Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Chanel ile birlikteliğinin 35. yılında Karl Lagerfeld'in, Chanel İlkbahar/Yaz 2017 Couture şovu için yarattığı harikalar diyarını mercek altına aldık.
Dün Grand Palais'de gerçekleşen İlkbahar/Yaz 2017 Couture koleksiyonunu sunan Chanel, ikonik bir şova imza attı. Büyük moda eviyle süregelen birlikteliğinin 35. yılına giren dahi tasarımcı Karl Lagerfeld, Chanel şovu için bir kez daha içinde gerçeklikler saklı harikalar diyarı yarattı. Lagerfeld'in geçmiş ve geleceği bugünle buluşturan vizyonundan, sürreal ve romantik tasarımlarının altında yatan simgelere, Chanel İlkbahar/Yaz 2017 Couture şovunu 360 derece inceledik.
Fotoğraf: @chanelofficial
Lagerfeld, Mademoiselle Chanel’in geleneklerine bağlı kalarak, geleceği yalnızca geçmişle değil bugünle de birleştirmeyi başardı. Karl, defile alanından model kadrosuna, davetlilere unutulmaz bir deneyim yaşattı. Karl Lagerfeld’in İlkbahar/Yaz 2017 sezonunun kampanyasında tanık olduğumuz teknolojiyle samimi ilişkisininin ardından, couture şovunda, fütüristik tasarımlarından illüzyon etkisi yaratan şov mizansenine, enformasyon dünyasından bu sezon da geri kalmadı. Grand Palais’yi bu kez uzay üstünü andıran soğuk aynalarla çevrilmiş bulurken aslında set ilhamının Coco Chanel’in 31 Rue Cambon’daki atölyesinde yer alan aynalı merdivenlerden geldiğini daha sonra anladık. Moda evinin mirasını gelecekle bağlayan tasarımcı, farklı nüanslar yarattığı tezatlıklarıyla şova damgasını vurdu.
Fotoğraf: Indigital
Karl Lagerfeld tezatlıklarla dolu ama yine bir bütünlük vaat eden koleksiyonunda, couture vizyonunu yeniden keşfetti. Couture’ü jean ve gündelik kıyafetlerle buluşturan tasarımcılara inat Karl Lagerfeld, couture mirasına sadık kalarak, ince işçilikle buluşmuş, manalı tasarımlar ortaya koydu. Kontrast yaratan romantik pasteller ve metalik gümüşler, koleksiyonunda renk paletini oluşturdu. Kırılmış ayna parçaları izlenimi veren kristal görünümlü elbiseler, soğuk set atmosferine uyum sağlarken, Ladurée makaronlarının rengini andıran pastel, romantik tasarımlar ortamı ısıtmaya yetiyordu. Renkler bir yana Karl birbiriyle zıt materyalleri bile buluşturdu, sert, metalik payeti yumuşak pembe tüylerle birleştirerek harmonik bir nüans yarattı. Ve son olarak, en az renkler zıt renkler kadar dikkat çeken başka bir şey ise yenilenen tasarım formları oldu. Couture elbiselerindeki beklenmeyen proporsiyonlar, Coco’nun kült tüvitiyle buluşan yeni nesil döpiyesler ve vücut hatlarını ortaya çıkaran tasarımlarla, dahi Karl Lagerfeld güçlü bir Chanel kadını yarattı.
Alberto Giacometti’nin Solomon R. Guggenheim Müzesinde sergilenen Femme Cuillère heykeli.
80’leri hatırlatan, alışılagelmişin dışındaki proposiyonlarıyla öne çıkan tasarımların ise altında önemli mesajlar yatıyor. Diğer tasarımcıların aksine politikadan konuşmayan Karl Lagerfeld, podyumda alelade prostesto yapmak yerine tasarımlarındaki simgelerle kendi görüşünü, couture koleksiyonundaki şaşırtan proporsiyonlar, yeni şekiller ve dramatik, abartılı tasarımlarla, gerçek bir sanatçı gibi, ortaya koydu. Karl, pastel döpiyeslerini, Alberto Giacometti’nin 1926 yılında tasarladığı Femme Cuillère yani Dişi Kaşık heykelinden ilham alarak tasarladığını belirtti. Aslen Afrikan Dan kültüründen esinlenerek tasarlanan heykel, Karl’ın modern ve güncel yorumuyla kadınlara kendi bedenlerinde rahat hissetme mesajı veriyordu. Kadın hareketininin her geçen gün güçlendiği bu günlerde, Karl döpiyesleri yeniden trend yapmaya çalışırken aslında kadınlara feminenliklerini terk etmeden güçlü olabilecekleri söylemeye çalışıyordu?
Fotoğraf: Indigital
Güzellik konusunda sürreal ama elegan tavrından vazgeçmeyen bir Chanel kadını karşımızdaydı. Saç artisti Sam McKnight, kafanın etrafında dönen, parlak, geometrik topuzlar yaratırken, makyaj duayeni Tom Pecheux minimal şıklığa giden yolu basit ve aydınlık bir makyajda buldu. Jöleyle sabitlenmiş, kibar sürreal topuz, zarafet dersi verirken, dudakların öne çıktığı doğal ama sofistike makyajda, detaya inildiğinde neredeyse görünmez diyebileceğimiz inci highligter ve göz kapaklarındaki nude ışıltı dikkat çekiyordu. Karl, bu sezon özenle hazırlanış couture tasarımlarını ön plana çıkarmayı tercih ederken, hayalindeki Chanel kadınının güzelliğini sade, süsten uzak ama güçlü bir duruş sergilemesini istedi.
Fotoğraf: @lilyrose_depp
Unutulmaz şovun kapanışını ise pembe bir gelinlik içinde yeni nesil it-girl Lily Rose Depp yaptı. Karl Lagerfeld’ün son ilham perisi olan genç ikonu bundan önce Chanel gözlük kampanyasında görmüştük ardından yenilenen Chanel No.5’in yüzü olan jenerasyonun en güçlü isimlerinden Depp, Chanel Métiers d’Art defilesinde yürümüştü. Bu romantik flörtün ardından, Chanel İlkbahar/Yaz 2017 Couture şovunu Chanel’in ikonik gelinliğini giyerek kapatan Lily-Rose, büyük moda evini ele geçirdiğini kanıtladı. Cara Delevingne, Kendall Jenner gibi isimlerinin ardından Chanel gelini olma onurunu kazanan Lily-Rose Depp, pembe, kabarık tül gelinlik içinde Karl Lagelfeld’in kolunda yürürken akıllara kazınacak bir ana imza attı. Yıllarca Lagerfeld’in ilham perisi olaran annesi Vannesa Paradis ise bu kez ön sıra yıldızı olarak tacını kızına bırakmış ve büyük bir mutlulukla kızını izledi. Bu büyük onura bahşedilen 17 yaşındaki ikon, her şeye rağmen makyaj artisti Tom Pecheux’nun kamerasına dans ederek dinamik, gençlik enerjinden ödün vermedi.