Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Köklerinden beslenen estetikleriyle dünyayı fetheden Türk tasarımcılar, Vogue Türkiye’ye özel kutlama mesajlarıyla 15’inci yıldönümümüz şerefine kamera karşısında.
LAMIA AL-OTAISHAN: Her zaman köklerime sadık kalarak global bir bakış açısı geliştirdim. Bu denge, tasarım aracılığıyla kültürleri ve hikayeleri buluşturan kendi sesimi oluşturmamı sağladı.
BÜNYAMİN AYDIN: Les Benjamins, sokak kültürü ve moda tutkunlarını bir araya getiren bir Türk kültür markası noktasına geldi; insanların kendi kimliklerini, anlatılarını ve yolculuklarını yaratmalarını sağlayan bir harekete dönüştü. Ben Les Benjamins’i her zaman yaratıcı bağımsızlık için bir araç kutusu olarak gördüm. Paris, Milano ve Floransa’daki moda şovlarından, New York’taki The New Museum’un global işbirlikleri için kapatılmasına, sekiz Japon ve sekiz Türk zanaatkarı bir araya getiren Japonya - Türkiye Zanaat Günleri’ne kadar projelerimiz daima ticari değil kültürel diyaloglar oldu. Her şey her zaman kolay olmadı. Bir Türk sokak giyimi markasının global markalarla yan yana durabileceğine inanmayanlar oldu. Bu yüzden her ileri adım çok daha anlamlıydı. 2026’da 15. yılımıza yaklaşırken bu anı bir minnettarlık ve farkındalık dönemi olarak görüyorum.
LA: Moda daha kapsayıcı, duygusal ve hikaye odaklı hale geldi. Ben de bu değişimi estetik, anlam ve kültüre odaklanarak takip ettim; kimlik ve bağ kurmaya hitap eden koleksiyonlar yaratmaya çalıştım.
BA: Sosyal medya, özellikle Instagram ve TikTok, modayı tamamen yeniden şekillendirdi. Artık birbirimize her zamankinden daha bağlıyız ama bir yandan da bir o kadar izole olmuş durumdayız. Bugün yalnızca işinde iyi olmak yetmiyor; kendi içerik üreticin, stratejistin ve topluluk kurucun olman gerekiyor. Bu oldukça heyecan verici ama sınırlar koymazsan yaratıcılığı da ezip geçebilir.
LA: Les Benjamins Women’s’ı başlatmak bir dönüm noktasıydı. Vizyonumun gerçekten hayat bulduğunu hissettiğim andı; Doğu ile Batı’yı modern ve güçlü bir şekilde birleştirdiğimiz an.
BA: Benim için en ikonik an, Les Benjamins’in Milano’daki ilk defilesiydi. Markanın DNA’sının somutlaştığı, kendimi ve markayı gerçekten fark ettiğim bir andı. Halı ve kilim motiflerinin kullanımı, Les Benjamins’in özünü tanımladı: mirası modern kimliğe dönüştürmek... Defile, Vogue ve diğer önemli moda yayınlarının dikkatini çekti ve sayısız kapı açtı.
LA: Kültürümüzü çağdaş bir şekilde ileriye taşıyan aksesuarlardan yaşam tarzı parçalarına yeni kategorilere ve daha derin hikaye anlatımına açılacak olmaktan heyecan duyuyorum.
BA: Les Benjamins’in 15. yılını kutlamak gerçeküstü bir his. Bu önemli dönüm noktasını anmak için 2026 yılına özel kapsül koleksiyonlar hazırladık. Yılın başında ve ortasında gerçekleşecek iki büyük global işbirliği var. İkisi de hayallerin gerçeğe dönüştüğü anlar olacak. Ayrıca markamızın ilk resmi logosunu tanıtacağız.
LA: Vogue Türkiye bu bölgeye güçlü bir ses verdi; burada yaratıcılığın global, modern ve derin kültürel köklere sahip olduğunu gösterdi. Onun, modanın geleceğini şekillendiren yeni sesleri, kültürleri ve bakış açılarını ön plana çıkaran bir köprü olmaya devam edeceğini görüyorum.
BA:Vogue, nihai bir güven damgası, her tasarımcının içten içe değer verdiği bir onay. Ancak Vogue Türkiye bundan da öte kültürel bir ayna haline geldi. Tüm neslin yaratıcı enerjisini yansıtan bir platform. Bir moda dergisinden, kimliği ve hareketi belgeleyen bir yapıya evrildi. Bundan sonra nereye gideceğini görmek için sabırsızlanıyorum. Vogue Türkiye’nin tüm Vogue edisyonlarına liderlik etme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum. Bu topraklarda, tüm bölgeye ilham veren ham bir yetenek var. Gelecek; samimiyette, işbirliğinde ve yeniden insani hissettiren bir hikaye anlatıcılığında yatıyor.
LA: 15. yılın kutlu olsun Vogue Türkiye! Bu kadar çok yaratıcı sese ilham verdiğiniz ve onları desteklediğiniz için teşekkürler...
BA: Henüz 25 ya da 26 yaşlarında, daha yolun çok başındayken bana verdiği destek için Vogue Türkiye’ye teşekkür etmek istiyorum. Birlikte büyüdük; kendimi her zaman görülmüş ve anlaşılmış hissettim. Türk modasının geleceği tek bir marka ya da tek bir sesle ilgili değil; kendi hikayesini yazan bir nesille ilgili. Bir sonraki bölüm hep birlikte, bizler tarafından yazılacak.