Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tıkırtısıyla kendini uzaktan belli eden, giyenin içindeki dişiliğini ortaya çıkaran topuklu ayakkabılar, günümüzde belki de hiç olmadığı kadar yüksek. Elbiselerimizi yerdeki tozlardan korumak için icat edilen topuklu ayakkabılar yavaş yavaş işlevsellik görevini görselliğe bırakırken hızla zirveye yükselen topuklar, beraberinde hızlı düşüşü mü getiriyor?
Yaklaşık bin yıldır hayatımızda olduğu tahmin edilen topuklu ayakkabılar bu süre zarfında bir hayli şekil değiştirdi. Şimdilerde feminenliğin sembolü olsalar da birkaç yüzyıl önceye kadar erkekler tarafından giyilen, maskülenliğin sembolü olarak görülen aksesuarlardı. Erkekler için statü, refah ve stil göstergesi olarak kullanılan topuklular, günümüzde cinsiyetsiz bir kimliğe bürünerek, cinsiyet kalıplarını yıkan aksesuarlardan.
Bu anlamı ve etkisi güçlü aksesuarın geçmişine kısaca bakarsak, dönemin giyim trendleri ve sosyoekonomik durumuyla şekil değiştirdiğini görebiliyoruz. Geçtiğimiz yüzyılın başında rahatlık ön planda olduğundan ötürü topuklar kısaldı ama sonrasında 1930’larda kısalan etekler, aynı günümüzde olduğu gibi, beraberinde yüksek topuklulara talebi getirdi. İkinci Dünya Savaşı’nda ise lüks ürünlere erişim azalıp ekonomik bilinmezlik artarken risk almaktan kaçınan birçok modasever sade, kullanılışı, zamansız kısa topuklara yöneldi. 1950’lerde Christian Dior’un stiletto modelini yaratmasıyla beraber topuklu ayakkabılara yepyeni bir dönem geldi. İnce ve yüksek topuklarıyla stilettolar, şu an topuklu ayakkabı denince ilk akla gelenlerden.
1970’lerde mini eteklerin tekrar diz üstüne yükselmesiyle topuklar da yükselirken yürüyüş rahatlığı için tasarlanan platformlu topuklular, en çok aranan modellerden oldu. Grunge stilin yükselişe geçtiği 1980’lerde kadınsı topuklular yerini spor ayakkabılara ve botlara bıraktı ama ilerleyen dönemlerde topukların yükselip inme trendi devam etti. Topuklar yükseldi, inceldi, alçaldı veya platform eklendi, ama tek bir şey hiç değişmedi: topuklu ayakkabının giyen kişi üzerindeki fiziksel ve duygusal etkisi. Belirginleşmiş fiziksel hatlar, getirdiği özgüven ve ayakta güzel duruşuyla modeli ne olursa olsun topuklu ayakkabılar gardıroplarımızın vazgeçilmez bir parçası hâline geldi.
Her gülün dikeni olduğu gibi, topukluların da beraberinde getirdiği sorunlar var. Bu özgüven takviyesi niteliğinde aksesuarlarla yürümek her zaman o kadar kolay olmayabiliyor. Ayakkabının kalıbı ve kalitesi büyük önem taşısa da, topuklar yükseldikçe içinde yürümenin zorluğu haliyle artıyor. Topuk ile ayak tabanı arasındaki fark ne kadar fazlaysa, ayağın formu o kadar bozuluyor ve yürümek o kadar zorlaşıyor. Parmak ucunda yürümeye mahkum kalan ayaklar bazen yara oluyor, bazen ise burkuluyor. Platformu yükseltmek gibi hilelerle topuklular daha yürünebilir hale gelse de birçok kişi hâlâ topuklu ayakkabıyla dışarı çıkarken yanında yedek ayakkabı taşımaya devam ediyor.
PLATFORM AYAKKABILAR
Pandeminin üzerimizdeki etkisinin azalması ve sokağa özgürce çıkabilmemizin etkisiyle son iki yıldır ayağımıza yapışan spor ayakkabılardan çok daha eğlenceli ve cesur yüksek topuklara geçmek istememiz işten değil. Y2K trendinin geri dönüşüyle yüksek topuklar platforma eklenirken ortaya “platform ayakkabı”, Vogue Türkiye moda direktörü Ceylan Atınç’ın deyimiyle “killer shoes” trendi çıkıyor. Balmain, Rick Owens, Versace, Valentino ve Fendi’nin arasında bulunduğu birçok büyük tasarımcı markası, ayakkabı modellerini milimetrelerce yükseltiyor. Lyst Index’e göre bu yılın ilk dört ayının en çok aranan sekizinci ürünü olan Valentino platform topukların yüksekliği 180 milimetreye kadar çıkıyor.
Sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan bu model, ünlü isimler tarafından da tercih ediliyor. Bir dönem Alexander McQueen tasarımı platform topukluları ile çok konuşulan Lady Gaga’yı şimdilerde giydikleri platformlarla Beyoncé, Hadid kardeşler ve Conan Gray gibi isimler takip ediyor. Atınç ile konuştuğumuzda bu ayakkabıların sadece influencerları ve ünlüleri değil, sokak modasını da ele geçirdiğini anlatıyor bize.
Google Trends’e göre son birkaç sezondur defilelerde sık sık gördüğümüz bu modelin Google aramaları 2020’den beri neredeyse iki kat arttı. Ama TikTok’ta 233 milyon kez aranan bu yüksek topuklar, platform hilesini kullansa da onların üzerinde yürümek pek de kolay değil.
Geçtiğimiz ay 2023 İlkbahar/Yaz koleksiyonlarında da sıkça karşılaştığımız bu devasa topuklar, çeşitli dergilerde ve sosyal medyada, kullanılabilirlikten çıktıklarıyla ilgili hayli eleştiri aldı. Fendi’nin geçtiğimiz ay Milano’da sergilediği defilesinde modellerin ayakkabılarını elinde taşıdığı izleyenlerin dikkatini çekerken bunun sebebinin sunumun bir parçası olduğu değil, modellerin yürümekte zorlandığı için olduğu ortaya çıkınca pek çok kişi tepki gösterdi. Ama en büyük ses getiren, Valentino defilesi oldu.
Özellikle Pantone ile ortaklaşa çıkardığı “Valentino Pembesi” tonuyla son sezonların en çok aranan markalarından Valentino defilesi yine çok konuşuldu, ama bu sefer tasarladığı muhteşem giysilerle değil. Defileyi izleyenlerin sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla milyonlarca görüntülenme alan videolarda birçok modelin podyumda yolunu karıştırmasının yanı sıra ayakkabılarıyla yürürken ne kadar zorlandıkları da dikkat çekti. Ayakkabısının tekini yarı yolda bırakıp tek ayakkabı ile yürümek zorunda kalan modellerden, merdivenlerden inmekte zorlananlara…
İzleyiciler modellerin yarı yolda zorlanıp -belki de kariyerlerini riske atarak- ayakkabılarını çıkarmasını hayretle seyrederken, bunun kasten yapılmış bir şov mu yoksa gerçek bir skandal mı olduğunu anlamadı. Marka tarafından yapılan açıklamada modellere farklı ayakkabı seçenekleri sunulduğu belirtilse de eleştiriler kesilmedi. Özellikle bir model, savrularak yürümesi ve az kalsın bir izleyiciye çarpmasıyla sosyal medyada viral olarak markaya yapılan eleştirilerin odağı oldu. Birçok kişi ne olduğunu anlamaya çalışırken tasarımcı ve blogger Aimee Song tarafından paylaşılan bir TikTok videosunda modelin ayakkabısının kendisine küçük geldiğini ve defilenin ortasında ayakkabılarını çıkararak podyumu tamamladığını gördüklerinde herkesin aklında bir soru kaldı: Üzerlerinde dengede yürüyemiyorsak özgüven vaat eden bu ayakkabılar bize nasıl özgüven getirsin?
Yüzyıllardır hayatımızda olan topuklu ayakkabılar fiziksel ve duygusal olarak bizi yükseltse de topuklar fazla yükseldiğinde ayakkabının asıl amacı olan içinde rahatça yürüyebilmek, arka planda kalabiliyor. Güzellik için biraz acı çekmek senelerdir kabullendiğimiz bir paradoks olsa da, dayatılanı kabul etmek yerine kendi doğrularını yapmayı tercih eden yeni nesil, “güzellik” uğruna zirveden düşme riskini göze alabilecek mi?