Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Sonbaharın, her biri mevsimin en iştah açıcı hâline davet eden lezzet rotalarını bir araya getirdik.
Soğuyan havalarla birlikte seyahat rotaları denizden karaya taşındı. Sonbahar, yazın hafif tabaklarını geride bırakan bizleri derin aromaların, sıcak sosların ve mevsimsel malzemelerin peşine düşmeye çağırıyor. Bu mevsimde dünyanın dört bir yanındaki gastronomi şehirleri yeniden canlanıyor: Bağbozumu telaşı bitmiş ama sofralar hâlâ dolu; restoranlar menülerini yeniliyor, pazarlar mantar ve kestane kokusuyla doluyor.

Fotoğraf: @guidoristorante
Sisli tepeleri, sararan bağları ve Alba’daki efsanevi White Truffle Fair ile Piyemonte, sonbaharın gastronomi başkenti. Burada trüf sezonu ekim ortasında başlar, kasım boyunca devam eder. Şehre bu dönemde yayılan toprak ve orman kokusu neredeyse büyülüdür. Bölgenin şefleri, bu beyaz altını risottolardan taze tagliatelle’lere kadar her tabakta kullanır. Guido Ristorante veya Piazza Duomo’da oturduğunuzda tabağınızdaki birkaç gram trüfün size neden dünyanın dört bir yanından ziyaretçi çektirdiğini anlarsınız. Yanına mutlaka bölgenin Barolo şaraplarından bir kadeh alın; çünkü burada her yudum, toprağın dilinde bir hikaye anlatır.

Fotoğraf: @odurla
Ekim ortasıyla birlikte Ege’nin rengi değişir. Bağ bozumu geride kalmıştır ama bu kez ağaçların zamanı gelmiştir. Urla’da zeytin ağaçları silkelenirken yöredeki küçük üreticiler yeni sezonun ilk yağını şişelere doldurur. Bu dönemde bölge restoranları da mutfaklarını taze hasat ürünleriyle yeniler. OD Urla ve Vino Locale, menülerine mevsimin ruhunu birebir taşır: Tütsülenmiş enginar, narenciye soslu levrek, yeşil zeytin ezmesiyle hazırlanan küçük tabaklar… Urla’nın gastronomi sahnesi aynı zamanda bir yaşam biçimi. Sakin, sürdürülebilir ve doğaya saygılı. Güneş batarken bağların arasında yürüyüp, akşamı zeytinyağı tadımıyla kapatmak, sonbaharın en sade lükslerinden biri.

Les Halles de Paul Bocuse, Lyon. Fotoğraf: Alamy
Fransız mutfağının kalbi her mevsim Lyon’da atar ama özellikle sonbaharda bu şehir bir şölen havasına bürünür. Paul Bocuse’un mirası hâlâ sokak pazarlarında, bouchon denilen küçük restoranlarda yaşar. Bu mevsimde menülerde yoğun soslar, kök sebzeler ve tereyağlı patates püreleri ön plandadır. Les Halles de Lyon Paul Bocuse’ta dolaşırken taze kestane, ördek konfi, peynir ve şarap stantlarının arasında kaybolmak an meselesi. Lyon aynı zamanda gastronomiyle sanatın buluştuğu bir şehir; yeni nesil şefler, klasik tarifleri modern dokunuşlarla yeniden yorumluyor. Şık ama samimi, geleneksel ama zamansız... Tam bir sonbahar ruhu.

The Basque Culinary Center. Fotoğraf: Alamy
Kuzey İspanya’nın bu küçük sahil şehri, gastronomi dünyasında dev bir isim. Michelin yıldızlı restoranların yanı sıra bar tezgahlarında sunulan minik pintxo’lar, şehrin gerçek ruhunu yansıtıyor. Sonbaharda deniz sakinleşiyor, balıkçı tekneleri limana dönüşte taze txangurro (örümcek yengeç) ve merluza (mezgit) getiriyor. Bu dönemde menüler deniz ürünleriyle dolup taşıyor. Akşamları Parte Vieja sokaklarında yürüyüp bir barda sıcak bir txakoli yudumlamak, San Sebastián’da sonbaharın nasıl yaşandığını anlamanın en kısa yolu. Şehir, lezzet kadar dinginliğiyle de ünlü. Sabah deniz kenarında yürüyüş, öğleden sonra da Basque Culinary Center’da tadım dersi, olmazsa olmaz.

Fotoğraf: @yeni.lokanta
İstanbul’da sonbahar, sadece hava değişimi değil, mutfakların yeniden doğuşudur. Şefler bu dönemde menülerine sıcak baharatlar, balkabağı, kestane ve mantar ekler. Karaköy, Bomonti ve Moda sokaklarında yeni sezon menülerini tanıtan restoranlar, şehrin gastronomi takvimine heyecan katar. Mürver’de közlenmiş balkabağı püresiyle sunulan deniz mahsulleri, Yeni Lokanta’da mürdüm eriği soslu ördek ya da Alaf’ta tütsü kokan tabaklar… Hepsi İstanbul’un sonbahar iştahını temsil eder.

Fotoğraf: Alamy
Beyaz Trüf: Toprakla aynı anda koklayanlar için saf mutluluk.
Balkabağı: Tatlıda da tuzluda da yıldız; kremalı çorbalarda harika.
Kestane: Fransa’dan Karadeniz’e, her mutfağın sıcacık ortak paydası.
Mürdüm eriği: Et yemeklerinde asidite dengesi için vazgeçilmez.
Adaçayı: Yağmurlu günlerin resmi kokusu.
Bu dönemin ruhunda 'yavaşlamak' var; sadece yemekte değil, seyahatte de... Tadını çıkarın, bol lezzetli yolculuklara!