Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sanatı her alanda sanatçı ve sanatseverler ile bir araya getirmeyi başaran Sedef Gali, yakın zamanda New York’ta Sedef Gali Art House'un açılışını gerçekleştirdi. Genç sanatçı sergileri, eserleri ve yakın zamanda yapacağı yeni iş birliklerini Vogue Türkiye ile paylaştı.
İstanbul’un ardından New York’ta da Eylül ayında ArtHouse açılışı yaptınız. Sanatsal vizyonunuzu nasıl tanımlıyorsunuz?
New York’taki yeni ArtHouse’uma, aralarında mekik dokuduğum bu iki şehrin kaotik ama şeker kalpli birlikteliğini getirdim. Üç yıllık çalışmanın sonucu olan Fragile Words (Kırılgan Sözcükler) adlı sergim ile seyirci karşısındayım. Sanatı farklı yaklaşımlarla deneyimlemeye çalışıyorum. Amacım, hem bir sanatçı hem de sanatsever gözünden bakabilmek. Yalnızca white cube’da olduğu için değil, gerçekten duyguları harekete geçiren işler, materyaller, mediumlar ve fikirlere odaklanıyorum. Sanatı bir bütün olarak deneyimlemek, bir enstalasyonun içinde kaybolmak, renk ve boya katmanlarının arasında yüzebilmek gerek.
Sanatçı, galeri ve koleksiyoner üçgeninde ortak bir alanda duruyorum. Yaratıcı güç ruhumuza işlenmiş, biraz üzerindeki tozları almak gerekiyor ki ışıldayabilsin. Ben ArtHouse ile bu üçgene bir sanatçı gözünden bakıyorum; belki biraz daha naif bir yer burası. Hem duygular işin içinde hem kolektif üretim amacı hem kendi yolculuğunu paylaşmak hem de yeni nesil sanatçıları bu yolda takılacakları taşları kenara çekmek veya renklendirmek istiyorum. Sanata sadece bir ticari sektör veya hisse senedi gibi bakmak beni yaralıyor. Çünkü sanatçı hayatını, hikayesini, kalbini, geçmiş aşklarını, tüm sırlarını dokuyor kanvasına; çıplak ve korunmasız çıkıyor seyirci karşısına. Bu sebeple de üretim sürecimin yanı sıra ArtHouse ile interaktif ve mental iletişimi de içine alan bir deneyim sunmak amacım.
Sanat eğitiminizi New York’ta almıştınız. Burada sanatseverlerle bir araya gelmek nasıl bir duygu?
Liseden sonra New York’ta Pratt Institute’da interior design ve painting eğitimime başladım. Bachelor of Fine Arts diploması ile mezun olduktan sonra burada tasarım ve mimari üzerine şirketlerde çalıştım. Hatta Barney’s’de store design bile yaptım. Hafta sonları sergilerime, pop-up show’lara, canlı resim performanslarıma devam ediyordum. Bir noktada bunlar birleşti ve çalıştığım projelerle iş birlikleri yapmaya başladık. 2017’den itibaren İstanbul’da daha çok zaman geçirmeye başladım ve ArtHouse, New York’taki kolektif üretim alışkanlığımdan ortaya çıktı.
Pratt’te öğrenciyken birimiz resim yaparken, birimiz autocad çizer, biri modelleme yaparken diğeri pigment deneyleri yapardı. Oldukça farklı beceriler edindik. Farklı materyaller ve bakış açıları ile her projemizi tekrardan şekillendirebildik. Bu sebeple kolektif ilham benim için çok önemli. New York’ta bir süredir sergi yapmamıştım ve ilk kez kendi ArtHouse’umda sanatseverlerle bir araya geldim. Bu hem ilk kez seyirci karşısına çıkmış gibi bir heyecan taşıyor hem de daha geniş bir kitle ile kalbimin derinliklerini yepyeni fırça darbeleri ile paylaşmak çocukça bir coşkuyu beraberinde getiriyor. Zaten serginin içinde de çocukluk ve oyun gibi temalar da mevcut olduğundan hem ruh halim hem de Fragile Words’un hikayesi yan yana yürüyebiliyor.
ArtHouse’da yer alan eserlerinizde nelerden ilham aldınız?
Benim sanat ve hayat ilhamım oldukça paralel. Yakından tanıyanlar da “insan” ile olan ilişkimi bilirler, anlarlar, görürler. İnsan henüz evrim yolculuğunun ortasında olan bir tur. Dünyayı, kendi duygularını, vücudunu, zihnini anlamaya çalışıyor hala. Ben toplumsal ilişkilerden, sosyal kontrastlardan, yoğun, şiddetli duyguların gücünden, bu duyguların birikiminin etkilerinden besleniyorum. Duygusal çalkantıların, aktivasyonların ifadelerimize etkilerini, bu ifadeleri ve hatıraları bazen saklama çabasıyla taktığımız bin bir maskeyi araştırıyorum. Bu nedenle İstanbul ve New York gibi hızlı, kalabalık, kaotik şehirler bana ilham oluyor. Heyecanımı tetikliyor. Hayat heyecanı benim içimde bitmeyen bir aşk gibi. Bir günden alabileceğimiz verimin belki çok azını elde edebiliyoruz. Bazen güneşin ruhu aydınlatışını, ayın ışık sirkülasyonunu unutuveriyor insan. O “şehrin hayhuyu” dedikleri şey benim için bir kutlama. Bu nedenle de “sugar coated chaos” hem biz hem de yaşadığım şehirler için bir metafor.
Fotoğraf: Francois Dischinger
Eserlerinizin diğer sanat çalışmalarından ayrılan özelliklerini nasıl yorumluyorsunuz?
Sanıyorum kullandığım farklı malzemeler, yaptığım boyalar ve duygulara olan yaklaşımım işlerimi farklı kılıyor. Yepyeni malzemelerle deneyler yapmak ve bu materyallerin birbiriyle olan ilişkisi işlerimi ayrıştırıyor. Yakından görünce daha iyi anlaşılan materyal kullanımı bence işlerin en güçlü yanlarından biri haline geliyor. Kullandığım malzemeler arasında yağlı boya dışında toz pigmentler, gıda boyaları, oje, mürekkep de yer alıyor. Ama herkesin duygusal yolculuğu farklı olduğundan, hayatımıza da bir sanatçı performansı gibi bakarsak herkesin eserinin, yolculuğunun farklılık gösterdiğini de hatırlarız.
Manhattan birçok sanatçı ve sanatsevere ev sahipliği yapıyor. New York ArtHouse için yakın zamanda neleri planlıyorsunuz? Workshop’larınızı burada devam ettirme planınız var mı?
Önümüzde üç farklı iş birliği ve farklı şeflerle gerçekleştireceğimiz sanat yemekleri var. Bunlar hem yemek enstalasyonlarını içeriyor hem de daha önce yaptığım sanat yemeklerine paralel olarak menüdeki içeriklerden yaptığım natürel pigmentlerin de masada olduğu, ziyaretçilerin farklı duyularına da hitap ettiği interaktif yemekler. Bunların yanı sıra Sequel ile New York’taki editörler ile gerçekleştireceğimiz -yeni ilgi alanım- gel printing workshop’um var. Çarşamba günleri ise açık stüdyo etkinlikleri yapmaya devam ediyorum.
İdeal çalışma ortamınızı ve ana ilham konunuzu nasıl tanımlarsınız?
Öncelikle yazıyorum. Üretimin büyük bir parçası aslında hikayeyi yazmakta. Bu resimler hikayenin yalnızca farklı bir dille anlatımı. Renk takıntılarımın olduğu farklı dönemler tabii ki bu dili şekillendirebiliyor. Ancak insan ile duygusal akümülasyon ve benim de tam ortasında olduğum kültürel kontrastlar ana ilham konularım. Önceki işlerim bu kadar kişisel değildi, benim hayat yolculuğum belki de kendi duygusal birikimimi ve zihnimdeki çalkantıları paylaşabilmemi sağladı.
Moda ve sanat bütünlüğünü sürdüren bir isimsiniz. Yakın zamanda bir projeniz olacak mı?
Ben yaratıcı iş birliklerine her zaman açık olan ve heyecan duyan bir sanatçıyım. Yaratıcı yaklaşımların ve beyinlerin bir araya gelmesi ortaya çıkan fikirleri daha değerli kılabiliyor. Los Angeles merkezli bir marka ile önümüzde bir moda iş birliği var. Bunların yanı sıra üzerinde çalıştığım farklı tasarım iş birlikleri var ancak henüz paylaşmamın doğru olmadığını düşünüyorum. Öte yandan yeni cam heykeller üzerinde de çalışıyorum. Bir sonraki sergide kırılgan sözcükleri üç boyutlu görebileceksiniz. Bunların dışında da New York’taki bir otel ile de yeni bir iş birliğine adım atıyoruz.