Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Toskana’nın kuzeyindeki Forte dei Marmi, elit İtalyan ailelerinin sayfiyesinden bir turizm fenomenine nasıl dönüştü?
Şanslı olanlarımız için çocukluğumuz sayfiye anılarıyla şekillenir. Okullar kapanır kapanmaz, valizleri topladığımız gibi koştuğumuz yazlık evler, özlenen komşular, kumdan kaleler, mangal kokan geceler, dondurma tezgahları, gitar resitalleri, ilk flörtler ve tüm bu güzellikleri paylaştığımız “yazlıktan arkadaşlar”, hafızalarımızın en özel hazineleri arasında yer alır. Genelde pek gelişmeyen, her daim bize ait kalan yazlık beldelerin dünya turizmine açılması ise sık rastlanan bir durum değildir; ancak İtalyanların meşhur sayfiyesi Forte dei Marmi için hayat bugünlerde çok başka akıyor. Kısa süre içinde arka arkaya açılan lüks oteller, beach club’lar, restoranlar ve gece kulüpleriyle kasaba, dünya turizm haritasında kendine özel bir yer arıyor.
Belki de adını ilk kez duyduğunuz Forte dei Marmi, Kuzey Toskana şehirlerinden Lucca’da bulunan ve Ligurya Denizi’ne bakan bir sahil kasabası. İtalyancada “Mermerlerin Kalesi” anlamına gelen adını, 1788’de Kutsal Roma İmparatoru II. Leopold tarafından inşa edilen kaleden alıyor. Kasabanın geçim kaynağı olan turizm, 18. yüzyılın sonlarında, Milano ve Toskanalı zengin ailelerin temiz hava solumak ve kum banyosu yapmak için kıyıya gitmesiyle başlıyor. 19. yüzyılın başlarında birçok zengin aile yaz tatilleri için buraya gelmeye başlıyor. Daha sonra Avrupalı aristokrat aileler ve sanatçılar da bölgeyi keşfetmeye başlayınca, ilk villalar denize yakın çam ormanında inşa ediliyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra giderek daha fazla ailenin yazlarını burada geçirmeye başlamasıyla, 60’lı yıllarda denize yakın birçok ev ve otel inşa ediliyor. Çoğu sadece yazları açık olan, aile işletmesi bu otellerin sayısı her geçen yıl artıyor.
Forte dei Marmi’nin huzurlu doğasına sığınanlar arasında kimler yok ki... İtalyan tenor Andrea Bocelli ve eşi Veronica Berti burada yaşıyor. Agnelli ailesi yazlarını Forte dei Marmi’deki ultra lüks Villa Agnelli’de geçiriyor. İngiliz yazar Aldous Huxley’nin uzun yıllar bu kasabada yaşadığı; ünlü heykeltıraş ve sanatçı Henry Moore’un Forte dei Marmi’de bir stüdyosunun bulunduğu; Alman yazar Thomas Mann’ın her yaz kızının buradaki villasında tatil yaptığı biliniyor. Belçika Kraliçesi Paola, ünlü oyuncu Sophia Loren, İtalyan modacı Giorgio Armani, ünlü futbol hakemi Pierluigi Collina ve efsane modacı Miuccia Prada, Forte dei Marmi’nin günümüzdeki sakinleri arasında.
Sara Maestrelli
Pandemi sonrası popülaritesini artıran, her yıl yeni otel, gece kulübü ve restoranlara kavuşarak büyüyen ve gelişen bu gizli cenneti biraz daha yakından tanımak ve şu an geçirdiği evrimi daha iyi anlamak için, çocukluğundan beri her yaz buraya gelen Sara Maestrelli ile sohbet ediyoruz. Otelcilik yapan bir aileye mensup Maestrelli, sayfiyenin hayatındaki anlamından bahsederek başlıyor söze. “Biz aslen Floransalıyız, ancak Forte her zaman evimiz gibi hissettirdi. Ailemizin yolculuğu, anılar ve sevgi üzerine inşa edilmiş samimi bir otel olan Villa Roma Imperiale ile başladı. Sonra, yıllardır hayranlık duyduğumuz bir yer olan Pensione America geldi. Bizim için misafirperverlik bir iş değil güzel bir şeyi korumanın ve onu sessizce başkalarına sunmanın bir yolu.”
Pensione America
Sara’ya göre Forte dei Marmi villeggiatura’nın yani sayfiye kavramının beşiği olan eski İtalyan yazlarının bir sembolü. Gerçek İtalyan yaz deneyimi. Zamanın durduğu yer. “Sabah bahçeden süzülen ışıkla uyanıyorsunuz, bisikletinizle pazara gidiyorsunuz, meydanda bir kahve içiyorsunuz. Yüzüyorsunuz, okuyorsunuz, şekerleme yapıyorsunuz... Akşamlar yavaşça açılıyor: Bagno Assunta’da aperitivo, morsalkımlar altında akşam yemeği, yıldızların ışığında gece yürüyüşü... Önemli olan ne yaptığınız değil bunu yaparken nasıl hissettiğiniz” diyerek paylaşıyor büyüdüğü kasaba hakkındaki duygularını. Uzun yıllar tatil için buradaki yazlıklarına gelen ailesi, otelciliğe 1992 yılında satın aldıkları eski bir binayı, Villa Roma Imperiale adlı 31 odalı lüks bir butik otele dönüştürerek başlamış. Bugün ise Forte Dei Marmi’nin en lüks otelini hizmete sunarak bu yolculuklarına devam ediyorlar. Geçen ay kapılarını açan Pensione America, İtalyan zarafetinin zamansız bir simgesi. Aslen 1899’da inşa edilen ve 1922’de pansiyona dönüştürülen tarihi villa, artık eski cazibenin modern dünyayla buluştuğu bir dinlenme yeri. “Burası kasabanın ilk villalarından biriydi” diye anlatıyor Sara, “1922’de otel oldu ve hiç eskimeyen zarafetini her zaman korudu. Burayı devraldığımızda, ruhunu değiştirmek istemedik, sadece onu zarifçe restore etmek istedik. Şimdi, 18 odası ve süiti, özel plaj kulübü, tenis kortları ve yeşil Sicilya seramikleriyle kaplı yüzme havuzu olan, yalnızca yetişkinlere özel bir inziva yeri. Her detay, Forte’ye yazılmış bir aşk mektubu.” Hafifçe iç geçirerek, bir an için geçmişe dönüyor genç kadın. Küçük bir çocukken sürekli bu binanın önünden geçtiği günleri hatırlıyor. Sık sık tenis oynamaya gittiği Tennis Roma adlı kulübün hemen yanındaki köhne yapıya her seferinde hayran kaldığını ve saatlerce bahçesinde oyunlar oynadığını hatırlıyor. Bugün bizzat kendisinin yürüttüğü projeyle burayı yeniden hayata döndürdüğü için gururlu. Dört yıl süren renovasyon sonucu kapılarını açan Pensione America için ödüllü mimar Piera Tempesti Benelli ile çalışmış. Ona göre dekorasyonda “moda olan hiçbir şey yok”. Her şey bu tarihi mekanın ve sayfiyenin ruhuna uygun şekilde özel olarak üretilmiş ve zarif İtalyan işçiliğini yansıtacak şekilde düzenlenmiş. Örneğin; bambu mobilyalar ve pişmiş topraktan yer karoları yerel zanaatkarlar tarafından özel olarak yapılmış. Ülkenin saygın isimlerinden Elena Carozzi duvar kağıtlarını tasarlamış, Nicolò Giuliano el yapımı fayansları boyamış, Floransalı ünlü modacı Loretta Caponi çalışanların üniformaları hazırlamış. Tüm detayların özenle şekillendirildiği Pensione America, sarmaşıklarla bezeli yemyeşil bahçesinde misafirlerini ağırlamayı bekliyor. Pek tabii ki misafirlerini bekleyen tek otel Pensione America değil. 30 yılı aşkın süre İtalyanların ünlü ailelerinden Agnellilere ev sahipliği yapan Villa Agnelli de değişimden payını alan adreslerden. Ailenin yazlık villası bugün 19 odalı ultra lüks bir otele dönüşmüş durumda. The Augustus Lido Hotel, Agnelli ailesinin tüm eşyaları, mobilyaları ve hatıratları korunarak Forte dei Marmi’ye kazandırıldı ve sayfiyenin lüks turizmdeki yükselişine önemli bir katkı sağladı.
Keşfetmesi kolay bir yer Forte dei Marmi. Otomobile ihtiyaç yok. Her yere yürüyerek veya bisikletle gidebilir, denize inen sokaklarında gün boyu dolaşabilirsiniz. Çarşamba günleri açılan pazardan nefis kaşmir ve kimonolar alabilir, meşhur Giovanni’de size özel sandaletler tasarlattırabilirsiniz. Kahvaltıda, Forte’de yazlık ev satın alan Miuccia Prada’nın renove ettirdiği Caffè Principe’i deneyebilirsiniz. Orlando’da sakin bir öğle yemeği veya Bistrot’ta daha şık, hareketli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Güneş, deniz ve kum için, yemekleriyle de nam salan Bagno Assunta Beach Club’ı, kasabanın en ihtişamlı plajı olarak tanımlanan Augustus’u ya da bir zamanlar Edith Piaff ’ın konserler verdiği Alpe Mare’yi deneyebilirsiniz. Gece eğlencesi mi? 1929’dan beri negroni servis eden, dünyanın en ünlü gece kulüplerinden La Capannina di Franceschi’de sabaha kadar dans edebilirsiniz. La Capannina demişken, buranın dünyanın en uzun süredir faaliyet gösteren ikinci gece kulübü olduğunu belirtelim. 1929’da Achille Franceschi’nin eski bir plaj kulübesini temizleyip bar tezgahı, gramofon ve masalarla donatma fikrinden doğan bu çok özel mekan, bugüne kadar Ray Charles, Grace Jones gibi sanatçılardan şov dünyasının yeni yıldızlarına kadar pek çok ünlü ismi ağırladı ve sosyetenin en şaşaalı partilerine ev sahipliği yaptı.
Şehre Michelin yıldızlı restoran gelirse, gelişmişliğin seviyesini siz tahmin edin. Forte dei Marmi’de manzaralarıyla büyüleyen Hotel Principe’nin içerisindeki Lux Lucis, şef Valentino Cassanelli’nin Michelin yıldızlı mutfağını servis ediyor. Menü, Cassanelli’nin kendi tecrübelerinden süzülenler kadar Forte dei Marmi’nin lokal ürünlerinden ve kültüründen de ilham alıyor. Villa Grey’in içerisindeki Il Parco, sayfiyedeki bir diğer Michelin yıldızlı adres. Daha deneysel tabaklar sunan restoran, endüstriyel tasarımın izlerini taşıyan atmosferiyle sayfiyeye çağdaş bir doku getiriyor.
Forte dei Marmi’de değişim tüm hızıyla devam ediyor. Sara Maestrelli her ne kadar geçmiş günleri özlese de bu değişimden memnun. “Elbette zaman değişim getirir: yeni yüzler, gelişen stiller, sayıları sürekli artan butikler, kafeler, Michelin yıldızlı restoranlar... Ancak Forte dei Marmi’nin özü, onu nerede bulacağını bilenler için hep oradadır. Sabahın erken saatlerinde deniz kıyısında bisiklet sürmenin sevincini, çam ağaçlarının tanıdık kokusunu ve ailemle spagetti alle arselle paylaşmanın çocuksu mutluluğunu her zaman hatırlıyorum. Bu anlar benim için hâlâ Forte deneyimini tanımlar. Ve şundan eminim ki Forte dei Marmi büyüyüp dünyaya uyum sağlarken, ruhu varlığını her zaman sürdürecek.”
Katılıyoruz. Forte de Marmi sayfiye ruhunu kolay kolay kaybedeceğe benzemiyor. Her yaz aynı aileler yazlıklarına geri dönüyor, birbirlerini sıcak bir samimiyetle selamlıyor ve turist kalabalığına inat alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Forte’de değişim nazikçe kucaklanıyor ve villeggiatura ruhunun gelecek nesiller boyunca sürmesi için herkes elinden geleni yapmaya devam ediyor.
-Çarşamba pazarından kaşmir kimono, el yapımı hasır şapka ya da çanta alın
-Giovanni’de size özel sandalet tasarlattırın
-Gilda’nın saşimi ve spagettilerini deneyin
-Caffè Principe’de kahvaltı edin
-Pizzeria Focacceria Orlando’nun bezelyeli focaccine’lerini deneyin
-Velluto’nun kokteyllerini tadın Kasabanın yenilerinden Magazzini Bracchi’de çağdaş İtalyan tasarımlarını keşfedin
-Gece kulübü La Capannina di Franceschi’deki partilere katılın
-Apuan Alplerinde trekking yapın ve Rifugio Del Freo’da öğle yemeği molası verin
-Şafak vakti, kasaba hâlâ uykudayken bisiklet turuna çıkın