Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
MSEM CLUB, iki kız kardeş Hazal Emre ve Dilan Emre Çuhacı’nın aralarındaki güçlü bağı temel alarak hikayeler yaratıp paylaştıkları, İlham verici bir dünya. Ortak hislerde buluştukları herkese kapılarını açtıkları bu renklİ dünyaya konuk olduk.
Geleceğin belirsizliğine karşılık umut veren ve birlikte güç bulabilmenin ne kadar özel olduğunu hatırlatan şeyleri düşününce aklıma gelen ilk kavram kız kardeşlik oluyor. Kız kardeşliğin gücüne, ilhamına ve sağladığı güvene inanan biri olarak iki kız kardeşin hayata geçirdiği MSEM CLUB’a ve marka yolculuğuna dair merak ettiğim ilk şey, iki kız kardeş arasındaki ilişki ve çocukluk günleri oluyor.
Birbirleriyle çok iyi anlaşan, kendi dünyalarında çok mutlu olan Hazal Emre ve Dilan Emre Çuhacı var karşımızda. Dilan’ın kız kardeşiyle ne kadar yakın olduklarını anlatmasıyla başlıyor sohbetimiz. Çocukken dünyanın neresinde olursa olsun, birlikte yeni şeyler keşfetmenin mutluluğunu yaşadıklarını söylüyor. Dilan’ın; “İki kız kardeş olunca çok fazla baş başa kalıyorsun. Hayallerin ve hayal dünyan bir oluyor, kısacası her zaman en yakın arkadaşınla oluyorsun” sözleri, kız kardeşler arasındaki bu büyülü bağın özeti aslında. Dilan ayrıca, annelerinin onlara rehber olan şu sözünü de hiç unutmadıklarını söylüyor: “Hayattaki en değerli varlığınız, birbirinizsiniz.”
Benzer hislerde buluşan Hazal da özellikle küçük yaşta aileleriyle birlikte çıktıkları Latin Amerika, Uzak Doğu gibi farklı kültürleri deneyimledikleri seyahatlerin, renkli dünyalarını şekillendirdiğini düşünüyor. Tabii ailenin kadınlarının yaratıcılıkları üzerindeki yadsınamaz etkisinin hakkını vermeyi ihmal etmiyor: “Anneannemiz 1960’larda Gana’da yaşamış, annemiz de o kültüre doğmuş. Onların stilleri, hayat görüşleri, özgür ruhları ve bizim topraklarımızın birleşimiyle şekillenen yaratıcılığımızın yansımasının bir sonucu olarak da MSEM CLUB doğdu.”
Hazal ve Dilan daima birlikte çalışmayı hayal etmiş olsalar da bu hayallerini nasıl ve ne zaman gerçekleştirecekleri konusunda kendilerini akışa bırakmayı tercih etmişler. MSEM CLUB, iki kardeşin pandemi sürecinde yaratım güçlerini kullanıp kolajlar yapmasıyla başlıyor yolculuğuna. Babalarının kurucusu olduğu Grafson Plak’ın sosyal medya hesapları için kolaj albüm kapakları ve videolar tasarlayan ikili, bir Barış Manço şarkısına hazırladıkları animasyon kolaj videosu çok beğenilince beraber tasarım yapma fikrine daha çok ısınmaya başlıyorlar. Yalnızca bir Instagram sayfası ve oldukça basit bir isimle yola çıktıkları bu macera, tasarım yelpazelerinin genişlemesi ve ortak yaşam tarzını paylaştıkları insanlarla bir topluluk oluşturma fikriyle MSEM CLUB’a dönüşüyor.
Markalarının ismini de kız kardeşliğe referansla belirlemişler. İsmini; “Kız kardeşim ve ben” anlamına gelen “ma soeur et moi” cümlesinden alan MSEM CLUB, iki kız kardeşin hayatını anlatıyor aslında. Bununla da sınırlı kalmak istemeyen iki özgür ruh, bir marka çatısı altında ortak duygularda buluşulan bir topluluk yaratmayı amaçlıyor. “Bu topluluğa kimler davetli, hedef kitleniz kim?” soruma, “Günümüzdeki tüketim çılgınlığında bizim hayallerimize ortak olacak, daha özel, kalbe dokunan hikayesini bildiğimiz ve ulaşılabilir ürünlerle ilgilenen herkes” diyor Hazal ve Dilan.
Yola çıkarken belirledikleri felsefeyle de hem geleceğe hem köklere; hem yerele hem de evrensele saygı duruşunda bulunuyorlar: “Felsefemiz, tasarımların kim tarafından çıktığının ve tüm arka yüzünün bilindiği; hem bizim topraklarımızı yansıtan hem evrensel vintage tasarımlarla birleşen, erişilebilir yaratıcılığı ortaya koymak.” Pek çok şey gibi seyahatlerin de kısıtlandığı pandemi döneminde çıkardıkları, yeni hayallere erişilebilirliği yaşatmak için New Lands adını verdikleri ilk koleksiyonları da markanın yolun başından beri bu bilinçle adımlar attığını ve aslında henüz yolun başındayken amaçlarına ulaştıklarını gösteriyor. Öte yandan MSEM CLUB’ı gelişen, büyüyen ve değişen, yaşayan bir canlı gibi yorumluyor ikili: “MSEM CLUB; köklerimiz, ilgilerimiz, hayata bakışımızın markaya dönüşmüş hâli. Biz değiştikçe ve ilgilerimiz derinleştikçe o da gelişiyor.”
Tasarımlarına yapboz parçalarını birleştirdikleri bir “oyun” gibi yaklaşıyor Hazal ve Dilan. Küçük kesitlerle başlayan bu oyun, bambaşka hikayelere evriliyor. Hazal ayrıca, kolajlar dışındaki tasarımlarda “Temple of Curiosities” adı altında, yine bir hikaye üzerinden yola çıktıkları, sevdiği sözleri ve objeleri toplayarak yaratım sürecini desteklediklerini anlatıyor.
Tasarımlarına nasıl baktıkları da onlar için bir başka belirleyici unsur. “İyi hislerle bakarsak tasarım da genelde iyi çıkıyor” diyorlar. Çalışmalarındaki bütünselliğin temelinde iki kız kardeşin benzer estetik duygulara sahip olması da yatıyor elbette. Dilan’a göre yaratım süreçlerindeki heyecan, herhangi bir fikrin her ikisinde de karşılık bulmasıyla başlıyor: “Bazen birimizin ürettikleri üzerinde diğerimiz başka şeyler deniyor ve en doğru noktaya ulaşıyoruz. Tasarımın her zaman geliştirmeye açık olması güzel tarafı, ama duracağınız yeri bilmek önemli. Yansıtacağımız hissi iyi bilince tasarım da homojen oluyor. Mimarlık ve grafik tasarım eğitimlerimiz olduğu için farklı bakış açılarıyla malzeme ve renkleri bir araya getirirken kaostan uzak bir tasarım elde edebiliyoruz.”
Peki kız kardeşlik? Temellerini bu güçlü bağa dayandıran Hazal ve Dilan’a bu kelimenin çağrıştırdıklarını soruyorum. Hazal’a göre kız kardeşlik sonsuz anlayış, sevgi, dostluk ve tamamlayıcı yarılarımızı temsil ediyor. Dilan ise ortak ilgi alanlarının yanı sıra farklılıklarına da dikkat çekiyor: “Zıtlıklarımız bir olunca kuvvetlenmemizi sağlıyor. Yin ve yang gibi düşünebiliriz, her zaman birbirimizin boşluklarını tamamlayıp, güçlü taraflarımızı kuvvetlendiriyoruz.”
Kız kardeşler arasındaki dengeli ilişkinin gücüne inanan biri olarak birlikte çalışmanın en keyifli ve zorlayıcı yanlarını soruyorum Hazal ve Dilan’a. Birbirlerini çok iyi tanımak elbette ellerini güçlendiren en önemli unsur. Hazal bu durumun etkilerini; “Birbirimizi çok iyi tanıdığımız ve yeteneklerimizin farkında olduğumuz için, bunları bir bütünlük içerisinde kullanabiliyoruz. İşin zorlayıcı yönüyse yine birbirimizi iyi tanıdığımız için, bir yerde hemfikir olmadığımızda bunu birbirimizin gözünden anlamamız ve birimiz bunu söyleyene kadar birbirimizi kırmamaya çalışarak konuşturmaya çalışmamız” diyerek anlatıyor. Dilan ise birbirleriyle olan yakınlıklarına dikkat çekiyor: “Günün on saatini beraber geçiriyoruz, aile olmanın verdiği huzur içindeyiz ve konuşacak konu hiç bitmiyor.”
Tam da bu sırada, Bebek’te açtıkları yeni showroom’u, evleri ayrılınca beraber vakit geçirebilecekleri ortak bir alan yaratma ihtiyacıyla hayata geçirdiklerini öğreniyorum. Mekanı çok yönlü bir yaşam alanı şeklinde tasarladıklarını; “Huzurlu ve yaratıcı hissedeceğimiz ve her gün keyifle gideceğimiz bir alan yaratmak istedik. Arkada yoga ve meditasyon odamız var, orada kendimize dönüp tekrar işe koyulabiliyoruz ya da yürüyüşe çıkıyoruz. Yoğun istek üzerine bir odayı da showroom’a dönüştürdük” diyerek anlatıyorlar.
MSEM CLUB, yolculuğuna bir moda markası olarak başlamadığı için ürünlerini sezon takvimiyle sınırlamıyor. Sezonlara uymaya çalışsalar da onlar için belirleyici esas unsur, hayal ettikleri ürünleri “kendi zamanlarında” sunmak. Üretimlerinin zamansız olmasını ise; “Kış için yeni parçalar hazırlıyoruz ancak bunların her sezon giyilebilmesine de özen gösteriyoruz” diyerek anlatıyorlar. MSEM CLUB’ın internet sitesinde gördüğümüz her şeyde Hazal ve Dilan’ın imzası var. “Amacımız, kolajlarla eğlenceli ve bir hikayesi, hissi olan yeni dünyalar yaratmak. Bu dünyaları anlatabileceğimiz yeni ürünleri her zaman ekleyebiliriz” diyorlar. Gelecek tasarımlar için de ipucu alıyoruz: “Yeni ürünler poster stilimizi epey yansıtacak.”
Markalar için önemli bir vitrin, sanatçılar için açık bir portfolyo hâline gelen Instagram’da MSEM CLUB’ın kendini nasıl konumlandırdığını da öğrenmek istiyorum. Zira Instagram’da paylaşılan renkli kolajlar ve gönderiler ilham veren bir enerjiye sahip. Markanın hikayesini ve hissiyatını yansıtma istekleri çok belirgin şekilde fark ediliyor. Bir masala davet ediyor bizi MSEM CLUB. Bunun sırrı ise sosyal medya hesaplarına yansıtmak istedikleri: “İki kız kardeşin yolculuğu olarak da görebilirsiniz, beraber anılarımızı ve fotoğraflarımızı da paylaşmaya özen gösteriyoruz. Bize ve sayfamızı ziyaret edenlere keyif vermesi ise en büyük motivasyonumuz.”
Söz konusu gezegene saygı ve sürdürülebilirlik olduğunda da MSEM CLUB’ın söyleyecek sözü var. Hikayelerini yaratırken dünyanın kendilerine sunduklarını geri vermeye çalışan bir marka var karşımızda. Bu felsefeyi desteklemek amacıyla her poster satışından sonra bir fidan dikerek bunu müşteriyle paylaştıklarını öğreniyoruz. Bu kararlarının arkasındaki nedeni; “Böylece hem dünyamızdan aldıklarımızı kısmen geri veriyoruz hem de sürdürülebilirlik konusunda müşterilerimizde bir farkındalık yaratıyoruz” diyerek açıklıyorlar. Aldığını geri vermenin bilgece bir felsefesi olduğunu hatırlıyoruz bir kere daha. Tabii bununla da sınırlı değil atılan adımlar. MSEM CLUB, ürünlerini sayılı adette üretiyor. Böylece hem ürünlerin sürdürülebilirliği desteklenmiş oluyor hem de özel kalıyor. Üretimden paketlemeye kadar tüm detaylarda sürdürülebilirlik ve geri dönüşümü gözettiklerini de ayrıca ekleyelim.
Herkesin bildiği ancak bazen bazı kişilerden dinlemenin her seferinde keyif verdiği o masalları bilirsiniz. MSEM CLUB, Dilan ve Hazal’ın aralarındaki güçlü bağı temel alarak hikayeler yaratıp paylaştıkları, ilham verici bir dünya. Kendi dünyasını yaratmak, bunu bir marka çatısı altında yapmak isteyenlere bir tavsiyeniz var mı sorusuna verdikleri yanıt da, hikayelerin gücüne olan inançlarını bir kere daha kanıtlıyor: “Bir hikaye ve hayalin birleşimi harikalar yaratır. Her bir marka, çıkış noktası olan his ve hayal kadar özeldir. Yarattığınız hikaye mutlaka birilerinde karşılık bulacaktır.” Kişisel yolculuklarına dönüp baktıklarında Hazal, çok çalışmanın, içgüdülerini dinlemenin, iyi bir araştırmacı olmanın ve yapacağı şeye tutkuyla yaklaşmanın gücüne inanırken; Dilan, “Pozitif düşünce, iyi niyet ve çalışmanın karşılığı her zaman güzel şeyler doğurur” diyor.
MSEM CLUB’ın anlatacağı yeni masallara dair “spoiler” almayı da ihmal etmiyorum tabii. Dilan ve Hazal, uzun bir sürecin ardından hayallerini gerçeğe geçirmenin zamanı geldiğine ikna eden, çok heyecan duydukları bir koleksiyon hazırlığında. Biz de bu masala konuk olmak için sabırsızlanıyoruz.