Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
McKinsey’nin 2021 yılı araştırmasına göre modada sezonlar yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Yıllardır “Kışın beyaz giyilmez, yazın siyah giyilmez” derken kendimizi mevsimlerin birbirine girdiği, mevsimsel moda algılarının teker teker üstünün çizildiği yıllarda bulduk. Kuralların yıkıldığı günümüz moda dünyasında “yazlık” ve “kışlık” kavramları siliniyor. Yazlık elbiselerinizi soğuk kış aylarında dolaba kaldırmadan önce bu yazıyı bir okuyun.
Milano’ya ilk taşındığımda yaz mevsiminde kısa elbiselerin ve şortların altına deri botlar giyilmesine çok şaşırmıştım. Benim bildiğim kadarıyla deri botların zamanı kıştır. Zamanla anladım ki modadaki birçok kural gibi bu da sonradan konmuş bir kuraldı. İşin aslı, hava durumu uygun olduğu sürece, hangi kıyafetin ne zaman giyileceğinin kuralı olmazdı.
Moda, sezonlar üzerine kurulmuş bir sektör. Bu ne demek? Yani, bütün moda sektörü sezonları baz alarak işliyor. Trendler sezonlara göre oluşturuluyor; tasarımlar, satın alımlar ve üretimler hep sezonları takip ediyor. Peki, bu hep böyle miydi? Hayır! Birçok şey gibi, moda sektörünün işleyişi de sanayi devriminden sonra değişti. Dünyanın gidişatını değiştiren sanayi devriminden önce pratiklik ön plandaydı; hava soğuyunca kalın giysiler giyilirken, ısınınca inceleri giyilirdi. Yani, sıcak gelmediği sürece yazın kısa elbisenizin altına deri bot giymeniz tamamen normal karşılanırdı. Sanayi devriminden sonra ise büyük miktarlarda üretim yapmak mümkün ve hayli kârlı olunca işin seyri değişti. Sezonlar ve trendler ortaya çıktı. Böylece geçen kış giydiğimiz kapüşonlunun bu yaz da giyilmesinin uygun görülmediği bir sistem kuruldu.
İcat edilen moda sezonlarıyla markalar üç ayda bir ürettikleri yeni ürünleri tüketicilere sunarken, eski sezondan ürünler giymenin çağ dışı olduğu algısını dayattı. Kullanılan kumaşlar ve tasarlanan modeller havanın ısısıyla ilişkili olsa da bazı renklere ve desenlere de sezonluk roller verildi. Aslında ekose deseni, ısı verme özelliği olmamasına karşın neden kışlık bir desen olarak kullanılır? Çok basit, tüketicilerin desenden sıkılmaması için. Kışın birkaç ay kullanılan bu desenin yerine “yazlık desenler” yani pötikare, çiçek gibi desenler geliyor ve bir sonraki kış sezonunda minik değişikliklerle ekose tekrar karşımıza çıkıyor. Her sezon yapılan yeniliklerle moda dünyası heyecanını korusa da iş bazen çığırından çıkabiliyor.
Fotoğraf: Alaisdair McLellan, Moda Editörü: Kate Phelan
Belirlenen en eski sezonlardan olan İlkbahar/Yaz ve Sonbahar/Kış sezonlarına, başta Resort ve Pre-Fall olmak üzere birçok yeni sezon eklenince, bu sezonlar arasındaki keskin çizgiler de bulanıklaşıyor. Beymen İthal Kadın Markalar Satın Alma ve Ürün Direktörü Seblağ Refiğ Devidas’a sezonsallığın gidişatını sorduğumuzda bize artık mevsimlerin değil, trendlerin yön değiştirmesine önayak olan, takvimsel bir farklılaşma olduğunu söylüyor. Tüketicilerine neredeyse her hafta yeni bir koleksiyon sunan hızlı moda markalarının etkisiyle alışılagelmiş birkaç sezonluk sistem çoğunluğa artık yeterli gelmiyor. Asos ve Trendyol gibi internet siteleri, neredeyse her gün sistemlerine yeni modeller ekleyerek sezonlara dayalı moda fikrinin tahtını sarsmaya başladı. Avrupa Parlamentosu’nun raporuna göre eskiden yılda iki koleksiyon sunulurken bu sayı 2000 yılından bu yana yılda 24’e yükseldi.
Ekonominin en basit denklemini düşünün: Arz arttıkça talep azalır. Ama burada unutulan bir şey var. Eğer doğru pazarlama yapılabilirse, talep arzla birlikte yükselebilir, aynı hızlı moda dünyasında olduğu gibi. Sosyal medya, influencer’lar gibi araçların yardımıyla her gün yeni bir trend ortaya çıkaran ve bizi bu trendleri takip etmek zorunda hissettiren hızlı moda markaları yeni ürün çıkardıkça, talep de artıyor. Klasik moda sisteminde Şubat ayında defilelerle dış dünyaya tanıtılan ürünlerin siparişi, üretimi ve dağıtımı derken, raflara ulaşması aylar alıyor. Hızlı moda markalarında bir tasarımın yapılması ile raflara ulaşması arasındaki süre giderek kısalırken, kim defilesini Şubat ayında izlediği ürünlerin raflara ulaşmasını aylarca bekler ki?
Konu sadece hızlı moda markalarıyla ilgili de değil. Tüketicilerin, gördükleri ürünlere daha hızlı sahip olma isteğinin her geçen gün artmasıyla lüks markalar da tedarik hızlarını artırdı. 2016 yılında Burberry’nin sunduğu “See Now, Buy Now” (Şimdi Gör, Şimdi Satın Al) özelliği, adeta bir devrim yarattı. Online alışveriş sitesi MyTheresa’nın Kadın ve Çocuk satın alma müdür yardımcısı Tiffany Hsu, sosyal medyanın ve online alışverişin tüketiciler üzerindeki etkisine değiniyor: ‘’Hepimiz defilede gördüğümüz kıyafetleri bir an önce gardıroplarımızda görmek istiyoruz, sosyal medya ve online alışveriş de bunu tetikliyor.’’
Sezonların moda dünyasında giderek anlamını yitirmesinin tek sebebi hızlanan tedarik döngüsü değil. Yüzyıllardır Avrupa ve Amerika’nın domine ettiği lüks sektöründe dünyanın geri kalanının söz hakkının artması da buna bir etken. Avrupa ve Amerika’nın bulunduğu Kuzey Yarımküre merkezli kurulan moda sistemi, uzun yıllar boyunca diğer yarısını görmezden geldi. Tüm dünyada İlkbahar/Yaz koleksiyonunu satışa çıkaran markalar, dünyanın büyük bir bölümünün o dönemde kışı yaşadığını umursamadı. Ama artık işler değişti. Mordor Intelligence’ın raporuna göre Orta Doğu ve Afrika’nın lüks marketinin değerinin 2022 - 2027 yılları arasında yüzde 8,5 artması bekleniyor. Statista’nın belirttiğine göre ise sadece Orta Doğu’nun bu yılki değeri 2 milyon 695 bin dolar. Orta Doğu, Avustralya ve Güney Asya’nın moda ve lüks sektöründe söz hakkı arttıkça, sadece bir yarımküreyi kapsayan sezonlar anlamını yitirmeye başladı.
Geçtiğimiz son iki yılda hayatımızı bir daha eski hâline gelmeyecek şekilde değiştiren pandemi ve beraberinde gelen kapanmaların, moda sektörüne de büyük etkileri oldu. Eve hapsolduğumuz günlerde alışveriş alışkanlıklarımızı sorgularken birçoğumuz bilinçsiz alışveriş yaptığımızı anladık. Sezonlar, trendler gibi her birkaç ayda, hatta haftada, kendini yenileyen pazarlama tekniklerinin farkına vardık. Hem ekonomik olarak yaşanan gerileme hem de evde geçirdiğimiz vakit bizi daha uzun vadeli ve daha sık giyebileceğimiz sade ve kullanışlı kıyafetlere iterken, sezonun ekose trendinin pek de anlamı kalmadı.
Bunun yanı sıra, her şeyin online dünyaya aktarıldığı dönemde telefonlarımıza bağlılığımız da hayli arttı. Her şeyin bir tık uzağımızda olduğu online dünyada Instagram üzerinde gördüğümüz bir eteği almak yaklaşık beş dakika sürerken, o eteğin bize ulaşması ise bir veya iki gün gibi bir süreye düştü. Bu hız da bizim bir şeyi elde etmek için beklemeye gönüllü olduğumuz süreyi azalttı.
Şimdilerde bütün sektörlerdeki gidişatı belirleyen küresel ısınma ve etkilerini azaltabilmek için atılan sürdürülebilirlik adımları da sezonların yavaş yavaş ortadan kalkmasında büyük bir etken. Artık bildiğimiz yazları sıcak, kışları soğuk olan iklimler geride kaldı. Birçok ülkede görülen beklenmeyen ani hava değişiklikleri bizi her hava durumuna hazır olmaya sürüklüyor. Beklenmedik hava durumları, seller, her sene haberlerde görmekten sıkıldığımız “Son 40 yılın en sıcak yazı” manşetleri... Mart ayında gelen sıcak hava dalgaları, yazın sağanaklar... Bu yazıyı yazdığım Temmuz akşamının güneşli bir havadan sağanak doluya dönmesi, bizi uyarır nitelikte. Gittikçe değişen ve allak bullak olan iklimler nedeniyle yazın dayanılmaz sıcaklarda keten kıyafetlere de ihtiyaç duyuyoruz, çıkan ani sağanaklardan korunmak için deri botlara da. Sezonlar anlamını yitirirken, sezonluk giysilerin de anlamı olması beklenemez.
Mevsimlerin korkutucu bir hızla değiştiği bu istikamette, yolumuzu değiştirmek için sezonlara bağlı moda sistemine karşı çıkanlar da var. Devidas da sezonsallığın yanına sezonsuzluğun eklendiğinden bahsediyor. Her hafta yeni bir koleksiyon sunan hızlı moda markalarının aksine sezon konseptini ortadan kaldıran “sezonsuz” markalar, ara ara, gerektikçe koleksiyon “drop” eden, yani küçük koleksiyonlar yayınlayan markalar ve kendi kurallarını yazan daha nice marka… Son yılların yükselen markası Pyer Moss, yılda sadece bir koleksiyon çıkaracağını açıklarken, ASKET ise sadece özenle geliştirdikleri kalıcı birkaç basic parça içeren kapsül koleksiyon çıkarıyor. Mevsimsel sezonların alternatiflerini sorduğumuzda, sezonların ortadan kaybolmayacağına, ancak tüketicilere daha hızlı ulaşan “Pre” koleksiyonların öneminin gittikçe artacağına inandığını söylüyor Hsu. Daha hızlı raflara ulaşan “Pre” koleksiyonların, MyTheresa koleksiyonunun büyük bir kısmını oluşturduğunu da ekliyor.
Modanın hem hiç olmadığı kadar hızlı hem de hiç olmadığı kadar yavaş olduğu günümüzde, sezonlar sadece klişe bir kalıp hâline dönüyor. Gerek değişen alışveriş alışkanlıklarımız, gerek beklentilerimiz, gerekse önceliklerimizin değiştiği bugünlerde yüzyıl öncesinin kurallarına uymayı bırakıyor ve kendi kurallarımızı koyuyoruz. Çoğu marka şimdiden değişim yoluna girdi, çağa ayak uydurmayanlar ise geri kalma tehlikesinde. Çünkü her sektörde olduğu gibi modada da devir değişiyor ve geride kalanları affetmiyor.