Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Chanel Métiers d'Art 2015/16 defilesinin bu seneki teması "Roma'da Paris"in ilham kaynağı, 1950'ler dönemindeki Fransız ve İtalyan sinemaları.
Bir nevi Chanel'in romantik klişesi haline gelmiş fırınlarla, peynircilerle ve kafelerle dolu bir Paris sokağı dekoruyla karşı karşıyayız. Monako Prensesi Caroline, Roma'nın Cinecittà stüdyolarındaki siyah beyaz film setlerini andıran bu defile setiyle ilgili samimi yorumlarda bulunuyor.
"Bu şartlar altında, seti görmek bir hayli duygusaldı," diyor.
Gerçekten de öyle.
Fotoğraf: Chanel
Karl Lagerfeld Paris'e bir güzelleme yapan bu podyum seti fikrini, geçen ay Fransa'nın başkentinde yaşanan trajik olaylardan çok daha önce hayal etmişti. Bu set aynı zamanda Fransız filmleriyle Roma arasındaki bağlantıya da gönderme yapıyor.
Karl, savaş sonrasındaki Cinecittà dönemini hatırlatarak, "Fransa ve İtalya'nın en yakın olduğu zamanlardı," diyor.
"Bu dönem, mükemmel ve romantik Paris'i göstermek için ideal bir an, çünkü gerçek şu an bunun tam tersi. Roma'da set olarak Paris'i canlandırma fikri aklımıza ilk geldiğinde böyle olacağını bilmiyorduk," diyor.
Karl'ın ilham kaynağı, İtalyan filmlerinde Chanel kıyafetler giyen Fransız aktrisler olmuş. Bunların arasında Anouk Aimée, Jeanne Moreau ve Delphine Seyrig de var. Gerçi, defileye katılan farklı uluslardan müşterilerin bu Parisli yıldızların isimlerini hiç duymamış olmaları da mümkün.
Couture işçiliğini kutlamak için düzenlenen bu Chanel Métiers d'Art koleksiyonuyla ilgili şaşırtıcı şey ise tasarımların fazlasıyla nostaljik olması.
Fotoğraf: Chanel
Her zaman geleceğe dönük olan Lagerfeld, kıyafetleri alışılmadık bir biçimde geçmişten teknikler ve kumaş türleriyle tasarlamış. "Palazzo pyjamas" diye adlandırılan geniş tüvit pantolonlar, vücudu ve bacakları saran danteller, iki renkli incilerle süslü topuklu ayakkabılar...
Kısa etekler ve şehvetli danteller, defilenin seksi yönünü yansıtıyordu. Ama bu tasarımlar da, müşterilere çekici gelse bile, "erkeğini-tatmin-et" türünden geçmişte kalmış bir algıyı yansıtıyordu.
Paris'teki katliam, zaten özlem dolu bir şekilde passéiste (geçmiş tutkunu) olan bu defileyi bir Kara Filme dönüştürmüş. Defilede Fransızların asalet simgesi siyah rengi çok baskındı. Örgü sweater'lar, vatkalı omuzlar ve uzun, pileli elbiseler; İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme fazlasıyla gönderme yapıyordu.
Son derece akıllıca düşünülüp kurulmuş olan set, içine kapalı Paris'i gözler önüne seriyor. Dekorda, Fas restoranları yoktu, Orta Doğu fırınları yoktu, çok kültürlü garsonlar yoktu. Bir metro girişinden çıkarak podyumda yürümeye başlayan mankenlerin Fransız-İtalyan ihtişamından başka hiçbir şey yansıtılmamıştı.
Bütün bu karmaşık konuları bir kenara bırakırsak kıyafetler nasıldı? Nazik duruşlu, olağanüstü şekilde iyi dikilmiş kıyafetler gördük ama üstün başarı olarak adlandırabilecek sadece birkaç kıyafet vardı.
Fotoğraf: Olivier Saillant
Chanel her zamanki gibi aksesuarlar konusunda iddialıydı; Özellikle üzerinde inci dizileri olan çizmeler ve topuğunda inci tanesine dolanmış bir yılan simgesi olan iki renkli ayakkabılar. Yeni stil kare bir çanta ve dantelli çorabın birlikteliği, anında bir başarı hikayesine dönüşmüş.
Fakat Cinecittà, Yönetmen Marcello Mastroianni'nin Roma'sı, Tatlı Hayat filmi gibi göndermelerin arasında Metiers d'Arts koleksiyonunun kalbinde yatan şey kaybolmuş.
Bu tür yıllık defileler, farklı süsleme sanatlarını kutlama amacını taşırlar. Bunları yaratan tüy tasarımcıları veya örgü sihirbazları kutlanmalı. Chanel, böyle el becerilerine kıymet verip yatırım yapan, el işçilerine Paris'teki modern bir binada özel atölye kuran bir marka.
Karl'ın daveti üzerine Roma'daki defile hazırlıklarına katılma şansına sahip olduğum için bu defile için ne denli bir zanaatkarlık emeği harcandığına şahit oldum, ne yazık ki bunu defileyi izlerken fark etmek çok zor.
Desenleri Roma kiliselerindeki mermerlere benzeyen bir bluza dokundum. Üzerine mermer deseni basılmış tüylerden yapılmıştı, inanılmaz değil mi?
Peki Chanel bu zanaatkarlığı izleyicilere nasıl daha görünür kılabilirdi? Örneğin, kıyafetlerin detaylarını gösteren bir film gösterebilirdi.
Ama Karl bu fırsatı değerlendiremedi. Onun yerine, Kristen Stewart'ın tartışmacı genç Chanel'i, Geraldine Chaplin'in ise huysuz yaşlı Chanel'i canlandırdığı bir mini film çekti.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Coco'yu Roma'nın Via Giulia sokağında bulunan evinde izlemeyi ve onun İtalya vizyonunun Karl tarafından nasıl yorumlandığını öğrenmeyi daha çok tercih ederdim. Karl, Fendi için çalıştığı 50 sene boyunca Roma'yı 87 kez ziyaret ettiği için aslında bu şehri son derece iyi biliyor.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Almanya doğumlu Karl'ın, Fransa ve İtalya'ya hem buralarda yaşamış biri hem de bir yabancı olarak bakışı, Chanel defilesi için çok güçlü bir hikaye oluşturabilirdi. Ama maalesef bu hikaye, siyah ve beyaz sunumla yeterince iyi yansıtılamamış.
Chanel 2015/16 Pre-Fall Koleksiyonu
Çeviri: Kardelen Berfin Kobyaoğlu