Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
2025 İlkbahar/Yaz Paris Haute Couture Moda Haftası'nı geride bırakırken koleksiyonlarıyla adından söz ettiren modaevlerini inceleyin.
Haute Couture (yüksek terzicilik) defileleri her sezon olduğu gibi bu sene de etkileyici anlara imza atıyor. Bu sezon Paris Haute Couture Moda Haftası takviminde dikkat çeken isimlerden biri de Alessandro Michele oldu. Kreatif direktör, 29 Ocak'ta Valentino için yarattığı ilk haute couture koleksiyonunu sundu. Ayrıca, Londra merkezli Miss Sohee markasının kurucusu Sohee Park da Haute Couture Federasyonu tarafından davet edilen misafir tasarımcı olarak koleksiyonunu sergileyen isimlerden biri oldu. Misafir tasarımcılar arasında bir başka dikkat çekici isim ise Ludovic de Saint Sernin oldu. Sernin, modaevi için özel bir couture koleksiyonu tasarladı. Bu sezonda Iris Van Herpen yer almadı; yenilikçi Hollandalı tasarımcı, haute couture defilelerini artık yılda bir kez olmak üzere Temmuz ayında sunacağını belirtti. Chanel ise 28 Ocak'ta haute couture koleksiyonunu sundu. Ancak bu koleksiyon Matthieu Blazy'nin değil, markanın iç tasarım stüdyosunun imzasını taşıdı. Blazy, Chanel’deki ilk koleksiyonunu Ekim 2025’te sunacak.
Yazının devamında Schiaparelli’den Dior’a 2025 İlkbahar/Yaz Haute Couture defileleriyle şimdiye kadar öne çıkan moda evlerini inceleyin.
Giorgio Armani, 20. yıl dönümüne özel olarak Lumieres adlı haute couture koleksiyonunu sundu. Paris’teki altın işlemeli Palazzo Armani salonunda gerçekleşen defilede 90 zarif kıyafet yer aldı ve her birinde ışıltılı dokunuşlar dikkat çekti. Defile, parlak ipekten yapılmış rahat ama şık ceketler, pantolonlar ve yeleklerle başladı. Bay Armani’nin Çin, Hindistan, Polinezya, Japonya ve Kuzey Afrika’daki farklı kültürlere olan ilgisi, koleksiyonun yumuşak renklerinde, etkileyici silüetlerinde ve detaylı desenlerinde kendini gösterdi. Hindistan’dan ilham alan el yapımı işlemeler, şık çiçek ve şal desenleriyle öne çıkarken kristaller ve boncuklarla her parçada kendini gösterdi.
Chanel, Grand Palais’deki defilesiyle, haute couture’a adanmış 110. yılını kutladı. Defileyi izlemek üzere ön sırada yer alan isimler arasında Blackpink’ten Jennie, Kylie Jenner, Dua Lipa ve Lily-Rose Depp dikkat çekti. Tasarım stüdyosu tarafından gerçekleştirilen defile, Gabrielle Chanel’in renk uzmanlığına saygı duruşu niteliğinde hazırlandı. Siyahın kullanımıyla estetik bir devrim yaratan Gabrielle Chanel, aynı zamanda en uçuk pastel tonlardan en canlı renklere kadar, renklerle nasıl oynayacağını çok iyi biliyordu. Koleksiyon, Gabrielle Chanel’in renk ustalığına odaklanarak, neşeli pastel tonlar ve gece mavisi tonlarında tasarımlar sundu. Defile, pastel tonlarla başlayıp, zamanla daha zengin morlar, pembe ve sarılarla devam etti, sonunda ise ateş kırmızısı bir halter elbiseyle zirveye ulaştı.
Daniel Roseberry, modernliği sürekli sadelikle bağdaştıran herkesten yorulduğunu ve modern olarak nitelendirilen şeyin barok ve gösterişli öğelerle de sağlanabileceğini kanıtlamak istedi. Schiaparelli 2025 İlkbahar/Yaz Haute Couture koleksiyonunun ardında yatan temel hikaye tam da buydu. Icarus adlı koleksiyon, sıkı korselerden oluşan abartılı silüetler sundu. Minimalizme karşı bir duruş sergileyen Roseberry, tasarımlarını nakış, tüyler, inciler ve muazzam boncuk işçiliğiyle süsledi. Ayrıca, geçen yüzyılın ünlü haute couture tasarımcıları (Madame Grès, Charles Frederick Worth, Paul Poiret gibi) tarafından tercih edilen zengin kumaşlar kullandı.
Dior’un 2025 İlkbahar/Yaz Haute Couture defilesi öncesinde, markanın koleksiyonuna ilham veren ana unsurlardan biri, Amerikalı sanatçı Dorothea Tanning’in 1943 tarihli Eine Kleine Nachtmusik adlı tablosu oldu. Tanning ve onunla birlikte çalışan sanatçı Leonor Fini, Surrealist sanat akımına bir kadın bakış açısı getirerek dikkat çekmişti. Bu, Dior’un yaratıcı direktörü Maria Grazia Chiuri’nin de ilgisini çeken bir noktaydı. Chiuri’nin moodboard’unda ayrıca Lewis Carroll’ın Alice Harikalar Diyarında adlı eseri de bulunuyordu. Bu eser, Chiuri’nin “çocukluktan yetişkinliğe geçiş anı ve bu anın giysilerde nasıl bir dönüşümle temsil edildiği” üzerine düşünmesine yol açtı. Dior’un defilesinde, Chiuri modelleri “punk Alice’lere” dönüştürdü; mohawk şeklinde tüy başlıklar takan modellerin giydiği kıyafetler ise daha az asi bir havadaydı. Korse, kafes etekler ve kuyruklu ceketlerle birlikte dantel şortlar, şeffaf paneller ve kabarık kollu romantik dokunuşlar dikkat çekti. Christian Dior’un 1950’lerden Cigale elbiselerinden ilham alınarak, Chiuri tarafından daha kısa etekler tasarlandı. Chiuri ayrıca, Dior için Yves Saint Laurent’in 1958 Trapèze koleksiyonuna da göz attı.
Ludovic de Saint Sernin, Jean Paul Gaultier’nin haute couture mirasını yorumlarken, “Le Naufrage” (Geminin Batışı) temasıyla büyüleyici bir koleksiyon sundu. İlhamını Seal ve Mylène Farmer’ın müzik videosundaki denizdeki gemi enkazı sahnesi ile Gaultier’nin 1997’deki gemi şeklindeki başlığından alan de Saint Sernin, denizaltı, yeraltı ve iç giyim unsurlarını harmanladı. Koleksiyon, mitolojik figürlerden transparan tasarımlara kadar uzandı. Gaultier’nin eğlenceli estetiğine göndermelerde bulunarak, seksi ve sofistike tasarımlarına işçilikle zenginleştirilmiş yeni bir boyut kattı. Özellikle geleneksel plise Grès ve yenilikçi krokodil derisi gibi görünen lateks işçilikle hazırlanan parçalar, de Saint Sernin’in görsel zekasını ve couture’a dair ciddi yaklaşımını sergileyen bir koleksiyon ortaya koydu.
Alessandro Michele'nin Valentino haute couture koleksiyonu, tarihsel ve sinematik referanslarla harmanlanmış bir hayal dünyasının kapılarını araladı. Michele, Valentino’daki ilk haute couture defilesini gerçekleştirdi. Michele, Roma'dan ve Valentino arşivlerinden ilham alarak, geçmişin zarif elbiselerini modern bir dokunuşla yeniden şekillendirdi. Koleksiyon, zarif crinoline etekler, bolero ceketler ve renkli detaylarla bezenmiş gösterişli tasarımlar sundu. Michele, 17. yüzyılın zarif siluetlerini ve Roma'nın dini mirasını, çağdaş bir bakış açısıyla harmanlayarak couture dünyasında zaman ve mekanı aşan bir estetik sunmayı hedefledi.
Miss Sohee, Sohee Park'ın tasarımlarıyla, Fransız Fédération de la Haute Couture'un prestijli programında yer alarak haute couture dünyasında kendine sağlam bir yer edindi. Park’ın ilk koleksiyonu, zarif ve duyusal vücut hatlarını vurgulayan şekillendirilmiş silüetlerle dikkat çekiyor. Koleksiyonda, çiçek ve deniz kabukları gibi doğal formlar ilham kaynağı olurken, zarif satenler, taffeta kumaşlar ve korse detaylarıyla bir araya getirilen elbiseler, feminenliği ve çekiciliği ön plana çıkarıyor. Özel işçilikle yapılan nakışlar, Park’ın Kore mirasına saygı duruşunda bulunan flora ve fauna figürleriyle bezenmiş; deri, ipek ve inci detayları ise koleksiyonun zarafetini pekiştiriyor. Tasarımlarındaki dramatik hava ve kadınsı çekiciliğiyle Park, Batı'nın çağdaş tarzını Doğu'nun ince zarafetiyle harmanlıyor.