Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Louis Vuitton, tarihinin son 160 yılına yayılan sanat ve tasarım işbirliklerini sergilediği LV Dream ile yenilikçi ve çağdaş duruşunu pekiştiriyor.
Şüphesiz, son dönemin farklı sebeplerden en çok konuşulan modaevi Louis Vuitton. 1854’te Paris’te Rue Neuve-des-Capucines adresinde Louis Vuitton tarafından yüksek kaliteli çanta markası olarak kurulan modaevi, lüks tasarım dünyasındaki egemenliğini sanat ve tasarım alanında açtığı çeşitlilik ve deneysellik anlayışıyla her geçen gün derinleştiriyor. Karakteristik özelliklerini koruyarak sanatçıların ifade biçimlerini uygulayan marka, günümüzdeki sanatsal duruşunu bu geçmişe ve birikime dayanarak kurguluyor. Tiffany & Co.’dan Dior’a ve Bulgari’ye, global bağlamda zirvedeki markaları ve modaevlerini bünyesinde barındıran LVMH’nin çatısındaki Louis Vuitton, günümüzde Avrupa’nın en değerli şirketi olma özelliğini de koruyor. Elbette ki bu değerin sırrı, markanın çağdaş sanat ve tasarımla olan yakın ilişkisinde yatıyor. Zira yakın dönemin en çok konuşulan, en çok görülen, sosyal medyada en çok dolaşımda olan yegane moda-sanat öğesinin, halihazırda zaten hem çağdaş sanat kurumlarını hem de popüler kültürü “ele geçiren” Japon avangard sanatçı Yayoi Kusama ile kurduğu ortaklık olduğunu iddia etmek yanlış olmaz. Bu işbirliğinin ürünlerinden, örneğin Louis Vuitton çantaların üzerinde izlenen renkli yahut siyah beyaz puantiyeler, bir yandan sanatçının imza leitmotiv’i iken, diğer yandan sanatsal işbirliklerinde tepe noktasına ulaşıldığını da gösteriyor. Zira Paris, Londra, New York ve Tokyo caddelerinde yer alan Louis Vuitton vitrinlerinden takip edilebilen hiperrealist Yayoi Kusama robotlarıyla fiziki ve sembolik düzlemde onu çevreleyen puantiyeler; teknoloji, pazarlama, sanat, moda tasarımı ve pop kültürün ne kadar iç içe geçtiğinin ve güçlü bir toplumsal imge yaratabildiğinin kanıtı niteliğinde. Puantiyelerle tepe noktasına ulaşan Louis Vuitton’un bu sanatsal işbirliğini Kusama’nın sözleriyle özetleyelim: “Ay’ın bir puantiye olduğuna inanıyorum, güneşin bir puantiye… Evren ise puantiyeler.”
Paris’te açılan LV Dream, markanın “evrenselliğe” referansla kurduğu sanatsal ortaklıklarını tarihsel incelemeye açarken, markanın yıllara yayılan kreatif gelişimini gözler önüne seriyor. Dokuz farklı galeriye yayılan eserlerle modaevinin kurduğu diyaloğu izleyiciye açan mekan, böylelikle dünyaca ünlü sanatçı ve tasarımcılar Rei Kawakubo, Takashi Murakami, Jeff Koons, Yayoi Kusama ve Azzedine Alaïa gibi isimlerin çalışmalarını ilk kez bir araya getiriyor. Louis Vuitton’un kapsamlı arşivinden çıkan objelerle yan yana gelen çalışmalardan en ilgi çekenlerinden biri örneğin; modaevine adını veren kurucusunun, çağdaş figüratif resim öncülerinden Amerikalı sanatçı Alex Katz tarafından yapılan portresi. Yine modaseverlerin kolaylıkla hatırlayacağı, 2008 İlkbahar/Yaz koleksiyonundan maskeli hemşire kıyafetlerinin, dönemin kreatif direktörü tasarımcı Marc Jacobs’ın Amerikalı sanatçı Richard Prince ile yarattığı işbirliğinin bir parçası olduğunun bilgisi, bu sergide açığa çıkıyor. Diğer yandan, efsanevi fotoğraf sanatçısı Paul Nadar’ın markanın kuruluş yıllarından günümüze ulaşan ekipman çantası ve ünlü İngiliz orkestra şefi Leopold Stokowski’nin, katlandığında bagaja dönüşen çalışma masası gibi örneklerle kurulan ve köklere giden bu tarihsel bağ, aynı zamanda mekana ev sahipliği yapan mimariyle de ilişkileniyor. Zira LV Dream, 19. yüzyılın ikinci yarısının en popüler alışveriş merkezi ve artık yalnızca adı yaşayan, La Belle Jardinière’de konumlanıyor.
Kendini “kültürel lokasyon” olarak konumlandıran LV Dream, tematik olarak böldüğü galerilerinde sanatçıların üretimlerini ve dönüştürücü etkilerini temaşaya açarken, markanın Nicholas Ghesquière ve Virgil Abloh gibi kreatif direktörlerinin üretimlerini de sergiliyor. Louis Vuitton markalı ürünler, kitaplar, spor ekipmanları ve hediyelik eşyaların da bulunabileceği bu kültürel merkezde, aynı zamanda mutfak sanatlarına adanmış bir kafe ve çikolata dükkanı bulunuyor. Cheval Blanc’ın ünlü şefi Maxime Frédéric yönetimindeki bu mekanda, yenilenebilir logo çikolatalardan markanın ürünlerinden ikonik imgelerin pasta ve bonbon formunda yeniden hayat buluşu, modaevinin kökten uca mütemadiyen inşa ettiği markasının şaşırtıcı boyutlarını gözler önüne seriyor. Son sözü şef Maxime Frédéric’den alıntılayalım: “Louis Vuitton’un işbirliği kültürü, modaevi tarihinin bir parçası. Bu aynı zamanda, insanların katılımıyla derinleşen, tutkunun ve maharetin tarihi. Umuyorum ki, ben de ekibimle sevginin ve ince lezzetlerin dokunuşlarını sunabilirim.”
LV Dream sergisi 15 Kasım 2023 tarihine dek Paris’te ziyaretçilere açık olacak.