Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kelime anlamı “çıra, kav” olan Tinder, yalnızca mobil platformlar üzerinde kullanılabilen bir çöpçatanlık uygulaması. Kaybedecek vakti olmayanlara hitap ederek internet aşklarını bilgisayardan cebe taşıyor, popülerliği günden güne artıyor.
“Yanındakini Tinder’dan bulmuş… Kız arkadaşı Tinder’a girdiğini duyunca kavga etmişler… Eski sevgilimi Tinder’da gördüm…” Son aylarda adını sık sık duyduğum bu aplikasyonla aylar önce iki erkek arkadaşım sayesinde tanıştım. Canımız sıkılıyordu, “Tinder’a bakalım, vakit geçsin” diyen Mehmet telefonunu çıkardı. Birkaç dakika içinde onlarca profile bakmış, “Bunu geç, bu güzelmiş, bunu beğenmedim, bu olur” diyerek karşımıza çıkan seçenekleri like etmeye ya da pas geçmeye başlamıştık. Beğendiği kadınlardan biri de arkadaşımı beğenince, Mehmet kısa bir mesajlaşmanın ardından yanımızdan kalkıp o anki müstakbel aşkıyla buluşmaya gitti, ilişkileri üç ay sürdü.
Uygulama, diğer çöpçatanlık servislerine kıyasla daha basit ve akıllı. Soru sormuyor, anket doldurtmuyor. Facebook hesabınızla giriş yaptıktan sonra hangi cinsiyet ve yaş aralığı ile ilgilendiğinizi işaretleyip bir fotoğraf ekleyerek profilinizi tamamlıyorsunuz. GPS yardımıyla size en yakın kullanıcıları öncelikli olarak karşınıza çıkarıyor ve eğer her iki taraf da birbirini beğenirse uyarı geliyor, mesajlaşma kutucuğu açıyor. Tabii herkes niyetini açıkça belli etmiş olduğu için, "Acaba benden hoşlanıyor mu? Beni beğendi mi?" gibi sorular da baştan elenmiş oluyor.
Utanma payı sıfır
Ağustos 2012’de yaratılan Tinder özellikle Amerika’da çok popüler. Her ne kadar kurucu ortaklarından Justin Mateen “Bunu hiçbir zaman bir çöpçatanlık platform olarak tasarlamadık. Bu bir sosyal keşif platformu” dese de Tinder’ın en çok çöpçatanlık amacıyla kullanıldığına şüphe yok. Bugüne dek 100 milyondan fazla çift eşlemiş, hatta şirketten gelen açıklamaya göre evlenenler de olmuş. İnternet üzerinden tanışıp aşk yaşayanların hikayelerine ve bu hikayeleri yaşamaya on yıldan uzun süredir alışığız aslında. Yeni olan ise diğer pek çok şey gibi çöpçatanlığın da bilgisayardan çıkıp akıllı telefonlarla cebimize girmiş olması ve hız kazanması. Profillere uzun uzun hobileri yazmak ya da hiç ilgilenmeyeceğiniz kişiler tarafından mesaj yağmuruna tutulmak yok. Sizin beğendiğiniz biri sizi beğenmediği sürece kendisine asla sizin onunla ilgilendiğinize dair bir uyarı gitmiyor. Utanma payı neredeyse sıfır. Dünyanın neresine giderseniz gidin sizinle gelen ve size sadece yakınınızdaki insanları gösteren uygulamayla, birkaç ay önce Türkiye’den Los Angeles’a taşınan bir arkadaşım hiç yalnızlık çekmedi diyebilirim: “Tinder’ı Ocak 2014’ten beri kullanıyorum. Yükleme sebebim çok sayıda yabancı kullanıcısının olmasıydı. Türk erkekleriyle çok iyi anlaşamadığımı düşündüğüm, gündelik hayatta sık sık yeni insanlarla tanışma şansım olmadığı için iyi bir seçenek olarak gördüm ve İstanbul’da seyahata gelmiş birkaç yakışıklıyla buluştum. LA’de ise neredeyse Tinder’ı olmayan kimseyi görmedim. O kadar popüler ki kalabalık bir masaya oturduğunuzda ‘birbirinizi nerden tanıyorsunuz’ sorusunu sorup en az üç ‘Tinder’ cevabı alabilirsiniz. İnsanlar profillerine genellikle boylarını yazıyorlar ya da daha fazla detay eklemiş olanlar, kendilerinin neden sağa sürüklenmeye (ekranı sağa sürükleyince profili beğenmiş oluyorsunuz) değer olduklarını açıklıyorlar. Kimi de sadece seks aradığını profilinde açıkça ya da dolaylı yoldan ifade ediyor.”
Tabii elalem ne der diye düşünüp Tinder’dan uzak duranların sayısı da hiç az değil. Uygulamayı indirdikten kısa bir süre sonra silen bir başka arkadaşım, oradan tanıştıklarıyla değil ama uygulamayla olan ilişkisini anlatıyor: “Birinin profilini beğenirken ortak arkadaşlarımız olmasına dikkat etmeye çalıştım. Çevremle hiç alakası olmayan biriyle buluşmak güvenli gelmiyordu. Fakat ortak arkadaşım olan kişilerle de eşleşmek biraz garip oldu. Sonuçta hepsi de böyle bir aplikasyona ihtiyaç duymadan tanışabileceğim, sadece henüz denk gelmediğim kişiler diye düşündüm. Birkaç kişiden de ‘Seni Tinder’da gördük ne iş’ gibi sözler duyunca, utanıp sildim. Sanırım Türkiye’de bu tür sanal tanışmalara duyulan önyargı hâlâ tam olarak bitmemiş.” Facebook’taki ortak arkadaşları gösterdiği için, bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim sözü Tinder’a iyi bir referans olabilir. Ne de olsa artık insanları kendi deneyimlerimizle tanımaya harcayacak vaktimiz bile yok!
İllüstrasyon: Merve Akyel