Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Genç oyuncu Ülkü Hilal Çiftçi, 15 yıla büyük bir hayat sığdırmış; gelecek içinse çok daha büyük hayalleri var.
Ülkü Hilal Çiftçi henüz 15 yaşında ve çocukluk hayalini çoktan hayata geçirmiş şanslı kişilerden. Ufak tefek projeler, reklam filmleri derken Yetkin Dikinciler’le başrol paylaşırken bulmuş kendini. 2009 doğumlu olduğunu öğrenince sormadan edemiyoruz. Nasıl bu kadar hızla gelişti her şey? Hikayesi Zonguldak’ta başlıyor. “Dört yaşıma kadar Zonguldak’ta yaşadık. Sonra İstanbul’a yerleştik. Çocukluk hayalim televizyonda kendimi izlemekti. Ailem bunu bildiği için İstanbul’a gelir gelmez bir ajansa başvurdu.” Uzunca süre küçük rollerde, reklam filmlerinde yer almış. Şu sıralar ekranda canlandırdığı Ayça karakteri onu aradığı şöhrete taşımış. “Benzer bazı yönlerimiz var. O yüzden bazı sahneleri oynarken kendimi oynuyormuşum gibi hissediyorum. Hocasıyla kurduğu ilişki ve onu babası yerine koyması beni hem çok duygulandırıyor hem de mutlu ediyor.” Projede birlikte yer alma şansı yakaladığı hatta abla-abi ilişkisi kurduğu oyuncuları düşündüğünde minnet duyuyor. Başarı yakalayan bu dizi projesinin yanı sıra bir de uzun metrajlı filmde yer almış yakın zamanda. Kayıp bir kamyonun peşinden yollara düşen bir dede-torun hikayesi Kayıp Kamyon. Usta oyuncuların performanslarıyla zenginleşen, yer yer göz doldurup yer yer gülümseten o yumuşacık filmlerden. “Aşk filmleri dışında film izlerken pek ağlamam normalde. Ama Kayıp Kamyon’u ilk izlediğimde gözyaşlarımı tutamadım.” Filmin başrollerini Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler ile paylaşıyor Çiftçi. “Bülent Abi ve Yetkin Abi ile çok güzel sohbetler ettik. Biliyorsunuz 15 yıldır aynı sahneyi paylaşıyorlar. Onlardan çok şey öğrendim. İlk tanıştığımızda da çok güzel bir dostluk görmüştüm onlardan.” Genç yaşında böyle büyük isimlerle rol paylaşacak kadar yetenekli bir oyuncu Ülkü Hilal Çiftçi. Bunu cesaretine borçlu. Bir röportajında büyüklerimizin öğütlediği o altın bileziğe inanmadığını söylüyor. Peki ne lazım bu yolda yürümek için? “Bence insan mutlu olmadığı bir işi, sadece bir mesleği olsun diye yaptığında eline yalnızca mutsuzluk geçiyor. Ben büyüdüğüm ortam ve şartlar nedeniyle biraz erken olgunlaştım. Çok erken bir yaşta karar vermiştim oyunculuğun beni mutlu edeceğine. Hayat bu kadar kısa ve belirsizken mutsuz olacağı bir yerde olmayı seçmemeli insan. Neyi istiyorsa onu yapmalı.” Kolay bir sektör değil yer aldığı sektör. Hele de bu kadar küçük yaşta başladığı düşünülürse... Sosyal medyanın giderek acımasızlaştığı şu günlerde bile neşesinden bir şey kaybetmiyor. “Ben sosyal medyayı seviyorum. İnsanlar sosyal medyadan izole olmanın iyi geldiğini söylüyor fakat hayatın o denli içinde ki bunu başarmak biraz zor. Ben bu platformlarda herkesin iletişim halinde olabilmesini, birbirimizden ilham alabilmeyi ve fikir alışverişini seviyorum. O yüzden kendi halimde takılıyor, kendimi beğendiğimde de post veya story atıyorum.” Yerinde duramayan biri Ülkü Hilal Çiftçi. Zamanı boşa harcamaktan hoşlanmıyor. Sevdiği şeyleri tutkuyla yapmak ve sürdürmek istiyor. “Kafamı dinlemek istesem bile bir şeyler izlerim ki kendime bir şeyler katayım. Dört yıldır at biniyorum. Şarkı söylemeyi, müzik dinlemeyi, şiir yazmayı, dans etmeyi ve bedenimin hep hareket halinde olmasını seviyorum.” Bunlar arasında favorisi binicilik. Hayatının sonuna kadar devam etmek istiyor. Şarkı söylemek de özel bir yere sahip onun için. Beş yıldır profesyonel olarak seslendirme yapıyor; hatta çalışmaktan çok keyif aldığı bir animasyon seslendirmiş. Rutinden, monotonluktan uzak bir düzeni var. Bu durum çalıştığı sektörden de kaynaklanıyor elbette. Farklı günlerde farklı etkinliklere katılıyor ya da sete gidiyor. “Bunların dışında zamanımın çoğunu ailem ve arkadaşlarımla geçiriyorum. Okul için çalışmam gereken tiradlara, sınavlara çalışıyorum” diyor ve heyecanla ekliyor: “Biz ailece gezmeyi çok seviyoruz. Boş olduğum her gün dışardayız. Yeni yerler görmek, yeni şeyler denemek bizim için en büyük keyif.”
Alışkanlıklardan söz etmişken sözü modaya getiriyoruz. Yerine ve duruma göre giyinmeyi seviyor genç oyuncu. Topuklular ve şık babetlerle özgüvenli hissetse de gerekmedikçe rahatından ödün vermiyor. “Özel bir durum yoksa rahatlıktan asla vazgeçemem; yünlü botlara, terliklere yönelirim. Reef ’in rahatlığına bayıldım mesela. Çekimde kullanılan modellerden birini alacak olsam terlikleri seçerdim kesinlikle. Gerçekten çok rahatlar.”