Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Farklı sanat dallarından Mayıs ayı sergilerini derlediğimiz Vogue Sergi Rehberi yayında. Resim, heykel ve fotoğraf sergileri de dahil olmak üzere öne çıkan güncel sergileri Vogue Türkiye ile keşfedin!
Son birkaç senedir yaz mevsiminin başlamasıyla -başta ve çoğunlukla Bodrum olmak üzere- sıcak kıyılara göç eden galeriler ve sanatsever ahali için İstanbul'da son günler diyebiliriz. Yine de bu durum kentte sıradışı sergiler görmemize engel değil. Üstelik bu ayki sergi rehberi, İstanbul'daki alışageldiğimiz sanat rotalarının dışına çıkmak için de bir fırsat sunuyor.
Nasıl New York, Londra, Milano ve Paris gibi dört moda başkentinin artık tek olmadığını ve dünyanın dört bir yanındaki farklı şehirlerde düzenlenen moda haftaları sayesinde modada merkeziyetsizleşmeyi konuşuyorsak sanat için de böyle bir merkeziyetsizleşmeden konuşabilir miyiz? İstanbul'da kültür sanat mekanları hala Beyoğlu bölgesinde yoğunluğunu sürdürse de bazıları şehrin farklı noktalarını mesken tutarak meraklı bir topluluğu farklı rotalara çekiyorlar. Tıpkı bu ayki sergi rehberinde yer verdiğimiz YUNT gibi. Kâr amacı gütmeyen bir sanat ve etkileşim alanı olarak 2023 yılında Sultanbeyli’de kapılarını açan YUNT, 10 Mayıs itibarıyla İtalyan sanatçı Guido Casaretto’yu ağırlayacak.
Sizi sanat sebebiyle farklı bir rotaya düşürecek olan bir diğer sergi de Taş Mektep'te devam eden fotoğraf sanatçısı Denef Huvaj'ın kişisel sergisi. Bu sergi hem başarılı bir yeniden işlevlendirme projesiyle şehre kazandırılan Taş Mektep'i ziyaret etmek hem de İstanbul'un telaşından Ada'nın sakinliğine sığınmak için harika bir fırsat.
Ayın devamında Sevil Dolmacı Gallery'nin Villa Ipranosyan'daki sergisinde güncel Avrupa ve Amerika sanatını yansıtan sıradışı eserleri inceledikten sonra Abbasağa Parkı'nda soluklanabilir, İstanbul Modern'deki Ömer Uluç sergisini gördükten sonra ise Galata Köprüsü'nden yürüyerek İstanbul'un tadını çıkarabilirsiniz.
Fotoğraf: Dilan Saray
Gördüklerimiz: Küratörlüğünü Avusturyalı sanat tarihçisi, Düsseldorf’taki Kunstakademie’de “sanat ve kamusal alan” profesörü olarak görev yapan ve aynı zamanda Akademie-Galerie’nin direktörlüğünü yürüten Robert Fleck'in yaptığı European and American Art sergisinde Georg Baselitz, Katherine Bradford, Jiri Georg Dokoupil, Ebru Döşekçi, Katharina Fritsch, Katharina Grosse, Erwin Wurm ve Ekrem Yalçındağ'ın eserleri yer alıyor.
Serginin Özü: Fleck’e göre European and American Art sergisi, modernizmin sona ermesinden bu yana sanatta belirleyici ağırlığı olan bir akımın olmadığını, ancak çok iyi sanatın var olduğunu gösteriyor. Adını 20. yüzyılın başında tekstil tüccarlığı yapan Ermeni kökenli İbranosyan ailesinden alan Villa İpranosyan'ın tarihi dokusunda, orijinal hali korunan duvar freskleri ve süslemeleri arasında sergilenen eserler, farklı teknik ve biçimleriyle etkili bir seçki sunuyor.
Jiri Georg Dokoupil'in eserinden detay. Fotoğraf: Dilan Saray
İlginç Detaylar: Çek-Alman ressam Jiri Georg Dokoupil'in geleneksel boyama tekniklerini altüst eden anlayışı bu sergideki eserlerinde de görülüyor. Dokoupil, yağlı boyayı sabun köpüklerine hapsederek onların tuval yüzeyinde patlamasına izin veriyor. Tablo üzerindeki canlı ve dinamik renkler, baloncuğun tuvale temas edip patladığı anda ortaya çıkıyor; böylece sürekli değişen, geçici renk temaları oluşuyor. Bu yolla Dokoupil, imkansız olana meydan okuyor; sabun köpüğünün zirvedeki güzelliğini, zamana sabitleyerek korumak.
Düzenleyen: Sevil Dolmacı Gallery
Tarih: Sergiyi 23 Mayıs'a kadar Pazar ve Pazartesi günleri 10.30 - 18.00 saatleri arasında randevu ile, Salı - Cumartesi ise 10.30 - 18.00 saatleri arasında Villa Ipranosyan'da ziyaret edebilirsiniz.
Kapak fotoğrafındaki eser: Katharina Fritsch, Muschel (rot), 2023.
Gördüklerimiz: İtalyan sanatçı Guido Casaretto’nun Başıboşlar, Gergedanlar ve Yanlış Anlamalar Hakkında başlıklı kişisel sergisi, ziyaretçileri Casaretto’nun mekana yerleştirdiği heykel kalıplarını kullanarak üreteceği bir çift at heykelinin yaratım sürecine tanıklık etmeye davet ediyor.
Serginin Özü: Osmanlı döneminde Venedik ile İstanbul arasında yapılan ticari ilişkilere dair bir dizi araştırmaya rastlaması, Guido Casaretto’yu Osmanlı sultanının Venedik doçesinden hediye olarak tek boynuzlu at talep ettiği olağandışı bir diyaloğun ayrıntılarıyla buluşturmuş. Bu karşılaşmanın ardından tek boynuzlu at imgesinin yarattığı zengin çağrışımların izini süren Casaretto, 19. yüzyılda İtalya’dan Türkiye’ye getirilmiş bronz döküm kalıplarının bir kopyasını YUNT’un sergi mekanına taşıyor. YUNT’un çevresinden topladığı atık malzemeleri at heykellerinin üretiminde kullanmak üzere biriktiren sanatçı, sergi süresine yayılan döküm sürecini izleyicilerin katılımına açarak, bir aradalığın olanaklarını araştıran toplumsal bir zemin oluşturacak.
İlginç Detaylar: Antik dönemlerden günümüze uzanan atlı heykel geleneği, Casaretto’nun tekrar, kopyalama ve çoğaltmaya yönelik jestleriyle sergide yeniden yorumlanıyor. Sanat tarihçisi Agata Polizzi ise YUNT’taki sergiye dair kaleme aldığı metinde, Casaretto’nun Doğu ile Batı arasındaki göçlerin bıraktığı izlere duyduğu ilgiyi sanatçının kökleriyle ilişkilendiriyor; sergiyi ise sanatçının belleğinden süzülen bir “duygusal arkeoloji” olarak tanımlıyor.
Düzenleyen: YUNT
Tarih: 10 Mayıs'ta sanatseverlerle buluşacak olan sergiyi 15 Ağustos'a kadar Çarşamba - Pazar günleri 11.00 - 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Ömer Uluç, 1931–2010, Devrimcinin Portresi, 1968, Özel Koleksiyon
Gördüklerimiz: Ömer Uluç’un (1931–2010) sanatsal yolculuğuna ışık tutan Ufuk Çizgisinden Öteye başlıklı kişisel sergisi, sanatçının pratiğinde öne çıkan farklı ifade biçimlerini çeşitli temalar altında bir araya getirerek üretim tarihi 1960’lardan 2010’a kadar yayılan kapsamlı bir seçkiye yer veriyor. Kağıt üzerine desen ve çizimden tuval üzerine akriliğe, kolajdan heykele birçok disiplinden örnekler barındıran sergide, Uluç’un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği çalışmalar da izleyiciyle buluşuyor.
Serginin Özü: Sergi, insanlık ve evren arasındaki karmaşık ilişkiyi irdeleyerek, döneminin geleneksel sınırlarını aşan sanatçının 300’ün üzerinde yapıtını sunuyor. Ziyaretçileri zaman ve mekan ötesi bir deneyime davet eden sergi, Uluç’un yaratıcı dünyasını keşfe çağırıyor.
İlginç Detaylar: Bu retrospektif sergi, sanatçının vefatının on beşinci yılında, vefatından sonraki en kapsamlı sergisi olma niteliğini taşıyor. Mühendislik eğitimi alan Uluç, resim tutkusu nedeniyle Nuri İyem'den ders alıyor ve 1951’de Nuri İyem öncülüğünde kurulan “Tavanarası Ressamları” olarak adlandırılan grupta yer alıyor. 1965’te Paris ve Londra’da, 1972 - 1973’te ABD ve Meksika’da, 1974 - 1977 arasında Nijerya’da yaşayan Uluç, çeşitli coğrafyalarda yaşaması ve bu seyahatlerinin de etkisiyle, keskin bir ironi ve mizah anlayışıyla insanlar, hayvanlar ve doğadışı varlıklardan oluşan bir canlılar albümü yaratıyor. Sergi de sanatçının Afrika dönemindeki işleriyle açılıyor.
Düzenleyen: İstanbul Modern
Tarih: Sergiyi 12 Aralık'a kadar Salı - Pazar günleri 10.00 - 18.00, Cuma günleri ise 10.00 - 20.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Gördüklerimiz: Üretimlerinde aidiyet ve kimlik konularına ağırlık veren fotoğraf sanatçısı Denef Huvaj’ın Dışarısı Büyüyor başlıklı sergisi, modern şehirlerin telaş ve tüketimle yüklü ritmine karşı bir durup düşünme ve yavaşlama çağrısı.
Serginin Özü: Fotoğraflarında yürüme yolları üzerinden bir keşfe çıkan Denef Huvaj, modern şehir sakinlerinin kaçış noktası olarak gördüğü Ada’nın dinginliğinde ve Taş Mektep’in sessiz sakinliğinde kurulu sergiyle adımlarıyla mekanı hisseden, zamana dokunan, insanca bir ritim arayan herkesi bu telaşsız yolculuğun bir parçası olmaya davet ediyor.
Taş Mektep
İlginç Detaylar: Büyükada Kadıyoran Caddesi’nde 19. yüzyılın ikinci yarısında, dönemin Rum Ortodoks Patriği Sofronios tarafından inşa ettirilen Taş Mektep, patrik tarafından uzun süre yazlık konut olarak kullanılmış. 1922’de İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak Büyükada’nın ilk resmi Türk okulunun buraya taşınmasıyla Köprülü Mehmed Paşa Numune Mektebi adıyla hizmet vermeye başlamış. 1967’ye dek Büyükada İlkokulu; bu tarihten itibaren ise Büyükada Ortaokulu olarak Büyükadalı öğrencilere hizmet vermeyi sürdürmüş. 1978-79 öğretim yılında geçirdiği yangın tehlikesi yüzünden boşaltılan yapı, 2021 yılında verilen restorasyon kararına kadar kullanılmamış. Bu sergi, başarılı bir yeniden işlevlendirme projesi sonucunda ziyarete açılan Taş Mektep'i ziyaret etmek için güzel bir fırsat olabilir.
Düzenleyen: İBB Miras ve İBB Kültür
Tarih: Sergiyi Büyükada Taş Mektep'te 7 Eylül'e kadar Pazartesi hariç her gün 09.00 - 18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.