Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Zarafet, çağdaş tasarım ve Ege esintisi… Bodrum’un kalbinde kendinizi evinizde hissetmenin etkileyici hali.
Geçtiğimiz hafta, yoğun geçen bir dönemin ardından kendime küçük ama etkili bir kaçamak hediye etmeye karar verdim. Şehrin hızlı ritminden uzaklaşıp, denizin ve doğanın kucakladığı bir yerde yeniden enerji toplamak istiyordum. Hem zihnimi dinlendirecek hem de ilham verecek bir ortam arayışım, beni Ege’nin en huzurlu köşelerinden biri olan Bodrum Gündoğan’a yönlendirdi.
Yıllardır farklı zamanlarda Bodrum’un pek çok noktasını ziyaret etmiş olsam da Gündoğan’ın sakinliği, ince kumlu plajı, berrak denizi ve gün batımında altın tonlara bürünen manzarası bambaşka bir çekim gücüne sahip. Amacım netti: Sakinlik, iyi hizmet, temiz ve konforlu bir konaklama deneyimi ile estetik bir ortamda birkaç günlüğüne nefes almak.
Uzun zamandır aklımda olan bu küçük Ege kaçamağını sonunda hayata geçirdim. Swissôtel Living Bodrum’a doğru rotamı çevirdim ve otele adım attığım anda doğru yerde olduğumu hissettim. Lobiden yükselen sakin atmosfer, zarif detaylar ve samimi karşılamalar, yolculuğun yorgunluğunu unutturdu. Odama doğru ilerlerken, konaklamam boyunca bana eşlik edecek konforun ipuçlarını görmeye başladım. Süit; tam donanımlı mutfağı, geniş terası, üç ayrı odası ve ayrı oturma ile yaşam alanlarıyla beklentilerimin çok ötesindeydi. Daha ilk saatlerde, tatil için kendime kısa bir süre ayırdığımı fark ettim.
Terasta, gün boyu uzanan masmavi deniz manzarası zihni tüm düşüncelerden arındırıyor, bedeni ise huzurla dolduruyordu. Düzenli çalışan biri olarak dizüstü bilgisayarımı yanımda getiririm; odada ve terasta yer alan iki geniş masa, hem çalışmak isteyenler hem de uzun sohbetlerin tadını çıkarmak isteyenler için birebirdi. Üstelik otelin hayvan dostu olması, burayı benim gözümde daha da özel kıldı.
Sabahları taptaze bir kahvaltı sonrası çok kısa bir yürüyüşle ulaşılan iskele, günün en büyülü anlarını sunuyor. Berrak suyun serinliği, yanınızdan süzülen balıklar… Doğanın size sunduğu bu sahne, her şeyi bir süreliğine unutturuyor. İsteyenler için otelin kumsalı da alternatif bir huzur alanı sunuyor.
Burada geçirdiğim günler, sadece bir tatil değil, gerçek anlamda bir yenilenme süreciydi. Accor çatısı altındaki Swissôtel Living Bodrum’a dair ilk izlenimim ne kadar etkileyici olsa da, asıl etkileyicilik detaylarda gizliydi. Sonsuzluk havuzunda manzaraya karşı yüzmek, zihni arındırırken bedenin de hafiflediğini hissediyorsunuz. Açık ve kapalı yüzme alanlarının yanı sıra, Türk hamamı, sauna ve buhar odasında geçirdiğim saatler, adeta bir arınma ritüeliydi. Sabahları spor salonunda ter atıp, ardından Ege melteminin serinliğinde gevşemek; şehirde unuttuğum bir dengeyi bana hatırlattı.
Yemek deneyimi ise tatilimin en leziz sürprizlerinden biriydi. Moi Taverna’da Ege ve Yunan mutfağından seçtiğim tabaklar, çocukluğumun yaz sofralarını hatırlattı bana. Asya mutfağının özenli yorumlarıyla hazırlanan Moi Vao Asia’da ise bambaşka bir yolculuğa çıktım. Tatlar öyle yerinde ve rafineydi ki, her öğün bir keşifti.
Otelde geçirdiğim zaman bana şunu öğretti: bazen bir kaçamak, yalnızca mola vermek değil, kendine yeniden dönmek anlamına geliyor. Şimdi düşündüğümde, bu tatili neden daha uzun tutmadım diye sormadan edemiyorum. İstanbul’a gelişim, bu yolculuğa yeniden başlayabilsem dedirtiyor.