Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Venedik Film Festivali devam ederken kenti sanatla keşfedeceğiniz bir gezi rotası.
Venedik Film Festivali başladığında şehir bir kez daha spot ışıklarının, kırmızı halının ve uluslararası sinema dünyasının büyüsüne bürünüyor. Ancak festival günlerinde Venedik’i keşfetmek yalnızca sinema salonlarıyla sınırlı kalmıyor. Bu şehir, yüzyıllardır sanatın, edebiyatın, müziğin ve tasarımın kalbinin attığı bir merkez. Festival zamanı şehre gelenler için Venedik, aynı zamanda bir “açık hava müzesi”ne dönüşüyor. Sinemanın büyüsünü doyasıya yaşarken, şehrin daha derin katmanlarını keşfetmek isteyenler için sanat dolu bir rota çıkardık!
Fotoğraf: Alamy
Arsenale ve Giardini bölgelerinde düzenlenen sergiler, çağdaş sanatın en önemli duraklarından biri olarak öne çıkıyor. Dünyanın dört bir yanından sanatçıların ufuk açıcı işlerini bir araya getiren sergileri gezmek, festival filmleriyle paralel bir deneyim yaratıyor: Bir yanda perdeye yansıyan hikâyeler, diğer yanda sanat mekânlarına sızan görsel anlatılar.
Festival koşuşturmasının arasında şehrin tarihi kafelerinde kısa bir mola vermek, Venedik deneyiminin en rafine parçalarından biri.
1720’den beri San Marco Meydanı’nın kalbinde hizmet veren bu ikonik kafe, altın varaklı salonları ve zarif freskleriyle adeta bir film sahnesi hissi yaratıyor. Burada kahve içerken yalnızca festivalin değil, Venedik’in yüzyıllık hafızasının da parçası oluyorsunuz.
Casanova’nın müdavimi olduğu bu kafe, 1750’de açılmış olup sanatçılar, müzisyenler ve aristokratların buluşma noktasıydı. Bugün hâlâ festival döneminde entelektüellerin favorisi.
Fotoğraf: @grancaffequadri
Goethe ve Lord Byron gibi isimlerin uğrak noktası olan bu kafe, 1775’ten bu yana açık. Hem tarihi atmosferi hem de Michelin yıldızlı restoranıyla ziyaretçilere geçmişle bugünü bir arada yaşatıyor.
1930’lardan bu yana Venedik’in kahve kavurma geleneğini sürdüren bu mekan, kalabalık meydanlardan uzak, şehrin sakin yüzünü keşfetmek için ideal.
Fotoğraf: Alamy
Venedik’in en önemli sanat kurumlarından biri Teatro La Fenice. Opera tarihine damga vuran eserlerin ilk kez sahnelendiği bu mekan, festival günlerinde bile büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Akşam bir festival filmi izledikten sonra, geceyi bir Vivaldi konseri ya da Verdi operasıyla noktalamak, sanatın farklı disiplinlerini aynı gün içinde yaşamanın en seçkin yolu olabilir.
Fotoğraf: Alamy
Sinemanın ve çağdaş sanatın ötesinde, Venedik’in dar sokaklarında keşfedilmeyi bekleyen atölyeler, sanat galerileri ve bağımsız kitapçılar var. Özellikle Libreria Acqua Alta, kitaplarla dolu gondolları ve kanala açılan arka kapısıyla festival ruhunu besleyen bohem bir durak. Sanat koleksiyonerlerinin uğrak noktası olan küçük galerilerde ise genç sanatçıların işlerine rastlamak mümkün.
Sanatın kalbinin attığı bir şehirde yemek de bir deneyim. Festival döneminde Venedik’in rooftop barları ve restoranları, özel menüler ve kokteyllerle öne çıkıyor.
Fotoğraf: @aman_venice
Barok bir sarayın içinde kokteyl deneyimi.
Lagün manzarasında festivalin ışıklarını izlemek için en romantik adreslerden biri.
Çağdaş dokunuşlarıyla festival sonrası buluşmalar için ideal.
Bu duraklar, sinema ve sanat sohbetlerinin yaşandığı mekanlar olarak öne çıkıyor.