Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Farklı hayatlar süren ve kişisel yolculuklarında sanatın değiştirici, dönüştürücü yüzünü eksenlerine alan başarılı iş kadınları, kadın olmanın getirdiği içsel gücü ve duyusal zenginliği özenle geliştirdikleri koleksiyonlarına yansıtıyor.
Londra’da işletme eğitimi alan Nazlı Çarmıklı Gezer, koleksiyoner bir anne-babanın çocuğu. “Sanat, günlük yaşamın bir parçasıydı. Sanatçılar, küratörler, galericiler ve koleksiyonerler evimizden hiç eksik olmazdı” diye tarif ediyor çocukluğunu. Ailesine ait kâr amacı gütmeyen sanat mekanı Merdiven Art Space’te dört yıl boyunca çalıştı. Ardından ağırlıklı olarak seramik ürünler satan NAYA’yı kurup, galerilerle pop-up sergiler düzenledi ve önemli mimarlarla projeler geliştirdi. NAYA ile fark yaratmaya devam ediyor.

Osman Dinç, “On Yedili Figür”
Yaklaşık 8-9 yıl önce başladım. Üniversite için Londra’ya gittiğimde, babamla birlikte kalacağım evi tutmuştuk. O eve taşınırken, bana ev hediyesi olarak Damien Hirst’ün 100 edisyonla sınırlı For the Love of God isimli baskı eserini almıştı. O gün benim için bir dönüm noktası oldu. Özellikle genç çağdaş sanatçılardan üretimler toplamaya özen gösteriyorum. Kadınların deneyimlerine, kimliğe ve göç meselesine odaklanan işler beni her zaman daha fazla etkiliyor. Aslında bir yandan kendi çağımı belgeleyen bir arşiv gibi hissediyorum bu koleksiyonu.
Sanat, benim için hem bugünün ruhunu anlamanın hem de kendi duygularımı ifade etmenin bir yolu. Kimlik, kadın ve göç gibi konular beni özellikle cezbediyor. Koleksiyonumda ağırlıklı olarak Shirin Neshat, İbrahim Karakütük, Osman Dinç, Sena, Güneş Terkol, Peter Zimmermann, Thomas Ruff, Sinan Demirtaş, Mustafa Hulusi, Yuşa Yalçıntaş, Erdal Duman, Elif Uras, Alican Leblebici, Stephan Balkenhol ve Fırat Engin gibi sanatçıların eserleri yer alıyor. Son dönemde Rugül Serbest’i yakından takip ediyorum. Sarkis’den bir eserimin olmasını ise çok istiyorum.

Güneş Terkol, “The Girl Was Not There”
Mesleki geçmişi çok kuvvetli, önemli müzelerde ve koleksiyonlarda yer almış, sanat tarihine yön vermiş isimlerin eserlerini görmek beni çok heyecanlandırıyor. Ancak kendi alımlarımda, genç sanatçılara ağırlık vermeyi tercih ediyorum. Hem onları desteklemek amacıyla hem de aynı kuşakta olup benzer problemlerle yaşamış olmanın verdiği yakınlık hissiyle. Elbette ders çalışırım, araştırırım; varsa kitap ve basılı yayınları takip etmeye gayret ederim. Öte yandan bir eserin tekniği, kavramsal altyapısı, sanatçının özgünlüğü ve bende bıraktığı his beni gerçekten etkilemediyse, o eseri satın almam.
Koleksiyonerliğin yanı sıra sanat benim için derin bir tutkuyu ifade ediyor. Sergileri, müzeleri ve fuarları takip etmeyi; diğer koleksiyonerlerin paylaştığı koleksiyonları, yazılı basında yer alan yazıları ve sanat kitaplarını çok kıymetli buluyorum. Farklı bakış açılarını, güncel olaylara getirilen özgün yorumları görmek, duyguların dışavurumuna tanıklık etmek ve sanatçıların farklı teknik ve malzemelerle kurdukları dil bana her defasında büyük bir heyecan veriyor. Bu heyecan, sanatın her dalı için geçerli. Sanatla kurduğum ilişki zamanla yalnızca estetik bir beğeniden ibaret olmaktan çıktı; düşünme biçimimi, hayata bakışımı ve değerlerimi derinden dönüştürdü.
Bende uyandırdığı duygular, sanatçının özgünlüğü ve işin ardındaki fikirsel altyapı... Bir eser, düşünce, duygu ve yaratıcılık katmanlarıyla kendini hissettirdiğinde bana özel geliyor.

Kadın olmak, bana göre sesini duyurabilmek, kendi bakış açısını ortaya koymak ve üretme cesaretini gösterebilmektir. Ataerkil bir toplumda kadın sanatçı olmanın, üretimlerinin ve fikirlerinin görünürlük kazanmasının değerini çok yüksek buluyorum. Özellikle ülkemizde çok kıymetli kadın sanatçılar var ve onların üretimleri yalnızca kitleler arasında kadına bakışı değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda önemli diyaloglar başlattı. Koleksiyonumda kadın sanatçılara özel bir yer ayırıyorum; eserleri bana hem ilham veriyor hem de sanatla olan ilişkimi derinleştiriyor.
Kapak fotoğrafında Shirin Neshat, Women of Allah serisinden “Guardian of the Revolution” isimli çalışma (üstte sağda), bir Stephan Balkenhol heykeli (üstte solda)

