Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


2026 sezonunun çanta trendi, artık gizlemek değil göstermek üzerine kurulu: Açık bırakılmış fermuarlar, dışa vurulan astarlar ve “umursamaz lüks” tavrıyla çantalar, iç dünyaların yeni vitrinine dönüşüyor.
Holborn ile Covent Garden arasında metroda giderken yaşlı bir kadın omzuma dokundu ve yanımdaki ayrıcalıklı koltuğa koyduğum Prada çantamı onaylamaz bir ifadeyle işaret etti. Matches kapanmadan hemen önce almıştım ama çekme halkası kısa sürede kırıldığı için, sürekli açıp kapamakla uğraşmamak adına fermuarını açık bırakmayı tercih ediyorum. Sanırım kadın, birinin uzanıp bir şey çalmasından endişe ediyordu — elektronik sigaralar, cips paketleri ya da spor çorapları gibi. Bu yüzden ona abartılı bir teşekkür jesti yaptım.
Elbette eşyalarını açık bir çantada taşıyan tek kişi ben değilim. Mesela bir Hermès çantasını taşımanın en doğru yolu, tokasını açık bırakmaktır. Benimki tamamen tembellikten — aralık ne kadar genişse, içine ulaşmak o kadar kolay olur. Ama zenginler ve ünlüler için bu durum bambaşka bir anlam taşır. Victoria Beckham, fuşya rengi Birkin 35’iyle fotoğraflandığında “Eşyalarım konusunda aşırı titiz değilim. Bu benim için sadece bir plastik poşet! Öpücükler xx” diyerek güçlü bir mesaj veriyordu. Metroda WiFi’ kullanılmaya başlandığından beri toplu taşımaya bindiğinden şüpheliyim, ama mesele zaten o umursamaz tavırda gizli.

Fotoğraf: Dilara Fındıkoğlu 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Bu kayıtsızlık hâli, pahalı çanta modellerinin elde açık biçimde taşındığı 2026 İlkbahar/Yaz sezonunda kendini tekrar gösterdi. Bunu ilk kez Dilara Fındıkoğlu’nun antik Hırdavatçılar Salonu’ndaki sunumunda fark ettim. Düzensiz biçimde kesilmiş iç çamaşırlarıyla podyumda yürüyen modeller sigara, kibrit, kumaş parçaları ve kirazlarla dolu, dökülmek üzereymiş gibi duran omuz çantaları taşıyordu. Bu, Fındıkoğlu’nun tapınılacak noktaya yükselttiği kadınların iç dünyalarına açılan bir pencere gibiydi.

Fotoğraf: Chanel 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Matthieu Blazy’nin Chanel için tasarladığı yeni 2.55 çantası da benzer bir fikir taşıyordu: Telle güçlendirilmiş yapısı sayesinde sürekli açık duran model, adeta kıyafetlerin altındaki kişiye dair bir vizyon sunuyordu. Dergimize yaptığı bir açıklamada, “Zamanın bu tür bir yansıması ve 'değer verdiğiniz şeyler' ilgimi çekiyordu” demişti — ki bu ifade, Demna’nın Gucci’nin Jackie çantasına getirdiği 'kasıtlı yıpranmış' yorumunu da rahatlıkla tanımlayabilirdi.

Fotoğraf: Loewe 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Jack McCollough ve Lazaro Hernandez ise Loewe’deki ilk koleksiyonlarında, telle işlenmiş deri polo tişörtler, buruşuk havlu elbiseler, jöle ayakkabılar ve süet ile deriden yapılmış tek saplı Amazona çantalar sundular; hepsi de podyumda bilinçli bir şekilde fermuarsız bırakılmıştı. Bunun özgürlük ve rahatlıkla ilgili olduğunu anlamak için modellerin parmak arası terlik giymesine gerek yoktu. Ama asıl dikkat çeken detay, çantaların içine damgalanmış metalik logoydu: Dış yüzeyde markayı haykırmayan ama “Pişt, fark ettin mi?” diyen, ince bir gösteriş hamlesi. Yine de bu tür bir ihtişam, hiçbir yerde Silvia Venturini Fendi’nin Fendi’deki son koleksiyonunda olduğu kadar belirgin değildi. Tek askılı Peekaboo çantalar renkli pullar ve üç boyutlu puantiyelerle süslenmiş astarlarını sergileyecek şekilde genişçe açılmıştı — adeta içlerini göstermekten gurur duyan, kendi ihtişamının farkında olan çantalar gibiydiler.