Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İlkbaharla gelen doğanın uyanışı yaşadığımız sürece rağmen içimizdeki umutları da yeşil tutmamızı sağlıyor. Peki evrenin bu ritmine ayak uydurarak yeni başlangıçlar için biraz yer açmaya ne dersiniz?
Fotoğraf: Olga Rubio Dalmau, Vogue Ukrayna, 2020 Temmuz
"Hayatta değişmeyen tek şey değişimdir." cümlesi başlangıç için biraz klişe gelebilir ama bazen klişeler bile zamanı geldiğinde güzeldir. Uzun zamandır sonunu kestiremediğimiz bir döngünün içindeyiz. İnişlerimiz, çıkışlarımız, planlarımız ve bırakmışlıklarımız var. Ancak ne olursa olsun biraz geri çekilmeyi öğrendiğimizde belirsizliğin içindeki o umut ışığını daha rahat seçebiliyoruz. Yeni başlangıçlara, yeni fikirlere ve yeni duygulara hepimizin ihtiyacı var. Bazı zamanlar bu bizi korkutsa bile adım atmaya, deneyimlemeye devam etmek gerekir. Bu arada yenilik sürekli olarak ileri gitme anlamını taşımaz, en azından belirli koşullarda. Dönüşüm de bir yeniliktir, artık size faydası olmadığını ya da sizi yıprattığını düşündüğünüz bir durumu bırakmaya karar vermek de bir yeniliktir. Baharı bitirip yazı karşılamaya hazırlandığımız Mayıs ayında hem ruhunuzu hem bedeninizi hafifleterek hayatınızda taze bir havaya yer açın.
Peki bunu nasıl yapabiliriz?
Her şeyden önce kendinizle ufak bir konuşma yapmanızı tavsiye ederim; ancak bunu zihninizle değil kalbinizle yapmaya çalışın. En derinde bir his vardır, hani şu genellikle susturmayı seçtiğimiz ama günü geldiğinde size “ben bunun böyle olacağını biliyordum” dedirten o his. Bu konuda size çok keskin çizgiler çizemem ama o hissin zarif sesi kükremeye dönüşmeden arada onu dinlemenizi tavsiye edebilirim. Onunla bu konuşmayı yapın ve yeniliği aslında ne kadar istediğinizi kendinize sorun. Çünkü bazen değişime kapalı olabiliriz, bazen konfor alanımız bize iyi gelir ve bazen de yenilik isteğini kaçma duygusuyla karıştırdığımız çok olur. Bütün bunları kalbinize sorun; o, cevabı zaten biliyor olacaktır. Yeni bir yola çıkmak keyifli olduğu kadar farklı durumları da beraberinde getirir; her zaman her şeyi doğru okuyamazsınız ama okumaya gayret edin. Evrenin kendi işleyiş biçiminde eğer istediğiniz yenilik sizin planladığınız yollardan ilerlemiyorsa gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. Bu yüzden genelde iste ve bırak sistemini kullanmaya çalışırız. Burada önemli olan adım atma cesareti göstermek ve o düzeni kırmaktır; sonrasını serbest bırakın ve o olması gereken en doğru şekilde gerçekleşsin. Ancak dediğim gibi bizim de bu süreci başlatmamız için belirli adımları atmamız gerekli.
Bırakın
Yenilik isteğine karar verdikten sonra geçmişi bırakmaya hazır olmanız gerekiyor. Adı üstünde artık geçti ve sizi bugünkü muhteşem halinize getirmek için dersleriyle, uyarılarıyla, yara izleriyle elinden geleni yaptı. Sizin yapmanız gereken tek şey teşekkür edip vedalaşmak. Eskiyi yanınızda taşımayın ki yeniye yer açılsın. Zaten içi dolu olan bir odaya daha fazla eşya koyamayacağınız gibi geçmişi beraberinizde taşıyarak yenilikleri hayatınıza davet edemezsiniz. Bırakmaya ne kadar gönüllüsünüz sadece onu düşünün.
Fotoğraf: Olga Rubio Dalmau, Vogue Ukrayna, 2020 Temmuz
İmgelemenin ve yazmanın gücünü kullanın
Bunun detaylı bir kısmını “Bir Hayal Yaratmak: İmgeleme Sanatında 7 Adım” yazısında paylaşmıştım. Özetle, yazın, çizin, gözlerinizi kapatıp hayal kurun, hangisi size daha uygun geliyorsa onu yapın ve gerçek anlamda bir süreliğine ruhunuza, evinize dönün. Ego’yu, kaygıları, hırsları, planları geride bırakın, sadece o anda kalmaya çalışın. Zaten bunu yaptıkça çok daha canlı hayaller yaratabildiğinizi fark edeceksiniz.
Doğayı Kullanın ve Ritmini izleyin
Uyanıştan bahsetmiştik. Doğa nasıl uyanıyorsa bırakın niyetleriniz de o şekilde uyansın. Bunu şu şekilde kullanabilirsiniz: Niyetlerinizi sabah dile getirin, bırakın onlar da gün doğumu gibi gelişsin, büyüsün, doğanın saatine uyumlansın ve aynı şekilde yeşersin. İste ve bırak sistemi aslında tam olarak kendini doğada zaten gösteriyor. Bir çiçeğe dıştan müdahale edip yapraklarını açmasını sağlayamazsınız ya da dalından çekerek uzamasını bekleyemezsiniz; bunu yaptığınızda elinizde kalan tek şey özünden kopmuş bir çiçek olur ve kaynağından koparıldığı için de zamanla solmaya başlar. Niyetiniz de böyledir eğer yeni bir başlangıç istiyorsanız kendinizi bunu gerçekleştirmek için zorlamayın, adımınızı atın yani toprağa ekiminizi yapın ve bırakın, o kusursuz zamanlamasıyla büyüyüp olgunlaşsın. Bu arada gerçekten bunu ekerek de yapabilirsiniz. Bir fideye niyetinizi yükleyebilir ya da minik bir kağıda yazıp toprağa gömebilirsiniz.
Size ağırlık yapan ne varsa da suyun gücünü kullanın. Şimdi çok fazla dışarı çıkamıyoruz ama bunu yaş almışlarımız zaten bilir “suya anlat” derler. İlk yürüyüş fırsatını yakaladığınızda eğer deniz kenarından geçerseniz sizi üzen, rahatsız eden ne varsa suya bakıp aklınızdan geçirin, her hareketinde onların da yok olduğunu imgeleyin. Bunu şimdiki şartlarda yapmak isterseniz bir bardak suya anlatabilir ve onu dökebilirsiniz. Ancak gerçekten bunu yaparken o suyu unutup da içmeyin mutlaka dökün. Bu konuda ufak bir not daha bırakmak istiyorum. Su iletkendir, bu yüzden negatif hissettiğiniz bir ortamda bulunan suyu içmeyin, tartışılan bir ortamda duran suları da tüketmemeye dikkat edin çünkü o enerjileri su içinde toplar.
Bunun dışında size iyi gelen başka ne varsa onları değerlendirin, gül ağaçları bulun, toprağa çizimler yapın, ateşin dönüştürücü gücünü kullanın ve yine negatif duygularınızı bir kağıda yazıp ufak bir yerde yaktıktan sonra kül olmalarını izleyin. Bunu yaparken de şefkati ve minneti içinizden eksik etmeyin. Sizi siz yapan her şeye teşekkür edip bırakın.
Ritüeller söz konusu olduğunda inancın her zaman ön planda olduğunu düşünenlerdenim. Bütün bunların katı kurallı bir yöntemi yok ancak dediğim gibi niyetlerimiz ne olursa olsun, ki biz buna yeni başlangıçlar dedik, öncelikle sizin de buna uyumlanmanız, canınınız nasıl istiyorsa o şekilde tasvir etmeniz yeterli olacaktır. İsteklerinizi önce kalbinize sonra doğaya açın. Bırakın serbest kalsınlar ve en sonunda da zaten olmuş gibi hissederek izlemede kalın. Bir süre sonra eğer görmeye hazırsanız ufak sinyallerle karşılaşacağınızdan emin olun.