Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
JW Anderson, bu sezon İngiltere'nin ünlü Kralı VIII. Henry'den ilham aldığı bir koleksiyonla karşımızda.
Londralı tasarımcıların bu sezona ait koleksiyonlarında sık sık tarihe referanslar görüyoruz. Ama Jonathan Anderson, bu sezon Viktoryen İngiltere döneminden çok daha gerilere gidiyor.
JW Anderson'ın ilhamı Tudor Kralı Henry VIII ki bu da 2017 İlkbahar/Yaz koleksiyonuna çok özel bir biçim kazandırmış: üst kısmı dar olan kıyafetler aşağı doğru uzadıkça genişliyor ve eteğe dönüşüyor. Bu etek, kısa olabiliyor veya uç kısmı yivli bir şekil alabiliyor. Ayakkabılar ise ağır ve kaba duruşlu topuklulardan oluşuyor.
Jonathan Anderson ilham kaynağıyla ilgili, "Bu kıyafetler Henry VIII döneminden esinlenerek tasarlandı ama asıl mesele bir kadının, agresif maskülenlikten beslenen bir dönemin kıyafetini alıp onu giydiğinde absürt gözükmemesi. O dönemlerden esinlenilmiş kıyafetler kadın vücudunda öyle bir şekle sokulmalıydı ki kadının duruşunu güçlendirmeliydi," diyor.
JW Anderson'ın odaklandığı ve anlatmaya çalıştığı hikaye son derece ikna edici. Bu kraliyet hikayesi, defile ilerledikçe şehirli kültürüne dönüşüyor. Defile notlarında da yazdığı gibi "Tudor'un ağır kumaşları ve kadifeleri yerini kaliteli organik keten kumaşına bırakıyor."
Karışık referanslı, açıklaması zor ilham kaynaklarına sahip defilenin bu kadar güçlü ve ilgi çekici olabilmesi ise kesinlikle bir başarı, üstelik tasarımcının şu ana kadar tasarladığı en giyilebilir koleksiyondan söz ediyorum. Kullanılan materyaller de çeşitlilik gösteriyor, fakat bütün bu çeşitliliğin ardında yatan genel, her şeyi birleştirici bir amaç var.
Henry VIII'in kıyafeti genelde resmi doublet'leri andıran kapitone bir tunikten oluşur ve kol kısımlarında pamuklu kumaştan fırfırlar bulunur. Bu yüzden, JW Anderson defilesinde farklı türlerde kumaşların kullanılmasının dayanağının yine Henry VIII olduğunu anlayabiliyoruz. Bir başka beyaz keten elbise ise sanki Kral Henry'nin metreslerinden biri çırılçıplak yakalanmış ve üzerine hızlıca masa örtüsünü geçirivermiş gibi gözüküyor.
Henry VIII'in kıyafeti genelde resmi doublet'leri andıran kapitone bir tunikten oluşur ve kol kısımlarında pamuklu kumaştan fırfırlar bulunur.
Renklerin özgün olması defileyi çok daha çekici kılıyor. Özellikle de gün batımı/doğumu tonlarındaki pembeden gökyüzü mavisine geçişler, batan güneşi andıran sıcak altın sarısı drapeli elbise gibi renkler ve detaylar dikkat çekici.
Bir yandan da İspanyol LVMH Grubu'na ait Loewe'de çalışmaya devam eden JW, orada aksesuara dair öğrendiklerini kendi markasına aktararak süet ve deri çantaları da koleksiyonuna dahil etmiş.
Defilenin gücü, tasarımcının kesinliğinde yatıyor. Bir sweater'ın üstüne maymun suratı yerleştirmesi veya insan kemiklerini andıran desenler, bol kinayeli keskin bir zekaya işaret ediyor.
Birbirinin aynısı olmayan küpeler, şekilleri bilinerek çarpıtılmış ayakkabılar... Hepsi, Londralı tasarımcıların canlı enerjisini açığa vuran, onları eşsiz bir biçimde özgün kılan ve dikkat edilmesi gereken detaylar...