Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Doğu ile Batı’nın asırlık sentezinden beslenen zamansız bir arşiv.... Naif danteller, mistik tüller, ışıltılı inciler ve değerli ipeklerin buluştuğu bu hikaye, Osmanlı zanaatı ve Fransız zarafetinin kesişim noktasında.
Doğu ile Batı’nın yüzyıllardır süren etkileşiminin en belirgin dönemi, 16. ila 18. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasındaki yakın ilişkilerdi. Siyasetin ötesine taşan bu bağ, iki kültürün estetik anlayışını dönüştürdü; sanatın, mimarinin ve modanın yönünü de belirledi. Ressamlar hayali harem sahnelerinde Doğu’nun büyüsünü resmederken, malzemeler ve fikirler İstanbul’dan Paris’e, Venedik’ten İzmir’e yolculuğa çıktı. Türk tekstilleri ve seramikleri Fransa’nın iç mekanlarını süsledi; Avrupa’nın oran ve desenleri
Osmanlı zanaatkarlarının estetiğine nüfuz etti. Baccarat kristalleri Dolmabahçe Sarayı’nın salonlarını aydınlattı; Sèvres vazoları sofralarını süsledi.
Bu etkileşim şimdilerde çağdaş modaya da yansıyor; dünden bugüne zanaatkarlığı yaşatan köklü markalara yenileri ekleniyor: Tek bir ruj için tasarlanan minyatür Louis Vuitton bavul; barok tablolardan ilhamla tül üzerine işlenen Millefiori desenli dantel Dior çizmeler; ipek saten Chanel ayakkabılar; Nackiyé’nin ilhamını harem mücevherlerinden alan inci ve püsküllü Odalisque inci halhalı, Sera Studio’nun Trabzon’da elle işlenmiş oya kemeri, Roma ve Mısır cam geleneğini Levant ve Laguna B’nin işbirliğinde buluşturan eflatun–amber bardak ve Gönül Paksoy’un eski dokuları giyilebilir kılan tasarımları. Hepsi, geçmişin izlerini modern bir dille yeniden yorumluyor.



















