Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bir şehre ait olma duygusu nereden gelir, nereye gider? Bi' tek bunu soruyorum. Sanırım cevabı biliyorum.
Aidiyet duygusu meselesi epeyce karışık. Malumun ilamıolmakla beraber, artık doğduğun yere ait olman gerekmediğini anlamış bulunuyoruz. Bir şey ifade etmiyor. Misal, Kars'ta doğdun. Oraya mı aitsin? No no. Doyduğun yer desek, o da deli saçması bir mesele. Mesele bir tek karın değil. Maddi olarak doyuyor olabilirsin- ki bu da her an tartışmaya açık- ama ruh denen bir mevzu var, o ayrı telden çalar, her şeyden bağımsız, kendi anayasasıyla yaşar, sana da dayatır, çaresiz yapacaksın. O senden büyük, kabul edeceksin. Velhasıl, bu ruh denen ne menem mesele ise bazı adamlarla doyar, bazı kadınlarla coşar, bazı şehirlerde taşar. Boyun eğeceksin.
Kişinin doğmadığı ve pek de doymadığı bir şehre kendini böylesi ait hissetmesi ise benim için başından beri gizemini koruyor. N'oluyor? Karma mıdır, evvelki hayatlardan getirilen bir duygusal valiz midir, yoksa bu bir iç çağrı mıdır? Bu benim için New York, sizin için Cape Town, başka biri için Montreal olabilir. Mevzu, alakasız bir şehirde kendini bunca tam, bunca eksiksiz hissetme mucizesi. Mucizeyi gördün mü selamı çakacaksın.
New York, turistik gayelerle gelerek anlaşılabilecek bir yer değil. Zaten mistik de değil, tarihi de. Aşkınıza mantıklı bir neden bulmakta zorlanabilirsiniz. Sonunda insana ve dünyaya bakış açısına, tüm gariplikleri, her türlü ruh halini kabul etme becerisine hayranlık geliştireceğiniz türden, gelmiş gelmiş ve gelebilecek en özgür ruhlu, ayrım yapmama kabiliyeti en yüksek şehir olduğunu söyleyerek işin içinden çıkarsınız. Billy Joel'in 'I am in a New York state of mind', amiyane tabirle 'New York kafasındayım' derken kastettiği haleti ruhiye tam da bu.
Eğer bir gün uzaklarda yaşamaya karar verirseniz; bu orası sadece yurtdışı ve dert-dışı olduğu için değil; ruhunuzu oraya sahiden ait hissetmeyi deneyimleyebildiğiniz için olsun. Tıpkı aşk gibi, ağzınız açık kalsın, mantığınız dursun, karakteriniz geri adım atsın, akıl aptala bağlasın... ki değsin.