Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Vogue Avustralya “Sally Rooney’nin Intermezzo’su neden yeni edebi aksesuar oldu?” diye sorarken, Sarah Jessica Parker, And Just Like That seti arasında romanı ayakta okuyor. Nedir bu Intermezzo çılgınlığı?
Gece yarısı lansmanları düzenleniyor, kuyruklar sokağa taşıyor. Yeni bir Harry Potter romanı falan mı çıktı? Hayır. Sally Rooney, namıdiğer Snapchat jenerasyonunun Salinger’ı yeni romanı Intermezzo’yu yayımladı. 250 bin takipçili @jordysbookclub, eser daha satışa sunulmadan, yılın en çok konuşulan romanlarından olacağına dair tahminini duyurdu. @fictionmatters Instagram hesabının sahibi “en sevdiğim Sally Rooney romanı olabilir, ancak çok da zorlandım” diyor Intermezzo’yu paylaştığı post’unda. Roman tote bag’lerin içinde, havuz kenarı post’larında, Bookstagram profillerinde, BookTok’larda paylaşılıyor. Vogue Avusturalya “Sally Rooney’nin Intermezzo’su neden yeni edebi aksesuar oldu?” diye sorarken, Sarah Jessica Parker, And Just Like That seti arasında romanı ayakta okuyor. Belletrist adlı online okuma platformunun kurucusu, oyuncu Emma Stone, romanın şerefine Amerikan yayıncı FSG ile işbirliği içinde Irish Arts Center’da düzenlenen ışıltılı partinin ev sahipliğini yapıyor. Kimileri eseri öve öve bitiremezken kimileri popülerliğinden rahatsızlığını dile getiriyor. Nedir bu Intermezzo çılgınlığı? Bir edebi başyapıtla mı karşı karşıyayız yoksa başarılı bir halkla ilişkiler kampanyası mı?
Fotoğraf: Getty Images
Roman geçtiğimiz eylül ayının son haftasında Londra merkezli yayıncı Faber &Faber tarafından yayımlandı. TheBookseller’da çıkan habere göre yayınevinin şimdiye kadarki en büyük ticari kampanyasını da beraberinde getirdi. 24 Eylül günü İngiltere ve İrlanda genelinde bağımsız kitabevleri ve Waterstones şubeleri uzadıkça uzayacak Intermezzo kuyrukları için erken açıldı. Geçmiş romanları da 40’ın üzerinde dilde yayımlanan yazarın son romanı ülkemizde de aynı tarihte okura sunuldu. Burada da durum farklı olmadı. Mavi beyaz kapağı her yerde görmeye başladık. “Instagram feed’imde, yurt dışı seyahatlerim sırasında kitapçı vitrinlerinde durmaksızın karşılaşınca okumadan olmayacak dedim” diyor Vogue Kitap Kulübu yazarı ve @1K1M Instagram hesabının sahibi Duygu Özdemir.
Fotoğraf: Getty Images
Rooney’nin başrollerinde çoğunlukla Dublin gençleri var. Romanları tüm yetişkinlere konuşsa da milenyum kuşağının en sevdiği romancı oldu bir kere Rooney. Yalnızca aşk değil, genel anlamda insan ilişkilerini çok iyi analiz ediyor, sınıf farklarının gençlerin yaşamına etkisini çok iyi anlıyor, kapitalizmin kontrolden çıktığı günümüzde genç olmayı ustalıkla tasvir ediyor. Genç bir yazar, henüz 33 yaşında. Dolayısıyla sahip olduğu edebi yetenek ve geldiği jenerasyonu hesaba katınca 2022 yılında Time’ın 100 kişilik listesinde yer alması şaşırtıcı değil. Intermezzo’nun başarısında da şaşıracak bir şey yok; Rooney’nin söyleyecek çok şeyi olduğu, ilk romanı Arkadaşlarla Sohbetler’den beri belliydi. Metnin tadı, Rooney’den yeni bir şeyler geleceğini düşünen düşünmeyen herkesin damağında kaldı. O halde neyi tartışıyoruz?
Eleştirmenlerin, blogger’ların, gazetelerin edebiyat yazarlarının yazıp çizdiklerine bakıyorum da, aslında metni kötüleyen yok. Kimileri yazarın toplumsal sorunları diyaloglarda yüzeysel birkaç cümleyle geçiştirdiğini söylese de –Rooney ne zaman siyasal romanlar yazacağına söz verdi?– metin edebi başarısı anlamında eleştirilerin iyi tarafında durmaya devam ediyor. Tepki, eserin kendisine değil daha çok popülerliğine geldi. Kültür haberleri platformu Vesvesaire yazarlarından Semih Gölge “kitabın bir biçimde içeriğinden ayrı olarak (özellikle sosyal medyada) dekoratif bir estetik unsura dönüştüğün de görebiliyoruz” diyor. Bunun doğru yanı şu; kitap satışa sunulmadan Sarah Jessica Parker’ın çantasına girmesini sağlayan birileri var sonuçta. Ancak bunlar romanın içeriğini zayıf ya da başarısız kılmıyor.
Burada gözetilmesi gereken bir başka detay, bütün bu görünürlüğün, okurun eserle ilişkisindeki etkisi. “Bu fenomenleştirme hareketinin aslında olumsuz yönleri daha çok ağır basıyor bence; mesela hiç Rooney okumamış biri, Intermezzo ile başlamamalı. Bu kitle baskısı okur-yazar bağının sağlıklı kurulmasını olumsuz etkiliyor” diyor Özdemir Vogue Türkiye’ye verdiği röportajda. Blogger henüz okumadığı metinler hakkında belli fikirlere kapılmamak için kitap yorumları ve çok satanlar raflarından uzak duranlardan. Kendi okuma listelerini oluşturup, eserleri kendi filtresinden geçirip öyle başlıyor okumaya. Yine de Rooney hype’ına kayıtsız kalamamış. Hangimiz kalabildik ki? “Intermezzo modern ilişkilerin karmaşıklığını, bireyselliği ve aile bağlarının hassasiyetini her açıdan ele aldığı romanlarından biri, hatta en detaylısı, en yakın hissettireniydi diyebilirim. Günümüzün zorluklarıyla yüzleşen karakterleri derinlemesine tanıyabildik, eylemlerini, aklından geçenleri, hissettiklerini okuyabildik. Bence Rooney’nin en önemli özelliklerinden biri, kanlı canlı karakterler yaratabilmesi. Okurken öyle güçlü bir bağ kuruyoruz ki tüm eserleri tanıdığımız birilerinin hikayesine dönüşüyor.” Özdemir’e göre kısa sürede bu denli benimsenmesinin ardında kırılgan ilişkileri gerçekçi ve samimi bir şekilde ele alışı yatıyor. “Y kuşağı romanı aslında; belki yaşadığımız coğrafya buna bakış açımızı etkiliyordur, ama tüm romanlarındaki ‘nereye gideceğini bilememe duygusu’ hepimizde ortak.”
Game of Thrones’u popülerliğinin iticiliği yüzünden final sezonu başlamadan hemen önce izlemiş biri olarak, rahatsız olanları da anlayabiliyorum. Ancak şunu unutmamakta fayda var, ister reklam kampanyası olsun, ister influencer balonu,reklamın getireceği başarı özellikle de kitaplar söz konusu olduğunda sınırlı. Rooney kısa sürede dört önemli romanla sadık okurlar edinmiş büyük bir çağdaş yazar. Snapchat jenerasyonunun Salinger’ı mı? Böyle bir yakıştırma şimdiye kadar kime yapıldı söylesenize? Kopuk, gerçek, kısa cümleleriyle Rooney’nin kırılgan buz tabakasının üstünde zarafetle yürüdüğü Intermezzo’su 2025’te vakit ayıracağınız romanlardan biri olmaya değer.