Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yves Saint Laurent’in moda tarihindeki ilk prêt à porter butiğini açan isim olduğunu ve bunu 68 olaylarının Paris’de en alevli şekilde vuku bulduğu nokta olan Rive Gauche(Sol Yaka)’ da yaptığını biliyor muydunuz? Saint Laurent olay mahalline geri dönmeye hazırlanıyor. Tarih ise 2018 olarak gösterildi.
‘Sadece zengin kadınları giydirmek çok sıkıcı’ diyordu Yves Saint Laurent. Sadece sıkıldığından değil, tasarımlarındaki ve bakış açısındaki radikal unsur onu bu şekilde davranmaya itiyordu: 1968 olayları gençlerinin, bohemlerin Paris’teki yerleşkesi olan Rive Gauche’a moda tarihinin ilk hazır giyim butiğini açıyordu. Kadına Le Smoking’i giydiren, Paris moda haftasında siyahi mankenleri yürüten, ‘Skandal’ koleksiyonu ile skandal yaratan Yves hızlı yaşayıp hızlı ölecekti. Kararlıydı.
Moda tarihinde ilk defa bir tasarımcı –hele ki haute couture’ün altın çağının yaşandığı bir dönemden bahsediyoruz- Paris’in sol yakasında (Şehrin Seine nehrinin güneyinde kalan kısmı) ihtilal yapıyordu.
Moda evinin 2012’den beri başında olan isim Hedi Slimane gönül alma operasyonu çerçevesinde Saint Laurent genel merkezini Paris’in sağ yakasından sol yakasına taşıyor. Slimane ile birlikte ikonik YSL logosu ortadan kısmen kaybolunca bu durum moda çevrelerinde üzüntüye yol açmıştı. Logonun artık neredeyse sadece markanın çantalarında, kozmetik ürünlerinde, ayakkabılarında ve defile girişlerinde görünecek olması akıllara marka kimliğiyle ilgili bir sürü soruyu da beraberinde getirmişti.
Slimane stüdyosunu LA’de tutmaya devam edecek ancak şimdilerde 37 Rue de Bellechasse da inşaat çalışmalarına başladı. 1671 yılında inşa edilen ve geçtiğimiz yıllarda Fransız Askeriyesi tarafından kullanılmış olan tarihi bina 2018’e kadar kendini Saint Laurent’e hazırlamış olacak. Bu markaya dair önemli bir gelişme, bugün Hedi Slimane tamamen farklı bir tarzla da olsa Yves Saint Laurent’in markanın DNA’sına aşıladığı radikalliği devam ettiriyor. Los Angeles’daki stüdyo, defile davetiyesi olarak gelen olağanüstü estetik ve kalitede kitaplar ve inanılmaz bir hızda artan satış hacmi.
Saint Laurent Rive Gauche’a geçerek sadece gönül almayacak, markanın yeni kitlesiyle de buluşacağa benziyor: Genç, bohem, radikal. Bu hareket Hedi Slimane’nin markanın özüne düşünüldüğünden çok daha fazla saygı duyduğunu ve mesajını ne kadar zekice verebildiğini de kanıtladı, sadece o da Yves Saint Laurent’in kendisi gibi kendi bildiği yoldan ilerliyor. Slimane hepimizi daha çok şaşırtacağa benziyor. Sağ gösterip sol vurması her an için olası.