Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları iddia edildiği gibi gelmiş geçmiş en “yeşil” olimpiyatlar olacak mı?
Yaz aylarının en önemli etkinliklerinden biri olan Paris 2024 Olimpiyat Oyunları, tam da küresel ısınmanın göbeğinde, daha sorumlu ve kapsayıcı bir etkinlik sunmayı vaat ederken, ortaya koyduğu hedefler 2015 yılında kabul edilen Paris İklim Anlaşması ile uyumlu ilk olimpiyat oyunları olacağını işaret ediyor. “Olimpiyat oyunlarını yarı yarıya daha az emisyonla gerçekleştirebileceğimizi göstermek istiyoruz” diyen Paris 2024’ün çevresel mükemmellik direktörü Georgina Grenon, organizasyonun her seviyesine entegre edilen döngüsel stratejileri vurguluyor: “Üç temel prensibe odaklandık; daha az kaynak kullanmak, kaynakları daha verimli kullanarak ekodizaynı teşvik etmek ve oyunlardan sonra kaynakların ikinci hayatını sağlamak.’’
Paris’e akın edecek 10.500 sporcu ve yaklaşık 15 milyon izleyicinin çevresel maliyetinin büyüklüğü ortada, ancak alınan önlemler ve yenilikçi aksiyonlarla olumsuz etkinin minimuma düşürülmesi mümkün görünüyor. Genel alışkanlığın aksine, yeni ve gösterişli yapılar inşa etmek yerine (ki bu, beton ve çelik üretiminden kaynaklanan çok miktarda sera gazı emisyonu üretir), Paris Olimpiyatları şehrin mevcut cazibe merkezlerini kullanmayı amaçlıyor. Eyfel Kulesi, Grand Palais, Concorde Meydanı hatta 1924 Paris Olimpiyatları için inşa edilmiş bir yüzme havuzu gibi... Mevcut altyapının yüzde 95’inin kullanımı ve açık hava mekanlarına yönelim ile malzeme kullanımını sınırlayarak ciddi tasarruf sağlanmış.
Organizatörler enerji, gıda, mekanlar, ulaşım ve dijital hizmetler alanında yenilikçi çözümlerle, karbon ayak izini önceki oyunlara kıyasla yarıya indirmeyi hedefleyen ileri düzey bir plan hayata geçirmişler. Etkinliğin yaklaşık 1,6 milyon ton CO2 eşdeğeri emisyon yayacağı hesaplanıyor, ki bu Londra 2012 ve Rio 2016’da ortalama 3,5 milyon ton olan emisyon miktarına kıyasla oldukça düşük. Peki, bu hedef nasıl yakalanacak?
En büyük çevresel etkilerden biri, özellikle beklenen sıcak hava dalgaları esnasında, soğutma sistemleri. Organizatörler Sporcu Köyü’nün altına özel bir yeraltı su soğutma sistemi kurarak Louvre’u serin tutmaya yardımcı olan sisteme benzer bir yapı inşa etmişler. Ayrıca olimpiyatlar süresince yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmanın yanı sıra, dizel jeneratörlerin kullanımı da en aza indiriliyor. Azaltma prensibi, mekanların iç tasarımına ve malzemelere de uygulanmış. Çadırlar, sandalyeler, bilgisayarlar ve spor ekipmanları için kiralama ve ortak kullanım sağlanarak ciddi oranda tasarruf sağlanmış. İki milyon parça spor ekipmanının dörtte üçü kiralanmış veya spor federasyonları tarafından tedarik edilmiş durumda. Tüm bu tedarik stratejileri sayesinde organizatörler altı milyon varlığın yüzde 90’ının partnerler tarafından geri alınacağını ve yeniden kullanılacağını belirtiyor. Tabii ki bu uygulamalar, sunulan yeme içme ve servis materyallerine de yansıtılmış.
Yaz Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları sırasında 13 milyon yemek ‘sorumlu’ bir şekilde sunuluyor; çiftçiler, üreticiler, yemek hizmeti sağlayıcıları ve beslenme uzmanları sürece dahil olarak Paris 2024 Gıda vizyonunun oluşturulmasında rol almış.Burada da üç ana odak noktasına dikkat edilmiş: bitkisel bazlı malzemelerin oranını iki katına çıkarmak, malzemelerin yüzde 80’ini yerel tarım üretiminden temin etmek, daha iyi miktar tahmini yaparak ve artan yiyecekleri kompostlayarak gıda israfını azaltmak. Bu uygulamalarla organizatörler ortalama bir Fransız yemeğinin yarısı kadar karbon emisyonu salan yemekler sunmayı taahhüt ediyorlar.
Bir diğer etki alanı olan ulaşımda organizatörler, mevcut toplu taşıma ağından yararlanarak ve 400 km’yi aşan yeni bisiklet yolları ile güçlendirerek etkinliği yapılandırmış.
Olimpiyat mekanlarının yüzde 80’inden fazlası sporcuların seyahat süresini en aza indirerek Olimpiyat Köyü’ne 10 km mesafede yer alıyor. İzleyicilerin toplu taşıma ile ulaşımını kolaylaştıran aksiyonlar da alınmış durumda.
Gelelim en önemli soruya. Etkinliklerden sonra tüm bu mekanlara ve Olimpiyat Köyü’ne ne olacak? Bu konu çok kapsamlı bir şekilde planlanmış görünüyor. Seine-Saint-Denis’in kuzeyindeki 50 hektarlık bu alan, sıfır karbon salımı ve çevre dostu bir konut ve ticaret mahallesi haline gelecek. Merkez büyük ölçüde çatısına kurulan 4680 metrekarelik güneş panelleriyle sağlanan enerjiyi kullanacak. Ekolojik bir mahalle olarak tasarlanan bu bölgenin 6000 kişiye iş yeri ve ek olarak 6000 kişiye ev sağlaması bekleniyor. Restoranlar, mağazalar ve eğlence merkezlerinin eklenmesiyle, işsizlik oranının şu anda yüzde 20’yi aştığı bu bölgenin canlandırılması planlanmış. Tam kapsamlı bir sosyal proje gibi ele alınan bu ‘after life’ alanı, yerel toplulukları geliştirme esasına dayanıyor. Yaratılan Aquatics Centre’ın yüzme bilmeyen ve spora erişimi olmayan çocuklara ev sahipliği yapması da sağlanıyor.
Ve belki de en önemli kilometre taşı, Olimpiyat Oyunları’nda cinsiyet dengesini sağlamak! Fransa’nın değer verdiği “Liberté, égalité, fraternité” ilkelerini yansıtan bir etkinliğe ev sahipliği yapması, tüm sporculara cinsiyet ayrımı yapmaksızın eşit fırsatlar sunan, eşitlik ve kapsayıcılık ilkesine bağlı bu yaklaşımı hiç de şaşırtıcı değil. Olimpiyat tarihine baktığımızda, kadınların ilk kez katıldığı yerde bu etkinliğin gerçekleşmesi, organizasyona farklı bir anlam da katıyor. 1900’de kadın sporcular, olimpiyat delegelerinin sadece yüzde 2’sini oluştururken, bu yıl 200’den fazla ülkeden 10.500 yarışmacının yarışacağı etkinlikte kadınlar yarışmacıların yarısını temsil ediyor.
Tüm bu sosyal ve çevresel çabalarla, bu yaz bambaşka bir olimpiyat tecrübesi yaşanıyor ve görünen o ki, yeni bir dönem başlıyor.