Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Antik çağlardan günümüze uzanan thalassotherapy, deniz suyunun ve minerallerin iyileştirici gücünü kullanarak doğal bir arınma ve yenilenme deneyimi sunuyor.
Deniz, yüzyıllardır sadece bir doğa mucizesi değil, aynı zamanda güçlü bir şifa kaynağı olarak da görülüyor. Günümüzde thalassotherapy olarak bilinen uygulama ise, denizin iyileştirici gücünü beden ve zihin sağlığı için kullanan bir terapi sanatı. Yunanca “deniz” anlamına gelen thalassa kelimesinden türeyen bu yöntem, aslında modern wellness akımlarından çok daha eskiye, Antik Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine kadar uzanıyor.
Antik çağlarda deniz, yalnızca bir ulaşım yolu değil, tanrısal enerjinin kaynağı olarak kabul edilirdi. Eski Yunan’da Poseidon ve deniz tanrıçaları, suyun yenileyici ve yaşam verici gücünü simgeliyordu. Romalılar içinse deniz banyoları ve termal sular, temizlikten öte ruhsal arınmanın bir parçasıydı. Bu gelenek, Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde unutulsa da 19. yüzyıl Avrupa’sında yeniden canlandı. Fransa, İtalya ve İspanya sahillerinde deniz banyoları, doktorlar tarafından tedavi yöntemi olarak önerilmeye başlandı.
Bugün thalassotherapy yalnızca bir spa deneyimi değil, aynı zamanda bilimsel olarak da desteklenen bir terapi biçimi olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, deniz suyu ve deniz mineralleriyle yapılan uygulamaların iltihabı azalttığını, dolaşımı düzenlediğini ve kasları gevşettiğini belirtiyor. Özellikle sedef hastalığı, romatizma, fibromiyalji ve osteoartrit gibi rahatsızlıklarda olumlu sonuçlar elde ediliyor.
Deniz suyu; magnezyum, iyot, kalsiyum, potasyum, çinko ve selenyum gibi mineraller açısından oldukça zengindir. Bu mineraller cilt yoluyla vücuda emilerek doğal bir ozmotik etki yaratır. Böylece vücutta sıvı dengesi sağlanır, toksin atılımı hızlanır ve kan dolaşımı canlanır. Denizlerin şifası yalnızca sudan değil, içindeki canlılardan da gelir. Deniz yosunları, algler ve deniz çamurları; antioksidan, antiinflamatuar ve detoks etkili bileşenlerle doludur. Okyanusların zorlu koşullarında gelişen bu organizmalar, kara bitkilerine göre çok daha zengin bir biyokimyasal yapıya sahiptir. Bu nedenle günümüzde deniz kaynaklı içerikler, cilt bakımında mavi güzellik trendinin merkezinde yer alıyor.
Deniz yosunu sargıları, alg maskeleri ve deniz çamuru uygulamaları; cildi besler, elastikiyetini artırır, iltihabı azaltır ve serbest radikallere karşı koruma sağlar. Deniz tuzları ölü deriyi arındırır, kan akışını hızlandırır ve cilt bariyerini güçlendirir. Magnezyum açısından zengin olan sular ise sinir sistemini dengeleyerek anksiyete ve depresyon belirtilerini hafifletmeye yardımcı olur.
2025 Amerikan Spa Trend Raporu’na göre, okyanus bazlı terapilere olan talep geçtiğimiz yıl yüzde 26 oranında artış gösterdi. Günümüzde ise thalassotherapy, Akdeniz’den Karayipler’e, Kanada’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar uzanan bir sağlık turizmi trendine dönüşmüş durumda. Özellikle Fransa, İtalya ve Tunus bu alanda öncü merkezler arasında sayılıyor. Tunus, doğal termal kaynakları ve Akdeniz kıyılarıyla, deniz bazlı terapilerde bölgesel bir cazibe merkezi haline gelmiştir.