Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sürdürülebilir bir moda anlayışını benimsemek için ilk adımı, satın alacağınız parçalar konusunda seçici olarak atabilirsiniz elbette. Ancak bir alternatif daha var: Geçmişle yüzleşmek, kaybettiklerinizi gardırobunuza yeniden kazandırmak.
Terziler ve dikiş makineleriyle olan samimiyetim lise yıllarında başladı. Satın aldığım parçaları kişiselleştirmek, boyuma ve kiloma göre değiştirmek ihtiyaç ve ilgimin ortak kararıydı. Bu karar, iş hayatına hızlı bir giriş yaptığımda da yürürlükte kaldı. Moda sektöründe geçen yıllar ve okuyup araştırdıkça artan bilinç düzeyim tek bir şeyi değiştirdi: “Altı aydır giymediysem, bir daha giymem. Ver gitsin, yenisini alırım”. Bu, sosyal geri dönüşüm açısından oldukça mantıklı olsa da, verilen parçaların yerine yenisini koyma motivasyonuyla alışveriş yapmak, tüketim çarkına bireysel olarak kazandırılan bir ivmeden başka bir hamle değil. Tükenmeye yüz tutmuş kaynakları, alarm veren doğayı aklımızdan çıkarmaksızın az ve bilinçli alışverişi ilke haline getirmeye çalışmak, geleceğe dair alınabilecek en doğru karar. Peki, karanlık seçimlerle dolu geçmişimizi nasıl temizleyebiliriz? Bir düğünde giyip, yeterince fotoğraf çektirdiğimiz için gardıroptan bir daha asla çıkarmadığımız o elbiseyi hayata yeniden kazandırabilir miyiz?
Fotoğraf: Nagi Sakai / ART PARTNER LICENSING
Zamanında sevdiğiniz ama artık sıkıldığınız ya da stilinize uygun bulmadığınız parçaların, bir anka kuşu gibi küllerinden doğmasını sağlayabilirsiniz. İlk iş, gözünüz kapalı güvenebileceğiniz bir terzi bulmak. Temiz işçilik ve kalıp bilgisi, bu geri dönüşüm sürecinin olmazsa olmazı. İkinci adım, yeniden yaratım sürecine sokacağınız parçaları belirlemek. Benim bilinçli olarak dönüşüme soktuğum ilk parça, yalnızca bir kez giydiğim volanlı ve hacimli bir maksi etekti. Eteği diz hizasında kestirdim, kalan kumaştan kendime iki farklı büstiyer diktirdim. Hem takım hem ayrı ayrı giyebildiğim bu üç parça, o yaz sezonundaki üniformam oldu. Aynı hamleyi gece elbiselerinde de uygulamak mümkün. Tasarımı elveriyorsa, elbiseleri bel hattından kestirip üst ve etek olarak kullanabilir; eğer uzun bir elbiseyse eteğini mini ya da midi olarak değiştirebilirsiniz. Arta kalan kumaştan Jacquemus defilelerinde sıkça gördüğümüz sütyenden devşirme üstler yaptırabilir, saç bandı olarak kullanacağınız şeritler kestirebilirsiniz. Bol kesim uzun pantolonlarınız da bu dönüşüme rahatlıkla girebilecek alternatiflerden. Yanlardan daralttırıp, paçaları diz hizasında kestirerek, tıpkı Celine defilesinde izlediklerimiz gibi, yeni bir kapri sahibi olabilirsiniz. Kışın dar ve uzun çizmelerle eşleştirebileceğiniz kapri, ömrünün kalanında kısacık bir şorta da evrilebilir. Kalıbı ve formu gereği dönüşümü kolay olmayan parçalardan biriyse ceket. Uzun ceketleri bel hizasında kestirmek bir opsiyon olsa da, tasarımı ve varsa cep detaylarını göz önünde bulundurmak gerek. Risksiz yol, kolları kestirerek yelek haline getirmek. Bol kesim, tunik tipi uzun gömleklerdeyse birçok değişikliğe gidebilirsiniz. Bu tasarımlara referans olması adına Acne Studios’un 2020 Sonbahar/Kış podyumuna bakabilirsiniz. Kolları kestirmek, yaka hattını kestirerek V yaka görünümü elde etmek bunlardan birkaçı… Eğer yeterli uzunluktaysa, üstü belin hemen üzerinde kalacak şekilde kısa tutup, kalan parçanın beline lastik eklettirerek bir gömlek etek takımı kazanmak da iyi bir fikir.
Küçük dokunuşlar, fikirler ve bütçelerle yapabileceğiniz değişimler, hem gardırobunuza yeni bir parça eklemenin heyecanını, hem de çöpe atmadan değerlendirmenin kazandırdığı iç huzurunu verir. Şimdi ve gelecekte alacağımız kararları bilinç süzgecinden geçireceğimiz kesin, ancak geçmişi bir nebze olsun temizlemek de bu kararların altını doldurur.