Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Muse For All’un ve Instagram’daki @modatutkusu hesabının kurucusu Yasemin Öğün’den markasını ve tasarım felsefesini dinledik. Suyun akıp yolunu bulduğu ritme güvenmeyi tercih eden bir ruh var karşımızda.
“Kendi çizdiğim dünyada ne kadar minimal bir tavrın içinde olsam da benim de yaşanılanlara müdahale edemediğim başka bir dünya daha var. Burada bazen kendi kurallarınız geçerli olmayabiliyor. Dolayısıyla kırılan bir yapıda olmamak için su gibi ama kendinizden ödün vermeden bulunduğunuz kabın şeklini almanız gerekiyor.”
Bu sözlerle hem kendini hem de felsefesini dayandırdığı Muse For All’u özetliyor aslında Yasemin Öğün. Onun hayat görüşünde de, markasında da “en” ya da “tek bir” söylemine yer yok. O, suyun akıp yolunu bulduğu ritme güvenmeyi tercih edenlerden.
2019’da ilk adımlarını atan Muse For All, her kadına ilham vermeyi ve her kadından ilham alarak yoluna devam etmeyi hedefleyen bir marka. Yasemin Öğün epey zamandır moda endüstrisinde gördüğümüz bir isim. Önünde uzun bir yol var, bugüne kadar öğrendikleri ve deneyimlediklerinin yolunu nasıl aydınlattığını merak ediyorum. Her yeni güne, bu işe yeniden başlamış gibi hareket ettiğini, her sabaha yeni bir Yasemin olarak gözlerini açtığını söylüyor ve devam ediyor: “Zaman çok kıymetli ve yelkovan, hızına yetişemediğim şekilde ilerliyor. Ben de hem yelkovanın hızına yaklaşmaya hem de geçmişin deneyimlerinden de referans alarak ilerlemeye çalışıyorum. Hem yaptığım işte hem de hayatımda her gün yeni bir şey keşfedip öğreniyorum. Dolayısıyla işi ve hayatı birbirinden ayırmadan her güne, ne keşfedebilirim duygusuyla yaklaşıyorum.”
Bu durum zaman zaman dağınık bir zihne sahipmiş gibi algılanmasına neden olsa da aslında sadece kendine verdiği değerin bir yansıması. Markasını da bu değerler üzerine inşa ettiğini görüyoruz zaten. Yasemin Öğün, Muse For All kadınını zamansızlığı ve konforu seven, yenilikçi, bulunduğu ortamda minimal rafine zevkiyle öne çıkan kişi olarak tanımlıyor ve yaşam içinde de bunun yansımalarını görebildiğini söylüyor. Öğün’ün hayalindeki MFA kadını, çevresinden ilham alıp aynı zamanda da ilham veren bir rolü üstleniyor. Ona göre Muse For All’un bir sihri var ve tercih edenler ışıldayıp kendi çevrelerinin yıldızı olabiliyor. Özellikle de bu yaz bunun yansımalarını gördüğünü; “Yaşsız #MuseWomen plajda da akşam yemeğinde de minimal ışıltının ta kendisiydi” diyerek anlatıyor. Global ünlülerden Rosie Huntington–Whiteley, Hailey Bieber, Kaia Gerber, Kendall Jenner ve her giydiğini büyük beğeniyle izlediği Pernille Teisbaek’in, MFA tasarımlarını giymesinin kendisini mutlu edeceğini belirtiyor Öğün.
Markasını kurarken, “Yasemin ne giymekten ve nasıl görünmekten hoşlanır?” sorularıyla hareket edip markanın çizgisini oluşturmaya başladığını ifade ediyor Öğün. Bu iki sorunun cevabı ise şöyle: “Minimal şıklığı benimseyip günün her saatine ve ortamına uygun tasarımlar giymekten hoşlanıyorum.” Ayrıca dikkat ettiği bir noktayı da vurguluyor: “Bir tasarım ne kadar özgün olursa olsun kumaşı ve dikiş kalitesi iyi değilse aslında hak etmediği bir duruma düşebilirken, alışılagelmiş bir tasarım iyi bir işçiliğe ve kumaşa sahipse moda sahnesinde spotlar üzerine dönebilir.”
Öğün ayrıca tasarımlarını taşıyan kadınların, bunları bilerek her daim kendini güvenli bir şıklıkta hissedebileceğini ifade ediyor. Ve elbette marka ve müşteriler arasındaki bağı çok önemsediğini söylüyor: “Bir etkinlik veya toplantı yoksa mağazada bulunmaya özen gösteriyorum; çünkü gelen misafirlerimizle hem ilgilenmeye hem de onların tepkilerini gözlemlemeye çalışıyorum.”
Tasarım felsefesi zamansız güncelliği yakalamak olan markanın koleksiyonlarını hazırlama sürecini konuşmaya geçiyoruz. Yılda dört koleksiyon sunan markada her koleksiyon kavramsal çerçevesi çizilerek oluşturuluyor. Koleksiyonlar arasında hissedilebilir bir bağ var. Bir önceki koleksiyon, gelecek koleksiyonun habercisi konumunda olduğu için sert geçişlere yer vermemeye özen gösteriyorlar.
Öğün; “Muse For All’daki vitrin, bir gardırobun temsili. Havanın durumuna ve kendi enerjinize göre dolaptan neyi almak istiyorsanız size onu sunuyoruz” diyerek anlatıyor bu mottoyu. Hâl böyle olunca markanın ilham kaynaklarını da merak ediyorum. Önceleri ilhamı gezdiği yerler, sokakta karşılaştığı insanlar, moda ya da sinema dünyasından birkaç isimde bulurken, yeni yaşıyla birlikte bu kaynakların da değiştiğini itiraf ediyor: “Galiba yeni yaşımın da etkisiyle bazı sorularımın cevapları değişmeye başladı. Çünkü yaşamın kendi içinde bir döngüsü var ve siz farkında olmadan bu döngüden etkilenip başka bir forma bürünebiliyorsunuz. Farkına varmadan sizi değiştiren bu döngü, büyük ihtimalle benim başlıca ilham kaynağım olabilir.”
Değişken bir döngüden ilhamla çizgisini belirleyen Muse For All, zamansız güncelliği yakalayan tasarımı benimsemekle birlikte yavaş yavaş tasarım anlayışını değiştirmeye başlamış. Öğün bu durumu; “Tıpkı su gibi, kendi felsefesinden ödün vermeden bulunduğu kabın şeklini almaya çalışıyor” diyerek açıklıyor. Marka, koleksiyonları için hazırlanırken trend raporlarını, fuarları ve defileleri yakından takip edip tasarım çizgisi doğrultusunda uyarlamalar yapıyor. Daimi motto’ları ise zamansız güncelliği yakalamak. Bu felsefe doğrultusunda kumaş, el işçiliği ve minimallikten ödün vermeyen tasarımlar görmeye devam edeceğiz MFA vitrinlerinde.
Öğün’e göre stil, bir insanın eylem ve söyleminin örtüşmesi anlamına geliyor. Ona göre okuduğumuz kitap, dinlediğimiz müzik, damak tadımız ve giyimimiz söylemlerimizi oluştururken; eylemlerimiz ise bunları nasıl algılayıp yansıttığımızın bir göstergesi. “Bir insanın tavrı ya da stili bedenini örten kıyafetlerden oluşmuyor” diyor. Ancak yine de giyim anlamında benimsediği bir duruş var. Minimal şıklıktan ödün vermeden günün her ânında takım ruhunu benimseyen parçaların stilini oluşturduğunu belirtiyor. Kendi stilini anlatma konusunda çok hevesli değil, onun yerine “Hissettiklerimin kalıntısı çevremde nasıl bir tortu oluşturuyor, buna bakmak lazım” diyor.
Bu arada Muse For All, Nişantaşı’ndaki mağazada bazı değişiklikler yapmanın heyecanını yaşıyor bugünlerde. “Daha önce Nişantaşı’nda bulunan mağazaya gelen misafirler, Muse For All’un mutfağına girme ya da izleme imkanına sahipti. Markanın zamanla büyümesi nedeniyle işin mutfak kısmını daha büyük bir yere taşımak zorunda kaldık” diyor Öğün. Kısacası MFA atölyesi Şişli’ye taşınırken, eski mağaza da genişletilerek tasarım ekibi ve Yasemin Öğün için konforlu bir alana dönüştürülmüş. Bu arada her iki alan da, minimal çizgide işlevselliği öne çıkan endüstriyel dekorasyon anlayışıyla tasarlanmış.
Emin adımlarla ilerleyen ve büyüyen Muse For All, yurtdışında oldukça sağlam bir takipçi kitlesine sahip. Öğün, yurtdışında da mağaza açmak için çalışmalara başladığını açıklıyor. Kendisini ya da markasını sınırlandırmadan hareket etmeye çalıştığını belirten Öğün, hayallerini projelere; projelerini de gerçekleştirmeye evrilen bir düzende.
Bu yoğunluk sırasında düzenli bir çalışma rutini olmadığını da itiraf ediyor. Ne kadar programlı ilerlemeye çalışsa da takvimi, birlikte çalıştığı kişilere göre şekillenebiliyor. Ancak kendi takvimine sadık kalabildiği zamanlarda hem Muse For All hem de Moda Tutkusu tarafındaki işleri, dingin bir ruh hâliyle yapabildiğini söylüyor. Apar topar ya da yapmak için yapılan işlerden pek hoşlanmayan, sakin yapıda biri Öğün. Bu nedenle kendi bildiği düzendeki rutini daha sağlıklı buluyor. Ancak hızın anahtar sözcük olduğu bu dünyada; “Zamanı kendi tarafımıza nasıl çekebiliriz, o da ayrı bir soru işareti” diyor.
Yasemin Öğün, Instagram hesabını bir markaya dönüştüren ilk isimlerden biri. Moda tutkusunu anlatmak için açtığı sosyal medya hesabıyla geniş bir kitleye hitap ediyor. Görünürde Moda Tutkusu ve Muse For All olmak üzere iki markası olsa da; “Dışarıdan kimsenin görmediği ya da marka kategorisi olarak değerlendirilmediği bir markam daha var, o da Yasemin Öğün” diyor. O, herkesin kendi varlığıyla bir markası olduğuna inanıyor: “Biz kendimize yatırım yaptıkça marka değerimiz artıyor ya da kendimizi geliştirdikçe başka bir ‘ben’i keşfediyoruz. O yüzden Yasemin’in markasını korumaya ve geliştirmeye çalışıyorum.”
Sosyal medya tarafındaki Yasemin’in bu dünyalardaki varlığını ise şöyle anlatıyor: “Muse For All’a ve başka markalara içerik üreten bir rolde olduğum için çok dikkatli olmam gerekiyor. O yüzden kullanmadığım ya da bilmediğim ürünleri ve markaları sayfama koymadan, güvenilir bir referans olmaya çalışıyorum. Çünkü ben de birilerini referans alarak bir şeyleri keşfetmeye çalışıyorum.”
Söz konusu sosyal medya içerik üreticiliği olduğunda da aynı özenli adımları atmaya dikkat ediyor Öğün. “Zaman çok hızlı ilerlediği için insanlar, başkalarının deneyiminden referans alarak bir şeyleri keşfediyor ya da sahip oluyor” diyerek sosyal medyadaki önemli figürlerin marka ile müşteri ya da müşteri adayı arasında katalizör konumunda olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, içerik üreten kişilerin sorumlulukları olduğunu, kimi zaman bir gazeteci gibi işbirliği yapacağı markaya 5N1K sorularıyla yaklaşması gerektiğini söylüyor. “Çünkü günün sonunda, bu yaklaşım kişinin kendi imajını da etkileyecektir” diye de ekliyor. Sosyal medya platformları ve trendleriyle uzun zamandır kol kola yürüyen moda dünyası için de benzer fikirleri var: “Bir tasarımı ya da markayı influence eden kişi doğru zamanda, doğru yerde, doğru marka ve doğru ürünle takipçilerine içerik sunuyor. Zaman hızlı aktığı için her şey kolayca unutulabilir ama unutulan şeylerin bir gün karşınıza çıkma ihtimali var.”
Bu sohbetle Yasemin Öğün’ün sınırlarını kendi belirlediği dünyasına konuk olduğumu anlıyorum. Bu dünya dışarıya kapalı veya konforlu bir alanla sınırlı değil elbette. Sadece kendi içinde temposunu bulan, su gibi akan bir düzeni var. Her şeyi kendi zihninde ve yaşamında yumuşatıp bir şekilde suyun akışını bulan Öğün’e son olarak gelecekle ilgili hayallerini soruyorum. Yanıtı, konuştuğumuz her şeye ve inandığı her değere uygun şekilde yine: “Hayatın paradoksal bir planı olduğu için önüme sunulan her şeyi heyecanla karşılayıp kendi yarattığım dünyada paradoksu da barındıran planlar listesi hazırlıyorum. Bu listede olan her şey beni heyecanlandırıyor. Çünkü keşfe çıktığım yollarda planımın içinde olmayan keşifler de bana ‘merhaba’ diyor. Zaten keşif aynı zamanda planlanmayan bir şey değil midir?”