Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Fransız kadınlarının 'zahmetsiz şıklık' olarak tanımladığı 80/20 moda kuralı, stilin dengeli formülünü oluşturuyor.
Moda sadece giyinmekten ibaret değil; kendini ifade etmenin, dünyaya kim olduğunu anlatmanın sessiz ama etkili bir yolu. Her sezon değişen trendler, bitmek bilmeyen olmazsa olmaz listeleri ve anlık heveslerle yapılan alışverişler yüzünden dolaplarımız giderek doluyor. Yine de çoğu zaman “giyecek bir şeyim yok” diye düşündüğümüz oluyor. Çünkü asıl mesele, kıyafetlerin sayısında değil; onların bir hikaye anlatıp anlatmadığında yatıyor. Günümüzün hızlı tüketim temposunda kişisel stil, trendlerin ve yeni sezon etiketlerinin arasında kolayca arka planda kalabiliyor. İşte tam da bu noktada 80/20 moda kuralı kendini hatırlatıyor: Azla da çok şey anlatılabileceğini, sade görünürken de güçlü bir duruş hissedilebileceğini hatırlatan bir yaklaşım.

Fotoğraf: Charlotte Rutter
80/20 kuralı yalnızca bir moda tüyosu değil; bir denge, ölçülülük ve bilinçli seçimin felsefesi.
Yüzde 80: Gardırobun büyük kısmını zamansız, nötr ve her kombine uyum sağlayan temel parçalar oluşturuyor. Özel dikim bir siyah elbise, kaliteli bir beyaz gömlek, bej bir trençkot, iyi oturan bir jean ya da sade bir blazer ceket gibi.
Yüzde 20: Geriye kalan küçük kısım ise kişiliği ve enerjiyi yansıtan özel detaylara ayrılıyor. Kırmızı bir çanta, desenli bir ipek fular, desenli bir etek ya da iddialı bir ayakkabı… Bu denge, hem işlevsel hem de ilham verici bir gardırop yaratmanın anahtarı oluyor.

Fotoğraf: Charlotte Rutter
80/20 kuralının gücü, kurduğu dengede gizli. Temel parçalar güvenli bir alan gibi; her durumda kurtarıyor, zamansız bir şıklık sunuyor. Özel parçalar ise stile enerji katıyor, kişilik kazandırıyor, tarzın özünü ortaya çıkarıyor. Böylece dolap yalnızca pratik değil, aynı zamanda ilham verici bir hâle geliyor. Fazla düşünmeden şık görünmek mümkün olurken, kişisel tarz da varlığını koruyor. Fransız kadınlarının o ünlü zahmetsizce şık havası da bu dengeden doğuyor aslında. Temel parçalarla oluşturulan sade görünüm, küçük ama etkileyici detaylarla tamamlanıyor. Bir beyaz gömlek ve kot pantolon; ipek bir fular ya da kırmızı bir dudakla, 'zarafet'e dönüşebiliyor. Onların şıklığı; ölçülülüğün, bilinçli seçimin ve içsel özgüvenin yansıması gibi duruyor.
80/20 kuralı yalnızca stili değil, alışveriş anlayışını da değiştiriyor. Gardıroplarımız bir trend çöplüğü olmaktan çıkıyor, bir stil kütüphanesine dönüşüyor. Daha az ama daha kaliteli alışverişler yapılmaya başlanıyor. Etiketi hâlâ üzerinde olan parçalar azalıyor; her kıyafet bir amaca hizmet ediyor. Bu yaklaşım, sürdürülebilir modayla da buluşuyor. Artık amaç sadece sahip olmak değil; uzun ömürlü bir bağ kurmak. Bu sayede moda bir tüketim aracı olmaktan çıkıyor, bilinçli bir yaşam pratiğine dönüşüyor.