Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Şu sıralar PİLEVNELİ Yalıkavak'taki “The Beauty of the Other” kişisel sergisiyle gündemimizde olan Arik Levy, hem heykelleriyle izleyicisini yeniden düşünmeye davet eden bir sanatçı hem de işlevsel tasarımlarıyla Red Dot Ödülü gibi prestijli ödüllere layık görülen bir endüstriyel tasarımcı.
Multidisipliner çalışan Arik Levy ile güncel sergisini ve sanat ile tasarım arasındaki ilişkiyi konuştuk. Kendisini pozitivist olarak tanımlayan Levy, sanat ve tasarımın farklı duygusal, entelektüel ve yaratıcı süreçlerden gelseler de ozmoz yoluyla birleştiğini düşünüyor ve farklı diyaloglara alan açmak, buna vesile olmak istiyor.
Endüstriyel tasarımdan iç mimari ve heykele kadar geniş bir yelpazede üreten multidisipliner bir sanatçısınız. Bu farklı alanlarda üretime nasıl başladınız ve bu alanlar birbirini nasıl etkiliyor?
15 yaşındayken Keith Haring, Andy Warhol, Picasso ve Calder gibi sanatçıların yanı sıra Hint ve Japon sanatları ve el sanatlarından etkilenerek resim yapmaya başladım. İlk grup sergisine katılımım 1986 yılında Tel Aviv'de oldu, o zamanlar yerel süperstarlar arasında en genç sanatçı bendim. Tutkumdan vazgeçmeden hayatta kalmak ve para kazanmak için sörf tahtaları boyamaya başladım ve airbrush tekniklerinde ustalaştım, yaklaşık 1.200 tahta boyadım. Bu deneyim, 1.200 boyalı tuvalim olmasına eşdeğerdi. Bunun yanında, günlük yaşam için nesneler ve fonksiyonel eşyalar yaratmaya başladım; bugün tasarım olarak adlandırdığımız şeyleri pratik ediyordum. O zamanlar, grafik tasarımdan ürünlere ve objelere kadar her şey elle çizilip yapılıyordu. Tasarım, sanatımdaki sponsor haline geldi, çünkü yalnızca sanattan geçinmek zor bir işti. Sanat ve tasarım farklı duygusal, entelektüel ve yaratıcı süreçlerden gelseler de bazen ozmoz yoluyla birleşirler.
PİLEVNELİ Yalıkavak'taki The Beauty of the Other serginiz, “öteki” kavramını estetik, sosyolojik ve kişisel perspektiflerden yeniden değerlendirmeye davet ediyor. Bu konsepti düşünmenize neden olan faktörler nelerdir?
Toplumun ve dünyanın durumu, insan ilişkileri ve sosyal ağlar aracılığıyla manipülasyon bu konsept üzerine düşünmemi etkiledi. İnsanlara inanıyor ve onları seviyorum. Hepimizin içinde olduğu gibi tüm nesnelerde ve doğada da güzellik var. Amacım, insanların olaylara farklı açılardan bakmalarına, diyalog başlatmalarına ve hislerini serbest bırakmalarına olanak tanıyan bir platform sağlamak. Hayatımızın unsurlarını yan yana getirerek onların karşıtlarını araştırmak. Pozitivist biriyim ve paylaşmayı seviyorum. Farklı eserlerim denge getiriyor ve insanların iç sesleriyle bağlantı kurmalarını sağlıyor.
Bu sergi için özel olarak hangi malzemeleri neden seçtiniz?
Bu sergide ilk kez yeni işlerimi sergiledim. Son eserlerim alçı taşı, ki ışıkla güzelliğini ve parlaklığını ortaya çıkaran muhteşem bir taş, kullanılarak yapıldı. Bronz da kullanılarak doku ve anlam katıldı. Malzemeler, fikirlerin taşıyıcısı olarak işlev görür ve varlıklarıyla anlam kazanırlar.
Serginizle ilgili paralel okumalar yapmak isteyen sanatseverlere önerileriniz var mı?
Evet, Irvin Yalom’un kitapları mükemmel. Ayrıca insanları gözlemlemek, duyguları okumak ve doğayla bağ kurmak, sergiyle etkileşimde bulunmanın integral parçalarıdır diyebilirim.
Heykel çalışmalarınızın mekanla olan ilişkisini düşündüğünüzde, eserlerin galeride (dört duvar içinde) sergilenmesi ile kamusal alanlarda sergilenmesi arasında duygusal bir etki farkı görüyor musunuz? Sizce sergileme alanına bağlı olarak eser ile izleyici arasında farklı diyaloglar ortaya çıkıyor mu?
Mekan, eser ile izleyici arasındaki diyaloğu gerçekten etkiliyor. Her mekanın kendi enerjisi ve katmanları vardır. Galeri alanları, eserin doğal bir ortamda var olması için kontrol edilen bir ortam sağlar. İzleyiciler için ilk temas noktasıdır. Buna karşılık, açık alanlar, heykel parkım gibi, eserlerin değişen ışık koşulları, doğanın hareketleri ve diğer unsurlarla etkileşime girmesine izin verir. Bu entegrasyon, çevre ile dinamik bir diyalog yaratır.
Endüstriyel tasarımlarınızda form ve işlev arasındaki dengeyi nasıl sağladığınızı düşünüyorsunuz? Sanat nerede biter ve işlevsellik nerede başlar? Bu konuda endüstriyel tasarımda zorluklar yaşıyor musunuz?
Form her zaman sanat anlamına gelmez ve işlev de her zaman tasarım anlamına gelmez. Güzellik, işlevsel bir unsur olabilir, bu da bir heykelin eğer neşe veya ilgi uyandırıyorsa işlevsel olmasını sağlar. Tasarım yaparken, özgürlük sunan sanatsal düşünceler ve kavramlar ekliyorum ve tam tersi olarak, sanata tasarım bilgisini entegre ediyorum. Sanat, tasarıma bir yaratıcılık ve keşif katmanı ekleyerek onu zenginleştirir.
Çalışma rutininizi de merak ediyorum. Sanat eserleriniz ve proje bazlı işlerinizde nasıl ilerliyorsunuz?
Kesin bir rutin veya tekrarlayan bir döngü izlemiyorum. Paris'te asistanlarımla birlikte çalıştığım bir stüdyom var ve yaşadığım ve çalıştığım Saint Paul de Vence'de başka bir stüdyom var. Günlerim karşılaşmalar, heyecan ve yoğun çalışmayla dolu. Aynı anda birden fazla projede çalışıyorum, doğada vakit geçiriyor, ağaçlara bakıyor ve yaratıyorum. Sürekli olarak bir duygu, yaratıcılık, doğa ve aile matrisine dalmış durumdayım; burada tüm unsurlar etkileşimde bulunuyor.
Nelerden ilham alıyorsunuz?
İlham, etkileşimde bulunduğum her şeyden, kendimden, ailemden, duygulardan, meslektaşlardan, tanıştığım insanlardan, doğanın tüm biçimlerinden, elementlerin enerjisinden, malzemelerden, metinlerden, kuşlardan ve çoğu zaman gözlerim kapalıyken gelir. Görmeden önce hissediyorum, kalbimle düşünüyorum ve beynimle hissediyorum.
Şu anda neler üzerinde çalışıyorsunuz? Yaklaşan sergiler ya da projeler var mı?
22 Ağustos'ta Saint Paul de Vence'de bir sergi açacağım, parkta ve stüdyoda yeni eserler sergilenecek. Eylül ayında ise Berlin'de sanatçı ve fotoğrafçı Tom Fecht ile ortak bir projem var. Daha fazla proje ise yolda.
Son olarak, genç sanatçılar ve endüstriyel tasarımcılar için tavsiyeleriniz neler?
A. Hayallerinize inanın.
B. Çalışmayı asla bırakmayın.
C. Kendinizi dinleyin, başkalarını değil.
Arik Levy’nin “The Beauty of the Other” adlı kişisel sergisini PİLEVNELİ Yalıkavak'ta 8 Eylül 2024 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.