Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Ne istediğini biliyor, çalışıyor, çok çalışıyor… Durmadan kendinin en iyi versiyonuna ulaşmanın peşinde. Mottosu; “Tembelliği yenen İnsan her şeyi yener”. Şu sıralar hayatının “prime döneminde” olan Onur Seyit Yaran’ı takdimimizdir.
Rol aldığı Kardeşlerim dizisiyle yıldızı parlayan Onur Seyit Yaran’ı kısa bir sohbetle tanımlamak ya da “çözmek” mümkün değil elbette. Ancak kariyer yolculuğunun henüz başında biri için ne kadar olgun, gelişmeye açık ve durmadan çalışmayı kafasına koymuş biri olduğunu anlıyorsunuz kısa süre içinde. Bu parıltılı dünyada var olmanın birçok yolu var; tabii herkesin bir sırrı da… Yaran’a verilen en iyi tavsiyelerden biri “samimi olmak” olmuş. Her ne kadar klişe olabilir dese de geçerliliği daim bir diğer sırrı da paylaşıyor: “Çok çalışmak.” Bir yandan da babasının çalışkanlık konusunda kendisine ilham olan ve çocukluğundan itibaren yol gösteren sözünü hatırlıyor: “Tembelliği yenen insan her şeyi yener.”
Bambaşka bir alanda eğitimin ardından rotasını oyunculuğa kırıyor Onur Seyit Yaran. Bu karar ansızın ve plansız bir heves olmamış, genç oyuncu aklının bir köşesinde oyunculuğun daima olduğunu, ancak doğru zamanı beklediğini söylüyor. 2015 yılında oyunculuk eğitimi almaya başlamasıyla bugüne uzanan yolculuğunun ilk adımlarını atmış. Yaran, oyunculuğun kendisine çok şey kattığını, empati yeteneğini geliştirdiğini ve farklı bakış açıları kazandırdığını söylüyor. Zaten oyunculuğa dair en sevdiği şeylerden biri de bu. “Bir ânın içindeyken ikinci bir anda olabiliyorum. Bu hisse bayılıyorum. Yani Onur olarak setteyken ve iş bilincindeyken kendimim ama aynı anda başka bir karakterde, başka bir anda, başka bir his yaşıyorum” diyerek bu deneyimi anlatıyor.
Bu macerada gidecek çok yolu olduğunu; “Her geçen gün etkisi devam ediyor, yeni şeyler öğreniyorum, gelişim bitmiyor” diyerek anlatıyor. Ayrıca yolun başında emin adımlarla ilerleyen bir aktör olarak hatalar yapabildiğini, kendini eleştirdiği yerlerin olduğunu da sözlerine ekliyor. Gelişime açık olduğu için hatalardan ders çıkarmak daima önceliği oluyormuş. Ancak kendi hakkını vermeyi de ihmal etmiyor. Ekranda kendini yalnızca eleştirel gözlerle izlemiyormuş Yaran. Enerjisinin iyi olduğu sahnelerde mutlu ve gururlu hissettiği, işi kendine yakıştırdığı anlar olduğunu da ekliyor. Tüm bunları anlattıkça, kendini daima ileriye taşımaya hevesli biri olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
O da öğrendiği, geliştiği, her gün kendine bir şeyler katmaya çalıştığı, zihni ve algılarının son derece açık olduğu bu dönemi, hayatının en iyi dönemi olarak nitelendiriyor; hatta bu süreci “prime dönemi” diye adlandırıyor. Üçüncü projesi olan Kardeşlerim dizisinde Doruk karakterinin çok önceden sevileceğini tahmin etmiş. Bunun da hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri olduğunu söylüyor. Dizinin başarısına dönüyoruz tekrar. Yaran, bu büyük başarı pastasında en büyük dilimi, hikayenin çok karakterli ve çok yönlü yapısına veriyor. Sette, eğlenceli anlar yaratmanın, ekiple yardımlaşarak bir bütün olmanın kendisi için çok önemli olduğunu, bunu kolaylaştırmak için çabaladığını da sözlerine ekliyor.
Spot ışıkları, ilgiyle ve merakla atacağı her adımı takip eden fanlar… Ünlü olmanın en çok da insanlarla daha fazla iletişim kurmasına olanak vermesini seviyor Yaran: “Sevgiyle yaklaşan bir enerjiye karşı koyamıyoruz, herkesle sohbet etmeye ve vakit ayırmaya çalışıyorum. Yaptığın işin bilinmesi, izlenmesi, takdir edilmesi insanı gururlandırıyor. ‘Sokağa rahat çıkamıyorum’ tiplerinden değilim, iletişimde olmak şahane bir şey” diyor.
Çalışmayı, daima gelişmeyi bu kadar önemseyen birinin, sıradan bir gününü merak etmeden duramıyorum. Yaran; “Sete gitmediğiniz, sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?” sorusuna da “Çalışarak…” yanıtını veriyor. İşleyen demir parıldar sözündeki gibi… Spor yaptığını, bir şeyler okuyup izlediğini söylüyor. Tabii bu yoğun tempoda arkadaşlarıyla kalabalık yemek sofralarında buluşmayı da ihmal etmiyor. Ancak yine de kendine yeten, kendiyle baş başa kalmaktan keyif alan biri o. Çalışmadığı dönemlerde, imkanı oldukça seyahat ettiğini, farklı kültürlerle tanışarak ruhunu beslediğini öğreniyorum. Gezip görmeyi, keşfetmeyi, dil öğrenmeyi seviyor Yaran. Şu sıralar yakın çevresinin önerileriyle hazırladığı film izleme listesini takip ettiğini ve kişisel gelişimle psikolojiyi harmanlayan kitapları sevdiğini söylüyor.
Bu arada belki daha önce duymuş olabilirsiniz ancak yine de hatırlatalım: Onur Seyit Yaran uzun yıllar satranç oynamış. Şu sıralar vakit ayıramasa da satranç oynamasının etkisi hâlâ sürüyor. Bu olumlu etkiyi şöyle anlatıyor: “Olaylara daha stratejik bakabiliyorum, yaşanılacak olayları da birkaç adım önceden tahmin edebiliyorum. Öngörü yeteneğim fazla ve hedefe giderken doğru stratejileri bulabiliyorum.” Satranç oynama disiplini planlı bir yaşamın kapılarını da açmış genç oyuncuya. Eskiden biraz daha “ânı yaşama kafasında” olsa da şu an planlı ve programlı olmayı sevdiğini söylüyor. Her daim yüksek ve enerjili olamıyor tabii insan. Böylesi anlarda bir yandan arkadaşlarıyla olsa da günün sonunda yine kendi içine dönüyor Yaran. Kendisini devam etmeye ikna eden şeyleri şöyle açıklıyor: “Konuları istişare ederim; kendi içimde tartışıp, tezler ve antitezlerle konuyu içimde tekrarlarım. Motive olmak için yola neden çıktığımı düşünüyorum. Hedeflerim ve yola çıkış amaçlarım beni ayakta tutuyor.”
Peki gelecek? Planlar, hayaller, hedefler… Hele de gidecek yolu uzun; merakı ve hevesi çok olanlar için daha da anlamlı oluyor gelecek planları. Daima ilerlemenin, bitmek bilmeyen çalışma motivasyonunun etkisi olsa gerek, ters köşe yapabilecek karakterlerin ilgisini çektiğini söylüyor Yaran. İleride psikolojisi bozuk, sivri ve kötü bir karakteri canlandırmak isteyebileceğini aktarıyor. Neden olmasın? Hayatın karmaşıklığını ve ihtimallerin heyecanını düşündükçe hayallerine daha da sıkı sıkı sarılıyor insan. Ne istediğini bilen, çalışkan ve daima daha iyisini hedefleyen Onur Seyit Yaran için de hayaller, sadece biraz zamanı olan planlar aslında.