Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


İzmir’in kalabalığından çıkıp Swissôtel Büyük Efes’in bahçelerine adım attığım anda şehrin ritmi bir anda yavaşladı. Kent merkezinin tam ortasında böylesine sakin bir yer bulmak, günün ilk sürprizi oldu. Yemyeşil ağaçların arasından, uzaktaki festivalin kokusu duyuluyordu: Olgun üzümler, taze toprak ve Ege sonbaharının o tanıdık ferahlığı...
Bu yıl 6’ncısı düzenlenen Bağ Bozumu Festivali için oradaydım, ama yaşadığım şey sadece bir etkinliğe gitmek değildi; daha çok bir ritüele dahil olmak gibiydi. Alana yaklaştıkça kadeh sesleri, müziğin tatlı tonu ve üreticilerin keyifli sohbetleri karşıladı beni. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bağcıların hikayelerini dinlerken, her yudumun aslında bir coğrafyanın ruhunu taşıdığını yeniden fark ettim.
Günün en keyifli anlarından biri, tadım rotasını izlerken üreticilerle bire bir sohbet etmekti. Kimisi bağındaki sabah sisini, kimisi toprağın mineral yapısını, kimisi de yıllardır süren aile geleneğini anlattı. Her kadeh, bir yolculuk gibiydi. Ege’nin güneşi altında olgunlaşan üzümlerden Anadolu’nun serin yaylalarına kadar uzanan bir rota.
Festivalin ardından Swissôtel’in sanat koleksiyonunu keşfetmek için otelin içine yöneldim. 800’den fazla eserin bulunduğu koridorlarda dolaşırken, etkinlikten bağımsız bambaşka bir kültür rotasına çıkmış gibi hissettim. Bu keşif turunun ardından Pürovel Spa & Sport’a uğradım. Haftanın yoğun temposundan sonra, burası neredeyse bir meditasyon alanı gibiydi. Doğal dokuların hakim olduğu tasarımı, hafif müziklerin eşlik ettiği atmosferi ve yumuşak bir dinginlikle çevrili dinlenme alanları, bütün bir günün yoğunluğundan sonra zihnimi sakinleştiren bir durak oldu.

Tüm bu güzelliklerin ardından günü, Swissôtel’in içinde yer alan Scappi’de bir akşam yemeği ile tamamladık. Festival boyunca tattığım şarapların ardından Scappi’nin sıcak atmosferi tam anlamıyla rahatlatıcıydı. İtalyan mutfağının modern yorumlarını sunan menüde her tabak özenle hazırlanmıştı.
Swissôtel Büyük Efes’te geçirdiğim bu gün, bir festivalden çok daha fazlasıydı. Şarabın hikayesi, bağların ritmi, Ege’nin lezzetleri ve otelin sanatsal dokusu bir araya gelerek, şehre mini bir kaçamak armağan etti. İzmir’in tam merkezinde hem şehirden uzak hem de şehrin içinde olabilmek, bu deneyimi daha unutulmaz kıldı.
