Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dünyadaki diğer örnekleri gibi iki senede bir gerçekleşen İstanbul Bienali, pandemi sebebiyle ertelenmek zorunda kaldığından, üç senelik bir aradan sonra bu sene tekrar global sanat rotasındaki yerini alıyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından organize edilen İstanbul Bienali’nin 17. edisyonu, 13 Eylül’den itibaren başlayacak ön gösterimlerin ardından 17 Eylül’de halka açılacak. İstanbul Bienali süresince 500’ün üzerinde katılımcının projeleri şehirde 50’nin üzerinde mekana yayılırken, sergilenecek işler kadar bu işlerin sergileneceği mekanlar da ilgi çekecek.
İstanbul Bienali’nin bu seneki küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, sanatçıların eserlerini sergilemek kadar, onların üretim süreçlerini görünür hâle getirmeyi önemsiyorlar. Fikirlerin ilk oluşumlarından, etkileşimle ve zamanla nasıl evrildiklerine kadar, izleyiciyi sanatçıların üretim yolculuklarının farklı aşamalarını gözlemlemeye davet ediyorlar. Pandemi döneminde yaşanan kapanma sürecinin ardından, bu projelerin yeniden bir buluşma, diyalog, keşif ve tartışma için fırsat niteliğinde olacağını vurguluyorlar.
17. İstanbul Bienali’nin küratör metninde şu şiirsel anlatım yer alıyor: “Bu bienal tatlı, olgun meyvelerle kaplı ulu bir ağaç olmak yerine kuşların uçuşundan, bir zamanların bereketli denizlerinden, yerküreyi yavaşça yenileyen ve besleyen kimyadan bir şeyler öğrenme arayışında. Belki bu bienal büyük bir toplanma ya da tek bir zaman ve mekanda yapılan planlı bir buluşma değil; bir dağılma, gözden uzak bir mayalanmadır. İplikleri bir araya gelir, çoğalır, ayrılır, gürültülü bir zirveye ya da nihai bir düğüme ulaşmadan yer yer kesişir. Bırakın bu bienal de kompost olsun. Vaktinden önce başlayabilsin, bittikten çok sonra da devam edebilsin.”
17. İstanbul Bienali, sanat anlayışının çerçevesini geniş çizmek, diğer bilim dallarıyla diyaloğu sıkı tutmak açısından oldukça iddialı. Bu bienalde sanatçıların yanı sıra düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen ve daha pek çok başka alandan uzman isimlerin katılımıyla yürütülen projeler yer alıyor. Bienal izleyicileri, şiir okumalarından dergi tanıtımlarına, festivallerden film gösterimleri ve podcast kayıtlarına, spekülatif yayınların özel sayılarından bahçe gezintilerine, hikaye anlatımlarından toplumsal araştırmalara, protesto gösterilerinden kukla gösterilerine pek çok farklı projeyle karşılaşacak. Başka bir deyişle, 17. İstanbul Bienali bir sergiden daha çok büyük çapta bir kamusal program olarak tecrübe edilebilecek. Etkileşim ve üretim süreci odaklı bir bienal tasarlayan küratöryel ekip, bienal izleyicisini İstanbul’un farklı köşelerinden alışılagelmişin dışındaki mekanlara da taşıyacak.
Bienal’in bu seneki mekanlarının arasında en heyecanla bekleneni şüphesiz on yıldan fazla süredir restorasyonda olan Mimar Sinan’ın Çinili Hamam’ı. 2023’te halka açılması planlanan müze-hamam, 17. İstanbul Bienali sırasında geçici bir süreliğine ziyaret edilebilecek. Duvarlarındaki tarihi İznik çinilerin bir bölümü 18. yüzyılda bölgede yaşanan depremler ve yangınlar sonrasında tahrip olmuş ve kısmen yurtdışına kaçırılmış olsa da, geriye kalan çiniler hamamı süslemeye devam ediyor.
Bienal vesilesiyle ziyaret edebileceğimiz bir başka tarihi yapı da Hasanpaşa Gazhanesi. 19. yüzyılın sonunda şehrin sokaklarının aydınlatılması için açılan birçok gazhaneden biri olan Hasanpaşa Gazhanesi, havagazına talebin bitmesiyle 1993’te kapandı. Mahallelilerin yoğun taleplerinin sonucunda ise yirmi dört saat açık bir çalışma ve etkinlik alanı olarak geçen sene Müze Gazhane adıyla tekrar halka kazandırıldı.
Peki, İstanbul’da bir tıbbi bitkiler bahçesi olduğunu biliyor muydunuz? Modern tıp ile çeşitli şifa geleneklerinin kesişiminde yer alan Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, biri müzikal olmak üzere iki sanat işine ev sahipliği yapacak.
Süreç odaklı bu bienalde performans sanatı da tabii ki odak noktası. Bu alanda Türkiye’de öncü olan Performistanbul’un Galata’daki tarihi binası da bu senenin bienal mekanları arasında yer alıyor.
Ayrıca, bir hat ve cilt atölyesi, yirmi yılı aşkın süredir kullanılmayan bir Rum okulu ve Taksim Meydanı’nın altındaki metro tüneli de ilk kez bienal kapsamında sergi mekanı olarak kullanılacak. Bunlara ek olarak şehrin dört bir yanında sayıları 50’yi aşan kitapçı, sahaf, hastane, huzurevi, kafe ve metro durakları da bienal vesilesiyle sanatseverlerin rotasına dahil olacak.
Bienal’in sergi ve proje mekanları, Koç Holding’in desteğiyle, 20 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. 17. İstanbul Bienali’ne duvarlara asılı resimler görmek beklentisiyle değil de katılımcılarla diyaloğa hazır, yeniliğe açık bir tutumla gitmekte yarar var.