Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
“Ekran kaydırma, paylaşma, beğen butonuna basma...”
Günlük hayatımızın vazgeçilmez bu rutini olsa da yaşadığımız yıkıcı deprem ve kayıpların ardından daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarak kendimizi her zamankinden daha fazla bir şekilde sosyal medyanın kollarına bırakıyoruz. Bu nedenle sosyal medya hesaplarımızı “doğru” kullanmanın önemi de el oranda artıyor.
Bir yandan sosyal medyadan bilgi alışverişine devam etmek, uzaktan da olsa dayanışmanın bir parçası olmak için gelişmeleri takip etmek istiyor ancak yine de ne yapmanız ya da yapmamanız konusunda bir rehbere ihtiyaç duyuyorsanız, yalnız değilsiniz. Birçoğumuzun ellerimizdeki telefonlarla aynı şeyleri hissettiğini ve benzer bir süreçten geçtiğini tahmin etmek zor değil. Tam da bu nedenle bizim de uygulamaya çalıştığımız ve size yardımcı olabileceğini umduğumuz birkaç önerimiz var.
Her şeyin başı: Doğru bilgi
Güvenilir bilgi kaynakları seçin. Bazı haber siteleri ya da sosyal medya hesapları sansasyoneldir ve bu durum kullandıkları dile de yansır. Elinizden geldiğince doğru, güvenilir ve dürüst haber kaynaklarını takip ederek onlardan bilgi almaya odaklanın.
O butona basmadan önce…
İnternet bizi bir araya getiren etki gücü en yüksek ortamlardan biri. Her bir kullanıcı fikrini söylemek, kendine yakın gördüğü fikri desteklemek ya da tam tersi itirazlarını dile getirip eleştirmek isteyebiliyor. Özellikle sıcak gündemlerde hepimiz “bir şey söyleme” hevesine kapılabiliyoruz. Burada da kural belli. Tüm iletişim kanallarında olduğu gibi internetteki iletişimimizi sağlıklı bir şekilde planlamalı ve nezaket kurallarına uymalıyız. Linç kültürünün çığ gibi büyüdüğü ve etkilerinin sandığımızdan daha yıkıcı olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Tam da bu nedenle paylaş butonuna basmadan önce kendinize şu üç soruyu sorabilirsiniz: “Bu bilgi doğru mu?”; “Paylaşmama gerek var mı?” ve son olarak “nefret söylemi, ayrımcı dil ya da herhangi bir provokatör söylem içeriyor mu?”
Doğru yanıtları veriyorsanız, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz…
Endişelenmenin normal olduğunu unutmayın
Uzmanlar özellikle deprem, doğal afet ve kriz dönemlerinde sosyal medyanın aşırı kullanımından veya kıyamet kaydırmadan kaynaklanan duyguların normal olduğunu söylüyor. Öncelikle ülke olarak büyük bir yıkım yaşadığımızı, hala yas sürecinde olduğumuzu ve yaraların henüz sarılma aşamasında olduğunu unutmamalısınız. Tüm bu kaygı ve üzüntünüzün haftalarca veya aylarca yüksek seviyelerde kaldığını fark ederseniz, profesyonel destek almayı da değerlendirebilirsiniz.
Mola vermeyi bilin
Bir yandan olup biten gelişmeleri öğrenmek, elimizden geldiğince yardım etmek için haberleri takip etme isteğimiz elbette çok normal, ancak kendinizi sürekli sosyal medya hesaplarınızı yenilerken buluyorsanız burada bir sorun olabilir. Eğer fiziksel ya da maddi olarak yapacağınız herhangi bir destek yoksa gerekli paylaşım ve duyuruları elinizden geldiğince yaptıysanız biraz ara verme vakti. Gündemden uzak kalma endişenizi anlıyoruz ancak dayanışmanın bir parçası olmak ve olası bir hatalı bilgi paylaşımına neden olmamak için biraz mola vermek, sandığınızdan daha çok işe yarayabilir.