Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
90’ların cilalanmış görünümleriyle ultra geniş denimler, parlak kumaşlara akışkanlık hissi veren dekolteler, markanın vazgeçilmezi tüyler ve payetlerle The Attico sonbahara cool bir giriş yapıyor.
90’ların cilalanmış görünümleriyle ultra geniş denimler, parlak kumaşlara akışkanlık hissi veren dekolteler, markanın vazgeçilmezi tüyler ve payetlerle The Attico sonbahara cool bir giriş yapıyor.
Siyah - beyaz, gece - gündüz, aydınlık - karanlık, iyilik - kötülük, negatif - pozitif, maskülen - feminen… Evren ve insan doğasındaki yaşam döngüsü her zaman zıtlıklar üstüne kurulmuştur. Birbirinden farklı iki parçanın dengeli şekilde bir araya gelerek kusursuz bir bütün oluşturması, dünyada her şeyin zıddı ile var olduğunun en büyük kanıtıdır. Bir nevi Yin/Yang felsefesi gibi. Giorgia Tordini ile Gilda Ambrosio’nun imzasını taşıyan The Attico ise bu zıtlıkların uyumundan oluşuyor. Biri dışa dönük, cesur ve coşkulu; diğeriyse çekingen, sakin ve düşünceli iki farklı karakterin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan markayı; “The Attico’yu ikimizin birbirinden farklı vizyonu, giyim ve yaşam stilini ortak bir potada eriten üçüncü bir şahıs olarak tanımlayabiliriz” sözleriyle tanımlıyor ikili ve ekliyor: “Her sezon başında, ikimiz de koleksiyon hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor ve en etkili sonuç için ortak bir noktada nasıl buluşabileceğimize bakıyoruz. Hazırladığımız koleksiyonlar ve yaptığımız her şey gerçekten ortak vizyonumuzun bir manifestosu. Aramızda özel bir rol dağılımı bulunmuyor. Markanın hem kurucuları hem de kreatif direktörleri olarak tasarım, iletişim, pazarlama ve diğer tüm süreçlerde fikrimizi ortaya koyuyoruz. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir başarı için ikimizin de her yönüyle dâhil olması gerektiğine inanıyoruz.”
Moda dünyasında farklı işler yaparken tanışan ve The Attico’yu kurmadan önce yakın arkadaş olan Giorgia ile Gilda zıtlıklarından yarattıkları uyumla “arkadaşla iş yapılmaz” algısını yıkan isimler arasında. Hatta dost olmalarının onlara zarardan çok fayda sağladığına inanıyorlar: “Her ortaklıkta olduğu gibi biz de vizyonlarımızın uymadığı anlar yaşıyoruz ama her zaman ikimizi de mutlu edecek bir çözüm bulmaya özen gösteriyoruz. Farklı vizyonlara sahip olmamız, bazen sınırlarımızı keşfedemeyeceğimiz yeni alanlara doğru zorlamamıza yardımcı oluyor. Bu da oldukça motive edici.” The Attico kadınları da ikili gibi özgür, güçlü, şehvetli ve eril - dişil doğalarını kucaklamaktan çekinmeyen cesur bir duruşa; ikonik, eklektik ve zarif şekilde abartılı bir stile sahip: “Bildiğiniz gibi The Attico, İtalyanca çatı katı anlamına geliyor. Bizim için bir kadının nerede yaşadığı değil, nasıl yaşadığı daha çok önemli. Bu nedenle markamızı, kadınları yalnızca etkileyici görünümlerle değil, arkasında durduğumuz değerler ve içten dışa parlayan bir içsel zenginlikle güçlendirme fikri üzerine kurduk.”
2016 yılında Milano’da kurulan markanın ilk koleksiyonu, 1940’lı yılların ikonik siluetlerinden alınan ilhamla ağırlıklı olarak kimono elbiselerden oluşuyordu: “Koleksiyonumuzda vintage kıyafetlerin büyüsünü yenilikçi bir duruşla ele almak istedik. Bunun için de kimono elbiseler çok yönlü duruşuyla bizim için en doğru çıkış noktasıydı. Birçok şekle bürünebilme özelliği sayesinde üstünde farklı denemeler yapabilme şansına sahiptik. Her kadının gardırobunda bulunan bu parçanın olduğundan çok daha fazlası olabileceğini herkese göstermek istedik. Böylece onu yatak odasından sokağa taşıyarak yepyeni bir dokunuş kattık. İnsanların nasıl bir tepki vereceğine dair hiçbir fikrimiz yoktu, özel bir beklentimiz de yoktu ama bu belirsizliğe rağmen koleksiyonu ilk lanse ettiğimiz gün çok mutluyduk. O gün yaşadığımız duygu karmaşasını unutmak ise imkansız. Son altı aydır üzerinde çalıştığımız projeyi satın almacılara, gazetecilere, editörlere ve arkadaşlarımıza göstermek için çok heyecanlıydık. Neyse ki koleksiyon çok iyi geri bildirimler aldı.”
Markanın çıkış hikayesinin baş kahramanı kimono elbiseler artık The Attico gardırobunun bir parçası değil ancak ikili aynı felsefeyle koleksiyonları hazırlamaya devam ettiklerini açıklıyor: “Başladığımız günden beri The Attico’nun bir kadının hazır giyimden aksesuara her kategoride ihtiyacı olan tüm parçaları içinde barındıran bir marka olmasını hayal etmiştik. Ve bu amaçla son altı yıldır emin adımlarla ilerliyoruz. Önce ayakkabı ve çanta koleksiyonuyla aksesuar kategorimizi genişlettik, daha sonra hazır giyimi denim, plaj giyim gibi farklı kategorilerle güçlendirdik.” The Attico’nun özellikle Footwear News Başarı Ödülleri’nde ödül kazandığı ayakkabı koleksiyonu, başta ülkemizde olmak üzere dünyanın birçok farklı noktasında büyük beğeni topluyor. Bugün Dua Lipa’dan Hailey Bieber’a, Kim Kardashian’dan Ana de Armas’a birçok yıldızın gardırobunda yer almayı başaran marka, 2022 Sonhahar/Kış Join Us Downstairs koleksiyonunun ön gösterimini özel bir çekimle Vogue Türkiye Ağustos 2022 sayısında gösteriyor. Markayı Türkiye’de exclusive olarak modaseverlerle buluşturan Beymen’in misafiri olarak Temmuz ayında Bodrum’a gelen Giorgia ile Gilda, kendilerini oldukça heyecanlandıran bu koleksiyonun bir dönüm noktası olduğuna inanıyor: “Bu koleksiyonda genlerimize sadık kalarak konfor alanımızdan çıkıp yepyeni şeyler denedik. Amacımız, iki farklı kişiliğin karakterize ettiği yeni bir duruş sergilemekti. Biri daha kadınsı, diğeri ise daha maskülen özellikleriyle dikkat çekiyor. Özellikle yeni kumaşlar ve renklerle güncellenen kargo pantolonlarımız bu sezonun must-have parçalarından. Mutlaka bir adet edinmelisiniz. Ayrıca 8:30PM maksi portföy ile Friday mini çanta, gündüzden geceye uzanan duruşlarıyla favorilerimiz arasında.”