alacak. “Ziyaretçi serginin içinde ilerledikçe, [sergi] normatif güzellik anlayışlarına meydan okuyacak ve bunun karşılığında daha çeşitli güzellik temsilleri sunacak.”

Takım, Riccardo Tisci (İtalyan, 1974 doğumlu) tarafından Givenchy modaevi (Fransız, 1952’de kuruldu) için, 2010–11 Sonbahar/Kış Haute Couture koleksiyonu; Givenchy’nin izniyle. Fotoğraf © The Metropolitan Museum of Art
Costume Art, Bolton’ın alt başlıksız ilk sergisi. Serginin adının bu sadeliği, amacını da güçlendiriyor: modanın kesinlikle sanatla aynı düzlemde değerlendirilmesi gerektiği fikrini. “Bunu çok ama çok dikkatli düşündüm,” diyor Bolton. Aslında daha iki hafta öncesine kadar serginin bir alt başlığı ve iki nokta üst üste içeren bir adı varmış. “Ama sonra çıkardık ve bu, korseyi çıkarmak gibiydi,” diye gülüyor. “Dedim ki, tam da olması gereken bu. Cesur, güçlü ve niyet beyan eden bir ifade.” Devam ediyor: “Amaç yeni bir hiyerarşi yaratmak değil. Sadece o hiyerarşiyi dağıtmak ve eşitliğe odaklanmak: sanat eserlerinin eşitliği ve bedenlerin eşitliği.”
Jeff ve Lauren Bezos’un katkılarıyla, ayrıca Saint Laurent ve Condé Nast’ın sağladığı destekle mümkün olan Costume Art, 4 Mayıs 2026’daki Met Gala’nın ardından, Kostüm Enstitüsü’nün tüm faaliyetlerinin birincil finansman kaynağı olarak 10 Mayıs 2026’dan 10 Ocak 2027’ye kadar devam edecek.
Kapak Fotoğrafı: Kolaj. “Delphos” elbisesi, Fortuny (İtalyan), Adèle Henriette Elisabeth Nigrin Fortuny ve Mariano Fortuny y Madrazo, 1920’ler. Frances J. Kiernan’ın bağışı, 2005 (2005.328); Zaferin kişileştirilmesi olan Nike’ın pişmiş toprak heykelciği, MÖ 5. yüzyıl sonları. Rogers Fonu, 1907 (07.286.23). Eser: Julie Wolfe. Görsel, Metropolitan Sanat Müzesi’nin izniyle kullanılmıştır.