Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dilara Koçak, Polikistik Over Sendromu'nda ideal kilonun korunması için gerekenleri anlatıyor.
@angelcandices
Kadınlar için hayatlarının birçok dönemi beslenme ve kilo kontrolü anlamında zorluklara sebep olabiliyor. Regl dönemi, hamilelik, emzirme dönemi hatta menopoz bile hormonların kontrolünde.
Bir de bu dönemlere bazı sağlık sorunları eşlik ederse işler iyice karışabiliyor. İşte Polikistik Over Sendromu (PKOS) da bunlardan biri. PKOS üreme çağındaki kadınların %5-10'nu etkileyen bir problem. Hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkan bu hastalık aşırı tüylenmeye, adet düzensizliğine, karın bölgesi yağlanmaya ve yumurtalıklarda kist oluşumuna sebep olabiliyor. Gebe kalmada ve kilo vermede zorluklar da yaşanabiliyor. Belirtiler kişiden kişiye göre değişebiliyor, kimisi birçoğunu yaşarken kimisi de hiç belirti yaşamayabiliyor.
PKOS ile karşılaşan danışanlarımın ilk sorularından biri bu oluyor. PKOS çoğu zaman insülin direnciyle birlikte seyredebiliyor ve bu durum bazen kilo vermede zorluklar yaşanmasına sebep olabiliyor. Evet biraz daha emek ve sabır gerektirdiğinin farkındayım ama bu, imkansız olmadığını ve başarabileceğinizi unutmayın. Çünkü özellikle PKOS’ta ideal kilonun korunması çok önemli. Çünkü fazla kilo, hastalığın seyrini etkileyebilir ve insülin direncini tetikleyebilir ve kısır bir döngü halinde bu durum ilerleyebilir. PKOS belirti vermese de ilerde Tip 2 diyabet, dislipidemi ve kalp-damar hastalıkları gibi uzun dönemde sağlık riskleri taşıması nedeniyle dikkatli takip edilmesi ve ihmal edilmemesi gereken bir sağlık problemi. Güzel haber ise; vücut ağırlığının %5-10 oranında azalması bile yumurtlamanın geri dönmesini ve tüm belirtilerin azalmasını sağlayabilir.
Mutlaka doktor kontrolünde düzenli takip yapılması ve beslenme programının da bir beslenme uzmanı tarafından yazılması önemli. Peki nedir ana maddeler;
1. Yapılan çalışmalar PKOS’ta glisemik indeksi düşük besinleri öneriyor. Düşük glisemik indeksli beslenme aynı zamanda insülin direnci için de önemli, kan şekerinin daha düzgün seyretmesine yardımcı oluyor. Dolayısıyla basit şekerden ve basit şeker içeren besinlerden uzak durmak önemli. Beyaz un yerine tam tahıllı unlar, pirinç yerine bulgur, beyaz ekmek yerine de tam tane tahıllı ekmeklerin tercih edilmesi önemli.
2. PKOS’ta ani acıkmalar ve özellikle hipoglisemi atakları da görülebiliyor. Bu sebeple her öğünde doğru karbonhidrat kullanımı ve yeterli protein tüketimi düşük kan şekeri (hipoglisemi) ataklarını da kontrol altında tutabilmektedir.
3. Yağ dengesini sağlamak da önemli. Özellikle doymuş yağ içeriği düşük besinler daha ön planda olmalı. Bu noktada hayvansal kaynaklı besinleri sınırlayarak tüketmek ve bitkisele ağırlık vermek faydalı olabilir. Zeytinyağı, badem, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar da beslenmeye eklenebilir.
4. Lif açısından zengin beslenmek hem bağırsak sağlığı hem de kan şekeri dengesi için önemli. Yüksek lif alımı sağlamak için sebze, meyve tüketimi unutulmamalı. Özellikle glisemik indeksi düşük sebze ve meyveler günde 4-5 porsiyon tercih edilebilir. Baklagilleri tam tahıllar da yine lif içeriği yüksek besinler arasında.
5. Beslenmenin yanı sıra egzersiz de PKOS’da çok önemli. Düzenli egzersiz, insülin metabolizmasında en az diyet kadar etkili. Üstelik günlük 30 dakika orta şiddette yapılacak egzersiz kilo kontrolünde de fayda sağlayacaktır.