Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Moda psikoloğu Mutlu Barış “Moda Psikolojisi” ve “Giyim Terapisti” kitaplarıyla modanın bilinçaltımızla kurduğu ilişkiyi ele alıyor.
Moda yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda güçlü bir iletişim dili. İnsan kendini ifade ederken kelimeler kadar kıyafetlere de başvurabiliyor. Moda psikoloğu Mutlu Barış, yaklaşık beş yıl önce yapacağı bir konuşma için araştırma yaparken moda psikolojisiyle tanıştı. Bugün ise Moda Psikolojisi ve Giyim Terapisti kitaplarıyla bu alandaki çalışmalarını görünür kılıyor. Gardıropları “kişinin kara kutusu” olarak tanımlayan Barış’a göre kıyafetlerimiz, özgüvenimizi, korkularımızı, arzularımızı ve içsel yolculuğumuzu yansıtıyor.
Yaklaşık beş yıl önce yapacağım bir konuşmanın konusunu araştırırken moda psikolojisi ile tanıştım. İngiliz psikolog Carolyn Mair’in öncülüğünde Londra’da gelişen bu alanın modayı ve psikolojiyi bilimsel bir çerçevede buluşturan dünya çapında bir disiplin olduğunu keşfettim. Ve hemen İtalya’da Pegaso Üniversitesi’nde moda yüksek lisansı yaparak uzmanlık alanlarıma moda psikolojisini de ekledim. Ayrıca Milano ve Londra başta olmak üzere pek çok yerde moda haftalarına, eğitim ve seminerlere katıldım ve katılmaya devam ediyorum.
Moda psikoloğu, kıyafetleri ve modayı yalnızca estetik değil; kimlik, duygular ve bilinçaltı üzerinden okuyan kişidir.
Psikoloji iletişimle ilgilenir; moda da öyle… Ama moda sözsüzdür. Sabah uyandığınızda gardırobunuzun önünde yaptığınız seçim, bilinçli ya da bilinçli olmadan, iç dünyanızın bir yansımasıdır. Kıyafetlerimiz yalnızca estetik değil, duygularımızın, korkularımızın ve özgüvenimizin de ifadesidir. Gardırop aslında kişinin kara kutusu gibidir; içinde olmak istediği, olmaktan korktuğu ve olduğu kişi vardır.
Kendi tarzını benimseyen biri özgün ve otantik bir duruş sergiler; özgüvenini ve içsel uyumunu giysileri ile ifade eder. Sadece uyum sağlamak için giyinen kişi ise dış onay arayışına bağlıdır, kimliğini bir maske altında gizler.
Trendler doğru kullanıldığında yaratıcılığı ve kendini ifade etmeyi güçlendirir. Ancak yalnızca “geri kalmamak” için takip edildiğinde kişinin kimliğini gölgede bırakır.
Fotoğraf: Beyza Küngürlü Öksüz
Aslında ilk tamamladığım kitap Moda Psikolojisi idi; akademik yönü güçlü, üniversitelerde okutulabilecek bir eser. Fakat bu niş konunun daha erişilebilir, daha hikâyesel bir anlatıma ihtiyacı vardı. Böylece Giyim Terapisti romanım ortaya çıktı. Moda psikolojisini romanımdaki karakterler üzerinden anlattım. Yarı kurgu olan bu romanda moda, psikoloji, aşk, dostluk ve mizah bir araya geliyor. Okuması keyifli ama aynı zamanda terapötik bir derinlik de taşıyor.
Tek bir cümle ile ifade etmek gerçekten zor. Ama cümlelerden birini kısaca hatırlatmak isterim, “Ya hayatını yansıtan bir gardırop yarat, ya da gardırobunun yansıttığı hayatı yaşa.”
Ben 18 yıldır sanat terapisi uyguluyordum. Son 3 yıldır bunu giyim terapisine dönüştürdüm. Giyim terapisi, insanların gardıroplarıyla kurdukları bağı çözümleyerek kimlik, özgüven ve duygular üzerinde farkındalık yaratıyor. Önümüzdeki yıllarda bu yaklaşımın hem bireysel psikoterapi süreçlerinde hem de moda endüstrisinde daha fazla yer bulacağına inanıyorum.
Moda Psikolojisi kitabını daha çok akademik bir amaçla kaleme aldım. Öğrencilerin, akademisyenlerin ve moda profesyonellerinin bilimsel temelde yararlanabileceği bir kaynak olarak tasarladım.
Moda psikologlarının “enclothed cognition” adını verdikleri Türkçeye “giyinik biliş” olarak geçen bir terim. Bu, kıyafetlerin düşüncelerimizi etkilediği fikrinin bilimsel açıklamasıdır. Giydiğimiz veya başkalarının giydiği kıyafetler düşünce kalıplarımızı değiştirebilir. Moda zihinsel durumumuzu etkiler. Kesimler, renkler ve desenlerin ruh halimizi iyileştirdiği kanıtlanmıştır. Yani kıyafetlerimiz zihinsel süreçlerimizi şekillendirir demek istiyorum.
Çünkü gardırobumuz bilinçaltımızın aynasıdır. Spor yapmayan birinin onlarca spor kıyafeti olabilir, hiç partiye gitmeyen birinin gardırobunda abiyeler sıralanabilir. Bunlar kişinin arzularını, korkularını ve bastırdığı yanlarını gösterir.
Kıyafetleri yalnızca estetik bir unsur değil, psikolojik bir dil olarak görmeli. Gardıroplarına baktıklarında kendileriyle ilgili yeni şeyler fark edebilmeli; moda aracılığıyla kendileriyle daha bilinçli, özgür ve güçlü bir bağ kurabilmeliler