Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Endüstriyel manzaraları belgeleyerek insan eliyle yaratılan tahribatın izini süren Kanadalı fotoğrafçı Edward Burtynsky, Dönüşen Yeryüzü adlı solo sergisiyle 20 Eylül’den itibaren Borusan Contemporary’de.
Kanadalı fotoğrafçı Edward Burtynsky’nin endüstriyel manzaralara mercek tutan fotoğraflarında, doğanın azametini taklit etmeye çalışırken geri dönülemez bir yıkımı tetikleyen insanlığın çaresizliği var. Her şey öyle büyük, öyle derin ya da yüksek ve bazen öyle istikrarlı bir tekrar içinde ki, görsel açıdan etkileniyor, gördüğünüzü güzellikle ilişkilendirmeye çalışıyor, ama aynı zamanda rahatsız olmaktan kendinizi alamıyorsunuz. Tam da Burtynsky’nin yapmak istediği gibi...
Gelecek nesillerin, fotoğraflarında ne görmelerini umut ettiğini sorduğumuzda, “Gezegen tarihinin dönüm noktalarından birine dair dürüst bir kayıt görmelerini umuyorum. Fotoğraflarım, dünyayı ne denli derinden dönüştürdüğümüzün görsel birer kanıtı. Bu görsellerin bir uyarı mı, bir ders mi, yoksa birer anı mı olacağı bugünkü tercihlerimize bağlı. Umudum hem sorumluluk duygusu hissetmeleri hem de direnç gösterebilmeleri için ilham almaları” diye yanıtladı Burtynsky. Bu iki duygu, yani sorumluluk ve direnç sanatçının kariyerine de yön veren kavramlar aslında.
Eser: Edward Burtynsky, Erozyon Kontrol
1955’te Ukrayna göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Kanada’nın St. Catharines kasabasında dünyaya geldi Burtynsky. Babası dâhil neredeyse herkes kasabadaki General Motors fabrikasında çalışıyordu. Bu ilk “endüstriyel” deneyim kendi deyişiyle “dünyayı algılayışını ve bugün onu nasıl gördüğünü” etkiledi: “General Motors fabrikasında makinelerin adeta bir koreografi içerisindeki hareketlerini izlemek bende silinmez izler bıraktı. Hem hayranlık uyandırıcı hem de biraz ürkütücüydü. O erken temas, insan zekasının maddi dünyayı nasıl kökten biçimde dönüştürebileceğini gösterdi. Sanırım bu deneyim, devasa ölçeklerde peyzajları nasıl dönüştürdüğümüze dair ömür boyu sürecek bir merakın tohumlarını attı. Gördüğüm güzelliğin bir bedeli olup olmadığını sorgulamaya başladım.”
11 yaşındayken babasının armağan ettiği fotoğraf makinesi ve karanlık oda malzemeleriyle fotoğrafçılığa ilk adımını attı. Kasabayı ve kasabalıları fotoğraflayarak para biriktirdi, sonra gezilere çıktı. Ryerson Üniversitesi’nde (şimdiki adıyla Toronto Metropolitan University) grafik sanatlar, fotoğrafçılık ve medya eğitimi aldı. “Grafik sanatlar geçmişim” diyor Burtynsky, “biçim, denge ve kompozisyona büyük bir dikkatle yaklaşmamı öğretti. Kaotik ortamların içinde bile yapı, çizgi, desen ve ritim arıyorum. Çalışmalarımın birçoğu temsille soyutluk arasındaki çizgide duruyor; gerçekliği gizlemek için değil onu daha derinlemesine düşünmeye davet etmek için.”
Geleneksel doğa temalarını endüstriyel manzaralarla yeniden yorumladığı fotoğraflarıyla dikkat çekti. Fotoğraflarındaki devasa maden ocakları, petrol sahaları, geri dönüşüm alanları gibi insan eliyle yaratılmış yapılar, büyüleyici bir görsel düzenin yanında çevresel yıkımı gözler önüne seren, endişeli bir gerçeklik algısına kapı aralıyordu: Etkileyici ama aynı zamanda insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki tahribatını sergileyen kareler...
Burtynsky’nin fotoğraf pratiği hem teknik ustalık hem de kavramsal derinlik açısından olağanüstü bir hassasiyetle şekillendi. Hassas optik sistemlere sahip kameralarıyla, çekimlerini genellikle yüksek noktalardan ya da yükseltilmiş platformlardan yaparak sahnenin genişliğini ve geometrik düzenini vurguladı. Dijital çağa geçişte analog film dokusunu taklit eden özel renk profilleriyle donatılmış makineleri tercih etti. Onun için “ölçek” yalnızca fiziksel bir ölçü değil insanın doğayla kurduğu ilişkiyi sorgulayan bir anlatı aracı oldu her zaman.
2005 yılında çevresel sürdürülebilirlik konusundaki etkileyici fotoğraf çalışmaları ve küresel farkındalık yaratma çabaları nedeniyle TED Ödülü aldı. 2006’da “Kanada Nişanı” unvanına layık görüldü. 2020’de Kraliyet Fotoğraf Derneği tarafından Onursal Üyelik ile onurlandırıldı; yakın bir zamanda Uluslararası Fotoğrafçılık Onur Listesi’ne alındı ve 2022 Pollution Probe Ödülü’nün sahibi oldu.
Pek çok çalışması uzun süredir Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda yer alan Edward Burtynsky, 20 Eylül’de Dönüşen Yeryüzü adlı sergisiyle Borusan Contemporary’ye konuk oluyor. Kurumun ünlü fotoğrafçıyla uzun soluklu ilişkisinin ürünü olan ve Marcus Schubert’in küratörlüğünü yaptığı sergi Burtynsky’nin Türkiye’deki ilk büyük solo sergisi. Dönüşen Yeryüzü’nde sergilenen eserler arasında Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu için Türkiye’nin çeşitli yerlerinde toprak erozyonu üzerine odaklanarak çektiği kareler de var. Özellikle Konya ve Tuz Gölü çevresinde çektiği fotoğraflar, insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki uzun vadeli etkilerini gözler önüne seriyor.
Türkiye’deki çalışmalarını Borusan Contemporary’nin özel siparişi sonucunda gerçekleştirmesine karşın bunu önemli bir fırsat olarak gördüğünü belirten Burtynsky’ye, Türkiye coğrafyasının dönüşümün hangi dilini konuştuğunu soruyoruz. “Türkiye güçlü bir jeolojik varlığa ve insan yerleşimi ile dönüşümünün zengin tarihine sahip. Beni cezbeden, kadim manzaralar ile çağdaş değişim arasındaki o gerilimdi. Burada erozyonu fotoğraflamak farklı hissettirdi. Bu, daha çok çıkarımdan ziyade açığa çıkarmayla ilgiliydi; toprağın, geçmişini katman katman ortaya koyma biçimiyle. Arazi, zamanla, iklimle ve medeniyetle şekillenmiş kendine özgü bir ritimle konuşuyordu” diye cevaplıyor.
Yeryüzünün geçirdiği dönüşüme bakılırsa, Burtynsky’nin objektifiyle görünür kıldığı o ritmi anlamaya ve iyileştirmeye çalışmaktan başka bir çaremiz yok.
Kapaktaki Eser: Edward Burtynsky, Kuş Yolları