Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dilara Koçak, hayatımızın her alanında karşımıza çıkan sürdürülebilirliğin doğa, moda, beslenme ve balıkçılık gibi konular üzerindeki etkilerini yazdı.
Sürdürülebilirlik kavramı son günlerde daha çok karşımıza çıkar oldu. 2019 ve gelecek yıllar için de en popüler konulardan biri olacak. Hayatın her alanında sürdürülebilirliği önemsemek aslında geleceği düşünmektir çünkü sürdürülebilirlik kavramı bugünü yaşarken ve bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak demektir.
Sürdürülebilirlik aslında birçok alanda karşımıza çıkıyor, birkaç tanesini sizinle paylaşmak istedim.
Doğal kaynakların bilinçli kullanılması ve çevreye olan duyarlılığın artması sürdürülebilir bir yaşam için çok önemli. Çevre kirliliğini azaltmak, israfı azaltmak, doğayı korumak ve geleceği korumak demek. Tükettiğimiz elektrikten, kullandığımız suya, gereksiz taşıt kullanımına kadar farkındalıkla yaşamak sürdürülebilirliğin ilk adımı.
Modada da sürdürülebilirliği desteklemek önemli çünkü modanın petrolden sonra dünyayı en çok kirleten ikinci endüstri olduğu biliniyor. Su yoluyla atılan kimyasallar su kaynaklarının kirlenmesine ve o bölgede yaşayan canlıların yok olmasına neden olabiliyor. Moda konusundaki tüketim çılgınlığı da bu durumu tetikliyor. Üretilen tekstil ürünlerinin yarısından fazlasının aynı sene sonunda ya tüketim fazlası olarak kaldığı veya çöpe dönüştüğü düşünülüyor. Moda endüstrisi tek başına küresel karbon emisyonunun %5’ini oluşturuyor. Bu rakam hiç de azımsanacak bir rakam değil. İhtiyacımızdan fazlasını almamak ilk adım. Yerel markaları tercih etmek ise, çok uzaklardan gelen ürünlerin taşınması sırasında çevreye verilen zararın azalmasına yardımcı oluyor.
Sağlıklı beslenirken hem ürettiğimiz atığı azaltmak hem de doğayı korumak mümkün. İhtiyacımızdan fazlasını tüketmek bu noktada da bizi çıkmaza sürüklüyor. Çünkü bir yandan açlık ve açlıktan ölenlerin sayısı, bir yandan da obezite artıyor. 2017 yılı verilerine göre dünyada 821 milyon kişi açlık çekiyor. Araştırmalar dünya genelinde meydana gelen kayıp ve israfın yalnızca dörtte birini önleyebilirsek, bunun 870 milyon aç insanın beslenmesine yeteceğini gösteriyor. Peki ne demek sürdürülebilir beslenme? Aslında temelinde hayvansal kaynaklı besinlerin tüketiminin azaltılması; sebze, meyveler ve tahıl ürünlerinin tüketiminin artması yatıyor. Çünkü 9 milyar insanın hayvan proteinli beslenmeyle doyurulması mümkün değil. Bir kilogram tahıl üretilmesi için 1500 litre su gerekirken bir kilogram et üretilmesi için 15 bin litre su gerekiyor.
Sürdürülebilir balıkçılık ekosistemi korumak ve gelecekteki protein ihtiyacı için çok önemli. Şu anda aldığımız kalorinin sadece %2 si deniz ürünlerinden geliyor. Hayvan etlerine baktığımızda 1 kg sığır etinin çevresel maliyeti çok yüksek. Çiftlik hayvanları içinde en verimlisi balık. Örneğin 1 kg somon eti için 1,15 kg yem yeterken bu oran diğer hayvanların yem tüketimine oranla oldukça az. 1 kg koyun eti elde etmek için 6,3 kg yiyecek veriliyor, büyükbaş için ise yaklaşık 12 kg yiyecek harcanıyor.