Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Stok fazlası ve ikinci el sneaker’ları ileri dönüştürerek yeniden İnşa edip, radikal bir feminenlİk anlayışına hitap eden ayakkabılar yaratan Ancuta Sarca’nın başarısı kendisine gümüş tepside sunulmadı. Kendi yolunu tırnaklarıyla kazıyarak çizerken, çevre duyarlılığı ve bilincinden bir an olsun taviz vermedi.
Ancuta Sarca Romanya’da, folklorik giysilerin hâlâ giyildiği nispeten geleneksel bir şehirde doğmuş. Terzilik yapan ve genellikle bahsi geçen geleneksel giysileri diken büyükannesi, Sarca’ya dikiş dikmeyi epey genç yaşta öğretmiş. Kendisi de çocukluk yaşlarından itibaren sanata, giysiler yapmaya ya da var olan parçaları modifiye etmeye epey meraklı olduğunu söylüyor. Bu merakla 15 yaşında sanat okuluna yazılmış, ardından kadın giyimi üzerine lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamlamış. Akademik serüvenini Romanya’da geçirmek ona hem eğer başarılı olmak istiyorsa herkesten çok çalışması gerektiğini, hem de moda sahnesinin merkezinde olmadığı için sınırları ne denli zorlayabileceğini öğretmiş. Deyim yerindeyse bir “savaşçı” olmayı… O zamanlar kendi markasını kurmanın gerçekçi bir seçenek olmadığını da söylüyor Sarca: “Ailem işçi sınıfına mensup olduğu için kendi markamı yaratmak imkansız görünüyordu zira hiç sermayem yoktu ama kişisel olarak farkındalığım yüksekti. Bilhassa nasıl yaşadığıma, beni çevreleyenlere ve çevreye dair… Bu yüzden sürdürülebilirlik kavramı üzerinden ilerleyeceğimi biliyordum.” Mezuniyetinin ardından Londra’ya gidip büyük denizde küçük balık olarak modanın avangard modaevlerinde çalışma şansı yakalamış. Her ikisi de epey maksimalist, renkli, radikal ve cüretkar olarak betimlenebilecek Meadham Kirchhoff ve Ashish’teki tecrübelerinin bugünkü tasarımcı kimliğine çok şey kattığını, öğrendiklerinin gözlerini açtığını, yeni beceriler kazanıp iş etiğine dair ciddi bir bakış açısı geliştirdiğini belirtiyor. Zira bu markalardaki gelişim aşamasının ardından artık dalgalı sularda kendi başına yüzecek maddi ve manevi yeterliliği kazanmış ve adını taşıyan markasının ilk adımlarını atmış.
Ancuta Sarca’nın yaptığı modifiye edilmiş, daha doğrusu yeniden yaratılmış; sneaker’dan topuklu terliklere ve sivri burunlu botlara, neo feminen ayakkabılara dönüştürülmüş tasarımların oluşum sürecinde en ciddi çaba, malzeme araştırma aşamasında yaşanıyor. Stok fazlası modeller ile atık materyaller Sarca’nın yaratıcı oyun alanında başrolde: “Örneğin ayakkabıların üst bölümünde, biyelerde ve bağcıklarda kullandığımız tüm taban materyalleri ve deri malzemeleri İtalya ile İngiltere’deki belirli mağazaların stok fazlası ürünlerinden alıyoruz. Bu ürünler normalde çöpü boyluyor” diyor ve ekliyor: “Nike sneaker’ların peşine ise eBay, Depop gibi ikinci el alışveriş platformlarından ve vintage mağazalarından düşüyoruz.” İşte tam olarak bu nedenle Ancuta Sarca imzası taşıyan ayakkabılar limitli adette üretiliyor, bir sezon gördüğünüz ayakkabının ertesi sezon yeniden üretilmesi pek mümkün olmuyor. Bu da markaya katma değer ekliyor, tasarımları gerçek anlamda kıymetli, yegane ve en önemlisi sürdürülebilir kılıyor.
Eğitimini kadın giyim üzerine almasına karşın markasının odağında ayakkabı olmasının ardındaki motivasyonu da soruyoruz Sarca’ya. Nihayetinde ayakkabı, özellikle ileri dönüştürülmüş ayakkabı, hem üretim hem de kaynak bulma açısından icra etmesi zor bir ürün. Bize ayakkabı üretiminin elbette ki giysi üretiminden çok daha karmaşık olduğunu; çünkü tasarımın her bir birleşeni için farklı fabrikalarla ve tedarikçilerle çalışması gerektiğini anlatıyor: “Bu muhtemelen en büyük dezavantajım. Global moda takviminde sunumlarınız için yakalamanız gereken teslim tarihleri var. Aynı zaman dilimi içerisinde rakipleriniz tek materyalden, bir hamlede sıfırdan bir ayakkabı üretebiliyorken, işler ileri dönüşüm yapanlar için oldukça çetrefilli işliyor. İleri dönüşüm zaman alır. Müşteriler şunu anlamalı ki ileri dönüştürülmüş materyallerden üretilmiş ayakkabılar söz konusu olduğunda kaynak bulmak, fabrikaya göndermeden önce eski tasarımı temizlemek ve dikişlerini söküp parçalarına ayırmak epey uzun sürüyor.” Sarca seri üretim yapmadıklarının da altını çiziyor; her bir tasarım, bir elde birleştiriliyor: “Bu alanda çalışmanın avantajı ise şu: Umarım ki bir gün diğer büyük markaların da işleyişinin çevreye duyarlı olacak şekilde değiştiğini göreceğiz. Ayrıca, yaptığımız her tasarımı çok büyük bir tutku ve heyecanla yapıyoruz. Hiçbir şey bunun önüne geçemez.”
Ancuta Sarca, 2023 İlkbahar/Yaz koleksiyonu için ürün yelpazesini ayakkabıyla sınırlı tutmuyor. Kim Kardashian’ın markası Skims’in stok fazlası ürünlerini yeniden inşa edip kadın giyim parçaları sunuyor (Kim Kardashian da bir Ancuta Sarca müşterisi). Vans’ın ise 2023 İlkbahar/Yaz sunumu için sponsorluk sağladığının, bunun ileride bir işbirliğine dönebileceğinin sinyallerini veriyor. Sarca’ya göre döngüsel tasarım geleceğin olayı. Yeniden kullanmak, geri ve ileri dönüştürmek günümüzde yarına doğru ilerleyen tek anlayış. “Sadece yeni jenerasyon bize bu anlayışı geliştirmek konusunda yardımcı olabilir. Sorun zamanın çok az olup, sürecin çok yavaş işlemesi. Sektöre öncü büyük oluşumlar bu konuda hâlâ yerinde sayıyorken bir öngörüde bulunmak zor tabii ki” diyor. Markasının ekseninden gelecek hayallerini sorduğumuzda ise vakur, gerçekçi ama kesinlikle hak edilmiş bir dilekte bulunuyor: “Şimdi çok minik bir ekibiz. Uzun vadede şu anki enerjimizle ekibimizi büyütmeyi ve ayakkabı dışında farklı ürün gruplarını da üretmeyi istiyorum.”