Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Firdevs Yıldırım ile ilk kitabı “Körebe” üzerine
2002 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde gözlerini dünyaya açan Firdevs Yıldırım, görme engeline sahip olarak doğdu. Çocukluğundan itibaren sanattan spora her alanda kendini yetiştirirken maneviyatın gücünü ışık edinmeyi öğrendi. Kaleme aldığı bu ilk kitabında, geçirdiği tüm zorlu süreçlerin kendisini “gerçek” görmeye ileten yansımalarını kendi renkleriyle, kendi nakışlarıyla işliyor. Böylece bizlere hem görmediklerimizi hem görüyoruz sandıklarımızı ve hem de oyundaki “körebe” gibi gördüğümüzü sandıklarımızın peşine nasıl düştüğümüzü hatırlatmaya çalışıyor.
Hikayeleri seçebildim mi emin değilim. İnsan yaşarken başına gelenleri seçebilir mi? Hala yazmayı umduğum ve paylaşmak istediğim birçok hikaye var içimde. Bir gece rüyamda sayfalarca yazı yazdığımı görmüştüm ve uyandığımda neler yazdığımı hatırlamaya çalışmıştım. Çok farklı tatlı bir duyguydu benim için.
İnsan neyi göğsüne bastırırsa, soludukça büyüyen o olurmuş. Görmemek, duymamak, hatta en çok da var iken yok sanmak en büyük belirtenimiz bence. Görmediğimin odağında kalmak istemedim aslında. Çünkü bir vakit kendimi ayak ucumdan başıma kadar sadece görmeyen bir göz olarak hissettim. Bundan ibaret olmadığımı anlatmak için çok yollar yürüdüm. Yazarken de bu yürüyüşün izleri yansıdı. Kitapları en yakın dost bilmek gibi yazmayı da en yakın sığınak olarak gördüm. Olumsuz duygularım, negatif enerjim bir noktada kendimi yenilenme ve aydınlanmaya bırakmama vesile oldu. Avantajları şöyle olmuş olabilir; odaklanmak için hiçbir konfora ihtiyaç duymadım çünkü dünyadan bağımsızdım, zihnimin içinde kurduğum bir kasaya oturmuştum. Görünenin çok bir önemi yoktu. Bir şiirle turnalaşmak, bir şarkının peşinden gitmek ve içine düşmek benim için çok daha kolay. Tabii ki bu bir avantaj mı değil mi, onu kitabımı okuyanlar bilecek.
Kaos gibi görünen doğa olaylarının bile bir şeye hizmet ettiğini düşünürüm. Benim görmüyor olmamın kör bir kader olmayıp hangi misyonla yüklü olduğunu bilmiyorum. “Kendine dön ve dönüştür” diyorum. Yaralanmışların ancak iyi bir şifacı olacağını söyleyen bilgelerin yolundan gitmeye çalışıyorum belki.
Öncelikle yaşanan her duygunun gerekli olduğunu merkeze alıyorum. Bunu yazarak değil yaşayarak anlatmanın da tesirli olacağına inanıyorum. İnsanın her gün sağlıklı, mutlu olamayacağı, her nefeste güzel kalamayacağı ve her halin geçici olduğu bir gerçek. Bunu görmeyi öğreniyorum diyebilirim. İnsan kriz anlarında bilgisiyle değil deneyimiyle hayatta kalıyor. Bu sebeple yaşamı ve yaralanmış olmayı kabul etmekle yürüdüğümüz bir hikaye okuyucularıma anlattığım.
Kitabımın karakteri de başı da sonu da, sebebi de sonucu da Firdevs üzerinden. Firdevs’in gördükleri ve göremediklerini işliyor. Böyle desek de siz onu Firdevs olarak okur ama istediğiniz yerde kendi hikayenizi görebilirsiniz. Yaşamla ölüm, gitmekle kalmak arasında gidip gelenler gibi devam etmek ve durmak gibi tüm anların, yani hayatımın her halini içeriyor. Bu da gerçek bir hayatı anlamlandırmaktan başka bir şey değil.
Zorlukları kıyaslamayı sevmem çünkü her biri bize, içimize, dışımıza zor geldiği için zorluk olmuştur zaten. En büyük acının ruhsal acı olduğunu biliyoruz. Kendi karanlığımın gözümün karanlığından daha büyük olduğunu bildiğim gibi... Hayatımda iz bırakan zor anlardan biri, üniversite sınavında kendi gözlerimin yetmemesi olmuştu. Kendimden başka birine muhtaç durumdaydım. Başka birinin gözlerinden yardım almam gerekiyordu. Kendimi yük olarak hissetmemek için çaba gösterdiğimi hatırlıyorum. Ama insan insana muhtaç. Ve yine insan başkasıyla gerçekten insan olabiliyor. O güzel insanlar sayesinde aştım karşılaştığım zorlukları.
Kitap doğrudan bu mesajı yansıtmaya çalışıyor mu bilemem. Gerek medyada gerekse yazım dünyamda benim ilk gayem bu olmuştur ve bu dünyada hepimizin birlikte yaşadığını, hayatın sadece kendi hakkımız olmadığını göstermek olmuştur. Her hikayeyi kıymetli bilmeyi, karşılaştığımız herkesin görünmeyen bir hikayesi daha olduğunu anlatmaya çalıştım. Fakat burada bizi ayıran şeyler olduğu gibi bizi birleştiren insanlık yaralarımızı da göstermeyi istiyorum. Hepimizin bu cihana gelişinin ortak bir yanı olmalıydı çünkü.
Nezaketten uzak ve ruhunu biraz kaybetmiş bir çağın ortasında, duyarlı bir kalbin sorumluluğuyla yaşamaya çalışmak oldukça yorucu. Hiç durmadan baştan başlamanız gerekiyor. Bunu da ancak birbirimizi görerek, anlayarak, fark ederek yapabiliriz. Kitabımın, hiç birimizin kolay bir hayat yaşamadığını ancak yalnız da olmadığımızı hatırlatmasını isterim.
Sosyal medya üzerinden bu fikirlerimi çoğaltmaya çalışmak ve farklı platformlarda yayınlar yapmak olabilir. Görme engelli çocuklar ve aileleri için mesleki gelişim ve kendini keşfetme atölyelerine destek vermek istiyorum. Sosyal sorumluluk ve iyilik hareketlerinde öncü olmayı istiyorum.